English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hopital

Hopital translate French

26,326 parallel translation
Kaç tanesş ailesiyle beraber hastaneden ayrılabildi?
Combien sont partis de l'hôpital avec leurs parents?
Ondan sonra hastaneye dönüp işini yapmalısın.
Après ça, tu devras retourner à l'hôpital faire ton travail.
Eğer burası böyleyse hastane duvarlarının dışı nasıl? Yani başta kim var?
Si c'est comme ça ici, il se passe quoi en dehors des murs de cet hôpital?
Hastanenin duvarları dışında yetki kimin elinde?
Hors de cet hôpital, qui s'en occupe?
Hastane şu anda sadece virüsle mücadele etmeye adandı.
L'hôpital est dorénavant dédié à combattre le virus.
Sana bu hastaneyi terk etmeni emrediyorum ve eğer gerekirse fiziksel müdahalede bulunabileceğimi söylüyorum.
- Je vous ordonne de quitter l'hôpital et vous offre de vous aider physiquement si besoin.
Hastanede her zaman en iyi cerrah görevindeydim.
Et à l'hôpital, j'ai toujours été une meilleure chirurgienne que les autres.
Yetkililer açıkça görecekler Hastanede büyük ilerleme kaydettiğimi,
Les autorités ne pourront que constater que j'ai accompli d'énormes progrès durant ce séjour à l'hôpital.
Hastaneye bolca eriştim.
Moi, j'y avais accès à l'hôpital.
Hastaneye gitmeden once yemek yemen lazim.
Vous devez manger avant d'aller à l'hôpital.
- Hastanede.
- Hôpital.
Belki bir acil durum vardı ve annen hala hastanedir.
Peut-être qu'il y a eu une urgence, quelque chose comme ça. Et ta mère est toujours à l'hôpital.
Queens'deki St. Joseph Hastanesi'ne git.
Allez à l'Hôpital St Joseph dans le Queens.
Suriyeli adamın ilk hasta olduğunu doğrulayana kadar bütün hastaneleri karantinaya almalıyız.
Le confinement de l'hôpital, le temps de confirmer que ce Syrien est le premier vecteur.
Doktor hastanede nasıl kayıp durumuna girebilir ki?
Comment un docteur peut être porté disparu dans un hôpital?
Bu işi batırırsak, tehlikede olan sadece Atlanta'da bir köşedeki hastaneniz olmayacak.
Si on rate ça, ce ne sera pas qu'un seul hôpital à Atlanta qui sera en danger.
Çok zekice bir cevap gibi ama trafik kameraları salı günü bu kişiyi Atlanta Merkes Hastanesi'nden alırken arabanızı tespit etmiş.
Réponse intéressante, mais un radar a filmé la plaque de votre voiture quand vous l'avez récupéré à l'hôpital Midtown d'Atlanta, mardi.
Hastaneye gitmek dışında hiç evden çıkmadı.
Il n'a pas quitté la maison sauf pour aller à l'hôpital.
Hastaneyi resmi olarak kilit altına alıyorlar.
L'hôpital est officiellement en quarantaine.
Bunu öne ülkeye sonra Dr. Sanders'a bulaştırdığı hastayene götürdüğünü farz etmeliyiz.
Il a dû l'amenée dans le pays et dans l'hôpital, là où il a infecté le Dr Sanders.
- Hastanedeyim.
À l'hôpital.
Bayım, benimle hastaneye gelmenizi istiyorum.
Monsieur, vous devez venir avec moi à l'hôpital.
Onu hastaneye götür, olur mı?
Emmène-la à l'hôpital.
Evet, hastanede doktorların geçişi için bir erişim noktası var, uzun hikaye.
Oui, il y a une ligne directe à l'hôpital pour les docteurs. Longue histoire.
Virüsün varlığını fark etmeden önce, neden araştırma hastanesi olmayan bir yere fare getirtesin ki?
Pourquoi des rats dans un hôpital qui ne fait pas de recherche avant d'avoir découvert le virus?
Gel seni hastaneye götüreyim.
Laisse-moi t'emmener à l'hôpital.
Devlet hastanesi olduğu için, eminim kayıtların yedeği vardır.
L'hôpital est géré par l'Etat, donc il doit y avoir des copies de sauvegarde.
Tamam, ben de hastanede ne bulabileceğime bakarım.
Et moi je vois ce que je peux trouver à l'hôpital.
Devlet hastanesi olduğu için eminim kayıtların yedeği vardır.
L'hôpital est un établissement publique, il doit y avoir des prises de secours.
Hastanenin hediyelik eşya dükkanından şeker çalan çocuklar için falan mı?
D'un gamin volant des bonbons dans le magasin de l'hôpital?
Hastanenin içinde bir adamım var, birinci hasta konusunda bize yalan söylediklerini düşünüyorlar.
Il y a un flic à l'hôpital qui pense qu'on nous ment sur le patient zéro.
Biz hastanede yaşıyoruz, ve şurada yatan ölü bir adam var.
On vit dans un hôpital. Et un type est mort par terre là.
Siz hastaneye dönebilirsiniz.
Vous n'avez qu'à retourner à l'hôpital.
Hastane kayıtlarını aldığını söyle.
Dites-moi que vous avez les enregistrements de l'hôpital.
Onu gerçekten hastaneye götürmemiz gerekiyor.
On devrait l'emmener à l'hôpital.
Ayrıca hastanenin olduğu sokaklar şuanda virüsün en yaygın olduğu yerler.
Et c'est à l'hôpital qu'on peut choper le virus.
Hastane falan yok.
Pas d'hôpital.
Hastaneye döner dönmez Lex'i aramanı istiyorum.
Appelle Lex quand tu retourneras à l'hôpital.
Hastanenin güvenlik kamerası kayıtlarını almamız gerekiyor.
Nous avons juste besoin d'obtenir les vidéos de surveillance de l'hôpital.
Şaibeli hastane kayıtlarımız burada.
Nos vidéos de surveillance de l'hôpital insaisissables.
Burns'ün kız arkadaşı hastanede doktormuş.
La copine de Burn était docteur à l'hôpital...
Hastaneden kim aradığını öğrenebilir miyiz?
Il a appelé qui depuis l'hôpital?
Thomas'ı teslim ettikten sonra da, hemen hastaneye geri dönmemiz lazım.
Et une fois qu'on a déposé Thomas, on peut rentrer à l'hôpital.
Hastanedeki haberleri tahmin bile edemezsin.
Tu ne devineras jamais les nouvelles venant de l'hôpital.
Hastaneye gidelim derdim ama, gidip Dr. Cannerts'a neler yapabileceğimizi sorarım.
Je dirais bien qu'on devrait aller à l'hôpital, mais... Je vais demander au Docteur Cannerts ce que nous devons faire.
ATLANTA DEVLET HASTANESİ KORDONUN İÇİ
Hôpital central d'Atlanta En quarantaine
ATLANTA DEVLET HASTANESİ KORDONUN İÇİ
Hôpital d'Atlanta. À l'intérieur du cordon.
ATLANDA DEVLET HASTANESİ KORDONUN İÇİ
Hôpital d'Atlanta. À l'intérieur du cordon.
Bir kaza olmuş ve virüs ona bulaşmış, ve ondan da hastanede Dr. Sanders'a bulaşmış.
Il y a eu un accident, il a été infecté, et l'a transmis au Dr Sanders ici à l'hôpital.
Boots bir hastane yatağında yatıyor.
Boots est étendu dans un lit d'hôpital.
Az önce arkadaşımın ölümünü izlediğim hastanede.
Dans le même hôpital où j'ai vu mon ami mourir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]