English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hostile

Hostile translate French

1,093 parallel translation
Burada tehlikeli bir şey olsaydı,... bilirdik, değil mi?
S'il y avait quelque chose d'hostile ici, on le saurait.
Bir düşünün, bu koca ağaç bu zorlu coğrafyada 3.000 km. Yürüdü ve yaşadığı yer olan 3.000 km. Uzaklıktaki Cape Town'a doğru yeniden yola çıkmadan önce burada sulanıyor.
Penser que cet immense arbre a marché plus de 3 000 km à travers une nature hostile pour s'arrêter ici, peut-être pour un peu d'eau, avant de faire encore 3 000 km pour gagner Le Cap,
Umbonga'nın düşmanca büyüsü V.E. Pratt'i eledi Pratt bu atışa hiç karşı koyamadı.
Typique de l'attitude hostile d'Umbonga, son élimination de V.E. Pratt, qui n'offrit aucune résistance à son lancer.
Fakat Afrika antilopu ve Namib'in minik yaratıkları için bu susuz, çetin çöl cennettir.
Mais pour les oryx et les petites créatures du Namib... ce désert hostile et sans eau est paradisiaque.
- Bugün biraz saldırganız galiba, öyle mi?
- Un peu hostile aujourd'hui?
Çok saldırganım.
Très hostile.
Dostça olmayan tavırlarını ise söylemeye bile gerek yok.
Vous ne pouvez pas nier que Spah a un air hostile.
Sana ilk söz ettiğimden beri David'i çekemiyorsun?
Tu as toujours été hostile envers David.
Düşman kanları hala intikam alıyor.
Le sang est toujours hostile.
Onca öfkenin ardında, Alan bana güveniyor. Bunu fark ettin mi?
Derrière cette façade hostile, il me fait confiance.
- Memnun olanlardan birisiyle dostum.
L'île n'est donc pas totalement hostile.
Biriyle devamlı birlikte yaşama fikrinden bıktığını ve tiksindiğini sanıyordum.
Je te croyais hostile à "la vie à deux".
Hiç anlayışlı değilsin.
Vous êtes hostile.
Birden her şeyin aslında çok..... korkunç ve yok edici olduğunu fark ettim.
une vision s'est imposée à moi. Tout était horrible, hostile.
Düşmanca davranmanıza gerek yok, Albay Faulkner.
Commencez votre exposé. Inutile d'être hostile, colonel Faulkner.
Ve bu sırada Starbuck ve ben düşmanın uzay gemisini kendi rotasına yerleştirerek filoyu yakın bir tehlikeden uzaklaştıracağız.
Nous écarterions la flotte d'un danger immédiat en remettant ce vaisseau hostile sur son cap.
Hücrelerini döküp yerlerine polarize silikon üretmek gibi komik bir huyu var. Bu da ona ters çevre koşullarına uzun süre dayanma yeteneği veriyor.
Il remplace ses cellules par du silicium polarisé qui prolonge sa résistance à un environnement hostile.
Düşmanca konuşuyorsun.
Vous semblez hostile.
Ancak birileri, özür dilerim, bunu saldırgan buluyor.
Et celle-ci, pardon, trouve ce thème hostile.
Saldırgan mı? Saldırgandan da beter.
Pire qu'hostile.
Saldırı olarak algılanabilir.
Ils la prendraient pour un acte hostile.
Evren dostça da değil düşmanca da ve bizim gibi canlılara kayıtsız gibi.
L'univers n'est ni bienveillant, ni hostile... il est tout simplement indifférent à nos besoins.
Amerikan toplumunun kendine özgü... bir biçimde kendi anayasasına... düşman olduğunu düşününce düşünce... alışkanlıklar ve meditasyonumuza... iki kat dikkat etmemiz... gerektiği çıkıyor.
S'il est vrai... que la constitution de la société américaine... est particulièrement hostile... à toute habitude de pensée et de méditation... il nous incombe doublement - Il nous incombe doublement... de bien voir l'influence que nous pouvons exercer.
Bölüm 8A'da saldırgan yabancı polisler var!
Votre attention s'il vous plait! Votre attention s'il vous plait! Force de police hostile en section 8-A.
Eskiden, ne zaman düşmanca hisler beslediğini bilirdim çünkü öyle zamanlarda bana Mathilde diye seslenmezdin.
Autrefois, je pouvais deviner à l'avance quand tu me devenais hostile. Tu pouvais passer une journée entière sans m'appeler Mathilde.
