Hoşlandın mı translate French
1,491 parallel translation
Ondan hoşlandın mı?
Ca vous plaît?
- Bu fikirden hoşlandın mı?
- Vous vous réjouissez à cette idée?
- Hoşlandın mı?
- Ça te plaît?
Hoşlandın mı?
Qu'en dites-vous?
Bundan hoşlandın mı?
Ça vous a plu?
Ondan hoşlandın mı?
Qu'est-ce que tu en penses?
Hoşlandın mı?
Tu l'aimes bien?
Bu hoş. hoşlandın mı?
Comme ça.
Bundan hoşlandın mı?
Ça te plaît?
Buradan hoşlandın mı, Elin?
Ça te plaît ici, Elin?
Hoşlandın mı?
Tu aimes ça?
- Hoşlandın mı?
Elle te plaît?
Hoşlandın mı buradan?
Alors, ça te plaît, ici?
Filmden hoşlandın mı?
T'as aimé le film?
- Bir kadın var, çok hoşlandığım.
Il y a une femme qui me plaît... beaucoup.
Kirk'ün olduğu odaya girerken haber vermemden hoşlandığını keşfettim.
Kirk aime que je m'annonce avant d'entrer dans la pièce où il est.
Hayranlık duyduğun ve birlikte vakit geçirmekten hoşlandığın dedenden yardım ve tavsiye istedin.
Tu es allée voir ton grand-père, que tu admires tant et avec qui tu aimes être pour lui demander son aide et ses conseils.
Anne, dört ya da beş yaşımdan beri hoşlandığın hizmetçi olmadı mı hiç?
Tu te souviens, elle t'a emmenée en course une fois - J'avais quel âge? - Je ne sais pas
Hoşlandığım hizmetçi oldu ama sen bana sevdiğim hizmetçiyi sordun, o Daiha.
- Donne un chiffre - 4 ou 5 ans Maman, tu n'as pas apprécié une bonne depuis que j'ai eu 4 ou 5 ans?
Arayanın ben olduğumu ve senden hoşlandığımı anlardın.
T'aurais su que j'avais téléphoné, donc que j'avais flashé sur toi.
Adrian, bu adamdan ne kadar hoşlandığımı biliyorsun, Dr. Vezza'dan, değil mi?
Tu sais comme j'aime ce type, le Dr Vezza, n'est-ce pas?
Kayınbiraderimden pek hoşlandığım söylenemez.
Je n'apprécie guère mon beau-frère.
Kayınbiraderimden pek hoşlandığım söylenemez.
Je n'aime pas trop mon beau-frère.
Hoşlandığın hemşirenin eşyalarını taşıyarak mı kendini % 100 bu ilişkiye veriyorsun?
Pour la commode de cette infirmière qui te plaît? C'est ça, tes 100 %?
Bundan önce, Richard'ın hoşlandığım tek yanı büyük, uzun, sert, mükemmel penisiydi.
Pour la dernière fois, la seule chose qui me plaise chez Richard, c'est sa bite énorme, vibrante, dure et parfaite.
Senden çok hoşlandım ve işimi iğrenç bulacağından korktum.
Tu me plaisais vraiment, je n'ai pas voulu te faire horreur.
Lana'dan hep hoşlandım, ama asla ona yaklaşamadım.
J'ai toujours bien aimé Lana, mais je n'ai jamais pu lui dire.
Ian bana Lana'nın ondan hoşlandığını söyledi ama o beni istiyormuş.
Il m'a dit que Lana lui courait après. Mais il me préfère.
- Ondan hoşlandığını söylemiştin.
- Tu m'as dit qu'elle te plaisait.
Benden hoşlandığını söyleyen kısmın bile mi?
Même quand tu m'as dit que tu avais des sentiments pour moi?
Ama sanırım onun hangi tarz kızlardan hoşlandığını umursamıyordun, değil mi?
Tu sais quoi, ça t'est égal de connaître quel genre de fille il aime...
Benden çok hoşlandığını söyledi ve beni ülkesine davet etti.
elle craque pour moi et m'a invité chez elle.
Anlaşılan hoşlandığınız bir şeyler yaptım... ahbaplar.
J'ai du faire quelque chose qui vous a plus... les mecs.
- Senden hoşlandığım için sana fazla acı çektirmeyeceğim. - O sizin nazikliğiniz.
Mais comme je vous aime, vous n'allez pas souffrir...
Bu kişi... inatçının teki ve benim nüfuz alanım... demekten hoşlandığım bölgenin dışında.
Ce particulier... est très têtu et semble échapper... à ma "sphère d'influence".
- Neden benden hoşlandın?
Pourquoi tu m'aimes bien? - Quoi?
- Ne? Neden hoşlandın benden?
- Pourquoi tu m'aimes bien?
Benden hoşlandığınızı biliyorum, Doktor.
Je sais que vous m'appréciez, Docteur.
Ve benden hoşlandığını da anlamıştım.
Et je savais que je te plaisais, aussi.
Neden bana benden hoşlandığını söyledin?
Pourquoi m'as-tu dit que tu m'aimais bien?
Benden hoşlandığını sanmıştım.
Je croyais que tu m'aimais bien.
- Hoşlandığımı söyleme sakın.
Compris? - Ne leurs dit pas qu'ils me plaisent.
Bu tavrından hoşlandıklarını mı sanıyorsun? Çünkü kimse hoşlanmıyor.
Tu crois que les clients apprécient ton comportement?
Umarız güzel bir doğum güne geçirir ve hediyelerinden, onları hazırlamaktan hoşlandığımız kadar çok hoşlanırsın.
J'espère que ton anniversaire va bien se passer. - Que tes présents te plairont.
-... hazırlamaktan hoşlandığımız kadar çok hoşlanırsın. - Teşekkürler, Sam.
Autant qu'on a aimé les faire pour toi.
Naina, beni anla. Geeta benden hoşlandığını söylüyor.
Gita dit qu'elle m'aime...
Benden hoşlandığını sanmıyorum.
C'est au sujet de Joo-hee. Je crois qu'elle ne m'aime pas.
Senden hoşlandığımı söylemek istiyordum, ama söyleyemedim.
J'ai voulu te dire que je t'aimais mais je n'ai pas pu.
Güven bana, artık neden hoşlandığını öğrendiğimize göre meşgul edebilirim. Fazla zamanımız yok.
- Croyez-moi, je peux le tenir occupé, maintenant que je sais ce qu'il aime.
Canım acımıyor ve acı çekmiyorsam bu sadece seni görebildiğim içindir. Çünkü ancak o zaman senin nelerden hoşlandığını öğrenebilirdim.
Je ne peux pas te voir si je suis blessée ou triste, sinon je peux pas savoir ce que tu ressens vraiment.
Eğer benden çok hoşlandıysan, Neden söylemedin?
Si tu m'aimais tant que ça, pourquoi tu n'as rien dit?