English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Honore

Honore translate French

1,972 parallel translation
Bu dünyada birileri, bir nedenle, bir avukatı onurlandırmak ya da saygı göstermek istiyorsa, neden ben olmayayım?
Si quelqu'un sur cette planète aime, honore et chérit un avocat, c'est qu'on n'est pas détestable.
Quinn hayattaysa Roger Grant'in ölüm yıldönümünde 24 Aralık'ta onu anmak için anıta gidebilir.
Si Quinn est toujours en vie, il est possible qu'il honore la mémoire de Roger Grant, en se rendant au Mémorial à chaque anniversaire de sa mort. Le 24 décembre.
Vegas'tan Houston'a kadar herkese... şu Alan Foss'un bahisinde durmadığını söyleyeceğim.
Je dirai à tout le monde de Vegas à Houston qu'Alan Foss n'honore pas ses paris.
Ekselansları Prens Nuada geri dönüşüzle bizi onurlandırdınız.
Votre Altesse. Prince Nuada votre retour nous honore.
Kabiliyetli kişilere güvenir ve onları onurlandırırım.
J'ai confiance et honore les hommes de valeur.
Kutsalligini korumak icin Sabbath gunune saygi goster.
Honore le 7e jour.
Fang Shijie, şimdi First Üniversitesi Basketbol Takımının tarihini ve geleneklerini temsil ediyor.
Fang Shije honore la tradition de la First University!
Öğretmenini onurlandıran kişi, kendisini de onurlandırır.
Celui qui honore son maître, mérite lui-même l'honneur.
Ayrıca size etrafı gezdirmekten onur duyarım. Yeni kitabınız hakkında konuşma fırsatımız da olur.
Je serais honoré de vous faire visiter, qu'on puisse parler de votre nouveau livre,
Arkadaşlıkların karmaşıklıkları hakkında hala birşeyler öğreniyorum. Ama beni de arkadaş saydığın için Onur duydum.
Je suis toujours en train d'apprendre sur les subtilités de l'amitié, mais je serais honoré de te compter parmi les miens.
Gurur duyarım, kardeşim.
- Parce que je serais honoré.
Şerefle.
Honoré.
Onur duyarım.
J'en serais très honoré.
Olur da Fransa ile savaş çıkarsa, ordunun kurmay sınıfında hizmet etmekten şeref duyarım.
S'il y avait une guerre avec la France, je serais honoré de faire partie de l'état-major.
Nöroloji Bilimi alanında yükselen bir yıldız ve Leyland Üniversitesi'nin ödüllü bir üyesi.
Une étoile montante dans le domaine des neurosciences et un membre honoré de la faculté de Leyland.
Şeref duyarım, efendim.
C'est moi qui suis honoré, monsieur.
Ama ihtiyacım olan şey şirketin kredi kartını almak, bu sayede kendime bir pano satın alacağım, oraya çıkıp tüm dünyaya Dennis Reynolds'ın hâlâ tapılmaya değer ve mükemmel vücudunu göstereceğim.
Mais pas contre, j'ai besoin de cette carte de crédit pour m'acheter un panneau, me mettre dessus et montrer au monde entier que Dennis Reynolds a toujours un corps d'enfer qui mérite d'être honoré.
Belki sabırsızlığıma yeniliyorum ama eğer beni kabul ederseniz, size eşim demekten büyük onur duyarım.
Peut-être que mon impatience me perdra, mais si vous vouliez de moi, je serais honoré de vous appeler ma femme.
Onur duyarım, Chloe.
J'en serais très honoré, Chloé.
Aslında benim süper hızlı olduğumu düşündüğün için gurur duydum.
En fait, je suis honoré que tu aies pensé que je puisse aller à cette vitesse.
Bay Luthor'un tedbirli davranma isteğine uyuyordum.
J'ai honoré la requête de M. Luthor qui spécifiait une discrétion absolue.
O onur bana ait...
Je suis honoré que vous le soyez.