Pek dostça olmayan kart kutusuyla cesaret bağdaşmaz, Kontes.
Le courage ne peut rien contre un sabot hostile, comtesse.
Yabancı bir düşman ülkeyi işgal ederken ilk dalgada katipler yollanmaz.
Maintenant, quand on envahit une nation hostile, on n'envoie pas ses dactylos dans la première vague.
Ona karşı düşmanca davranıyorsun.
Et vous le rendez hostile.
Düşman bir çevre içinde yeni bir makineyi kullanacaklar.
Ils guideront un engin nouveau... à travers un environnement hostile.
Doktor heyeti, onun bu düşüncesine düşmanca yaklaşır.
Le conseil des docteurs est hostile à sa notion.
DÜŞMAN ÇEVRE.
ENVIRONNEMENT HOSTILE.
Bu yaptığın şey düşmanlık göstergesidir.
C'est plutôt hostile, ne croyez-vous pas?
Bunların hepsi bu çatışmalı ve vahşi devleti desteklemek için kullanılan yalanlar ve yanlış propagandalar.
C'est de la propagande pour soutenir ce gouvernement hostile et violent.
Hiç bu kadar düşmanca davranan bir kalabalık görmemiştim.
Je n'ai jamais vu un public aussi hostile.
Sadece yenilmez bir rakibe karşı değil, düşman bir kalabalığa karşı dövüşüyor, Rus başbakanı ve Politbüro üyeleri seyrediyor.
Il combat un adversaire invincible mais aussi une foule hostile ainsi que le secrétaire général et les membres du Politbureau.
Rocky'nin kararlılığı bu düşman kalabalığı kazanmaya başladı.
La détermination de Rocky a conquis la foule au début si hostile.
LV-426'da, şu düşmanca organizmaya benzer başka türler var mı?
A-t-on trouvé des spécimens de cet organisme hostile, sur LV-426?
İnsanlar 20 yıldan fazla zamandır orada ve düşman organizmalardan hiç söz etmediler.
La planète est habitée depuis 20 ans, et aucun organisme hostile n'a jamais été signalé.
Düşman yabancıların dünyasına mı ayrılmak istiyorsun? - Evet!
Quitter l'environnement étranger hostile?
Asker... bugün, sayıca bizden üstün bir düşman birliğine karşı pusu kuracağız. Kamuflaj, şaşırtma, çapraz ateş... ve deniz piyadelerinin doğal atılganlığı silahlarımız olacak.
Nous allons accrocher une force hostile numériquement supérieure... en progressant à couvert, par surprise... en faisant appel au tir croisé... et à l'agressivité naturelle du Marine.
Niçin düsmanca davranıyorsunuz?
Pourquoi être hostile?
- Bana iyice düşman oldunuz değil mi?
Vous êtes hostile à mon égard, n'est-ce pas?
Bir sayı kısıtlaması var mı? Nasıl hoşunuza giderse. Bu konuyu Meclis Konseyinde tartışacağız.
- Venir le dire en personne, peut-être pour assister à l'arrivée des Ferengis, pouvait nous mettre en danger, si c'était un vaisseau hostile.
Beni en çok yaralayan ise, grupta daha çok sorumluluk... alana kadar, ambarlarda birlikte çalıştığımız... çocukluk arkadaşım Hamlet'in... bana açık bir kin beslemesi.
Mais le plus blessant, c'est que mon ami d'enfance Hamlet, avec qui j'ai joué et travaillé et partagé de plus en plus de responsabilités, me soit si hostile.
Motor ısınırsa, felç olur. Er azığımız yok.
Si le moulin chauffe un peu, il va se gripper... relief hostile, pas de rations.
B : Hastanın sıra dışı müzik tarzına karşı halkın tepkisinin yarattığı hayal kırıklığı.
Réaction publique décevante, voire hostile, à son style particulier.
- Ama sonda saldırgandı.
- Mais, la sonde était hostile.
Sheliaklar bunu düşmanca bulabilirler.
Ils vont l'interpréter comme un acte hostile.
Bahane üretmeye çalıştım. Basit bir baba kıskançlığı olduğunu düşündüm.
Je cherchais à me persuader qu'un père est généralement hostile aux amants de sa fille.
Eğer bir kaptan olmasaydınız...
- Le croyez-vous hostile?
Düşük rütbeli dişilerle arkadaşlık kurmak mı, Kaptan?
- Le refus de répondre est hostile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]