Gazetecilere tekerlekli sandalyedeki ya da takma bacaklı halini çekmemelerini rica etmişti. Vay canına.
La presse a honoré sa demande de n'être jamais photographié en fauteuil roulant ou avec ses béquilles.
Anlaşmamızı bozmuş olsan bile...
Tu n'as pas honoré notre pacte!
Şeref duyarım, efendim.
J'en serais honoré.
Ama şimdi elini sıkmak benim için bir onur olacaktır.
Aujourd'hui je suis juste très honoré de vous serrer la main.
Savaşta yanınızda yerimi almaktan onur duyarım.
Je serai honoré de me battre à vos côtés.
Onur duydum.
Oh, je suis honoré.
Ama Tony olsaydım ne kadar gurur duyduğumu söylerdim. Ve bu saygın ödülü almanın ne büyük bir zevk olduğunu eklerdim.
Mais si j'étais lui, je vous dirais combien je suis honoré et quel plaisir j'éprouve en recevant ce prix prestigieux.
Ödülü sana ben verirsem, bundan şeref duyacağını söylediler.
- Mais on m'a dit que tu serais vraiment honoré de recevoir ce prix.
Tabii şeref duyarım.
Bien sûr que je serais honoré.
- Seninle tanışmak bir onur.
- Très honoré. - Tout l'honneur est pour moi.
Ve onun yanında hizmet vermek benim için şerefti!
J'ai été honoré de servir avec lui!
Polis Memuru Emekli Oluyor Bütün paramı aldı. Kurabiye kavanozu içinmiş.
Un agent honoré part à la retraite ll a pris ma paie, disant que c'était pour la cagnotte.
Dünya tarafından onurlandırılacağın zaman aileni yanında istiyorsun.
Quand on veut être honoré par le monde, on veut sa famille près de soi.
Görevimi layıkıyla yaptım.
J'ai honoré mon contrat.
hiçbir zaman unutmayacaktır.
en gage de gratitude envers votre bien-aimé, qui a honoré et servi loyalement son pays.
İkiniz ile de tanışmaktan onur duydum, efendim.
Je suis honoré de vous rencontrer.
Bana onurunu teklif etti ; ben de teklifini onurlandırdım.
Elle m'a offert son honneur, j'ai honoré son offre.
Zai jian, şerefli dostum.
Zai jian, honoré ami.
Ama çok yakında Omar Anoke ölmüş olacak ve bir kahraman olarak onurlandırılacak. Ben de yeni hava mareşali olacağım.
Mais dans peu de temps, Omar Anoke sera mort et honoré comme un héros de la Fédération et je serai le prochain maréchal de l'air.
Bu görevde hizmet etmekten onur duyarım.
Je serai honoré d'occuper le poste.
Şimdiden çok şerefli davrandınız ama bu savaş ortamına adapte olmanıza imkân yok.
Vous avez honoré votre engagement, mais vous ne vous adapterez jamais à cette guerre.
Efsanevi L`nin emri altında çalışmaktan gurur duydum.
J'ai été honoré de travailler sous le commandement du légendaire L.
Çok etkilendim.
Je suis honoré.
Bu gece bunu giymenden şeref duyarım.
Je serais plus qu'honoré si tu voulais la porter à l'Opera.
Gerçi, Taş Devri'nden kalma olsa bile babanın hala yakışıklı olduğunu düşünmene sevindim.
Je suis honoré que ma fille me prenne pour un séducteur diabolique, même s'il est encore à l'Age de Pierre.
Bay Dostoevsky, sizinle tanışmak benim için şereftir.
- Honoré de vous connaître.
Öyleyse, ruh eşimi aşkın doruklarına çıkarmalıyım...
Dans ce cas, votre indigne serviteur sera honoré de devenir votre partenaire en amour.
Bu işe girmekten onur duyarım.
Je serais honoré de le faire.
Onu eve kıdemli bir subayın getirdiğini bilse bundan gurur duyardı.
Il serait si honoré de savoir qu'un officier gradé l'a ramené chez lui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]