Hoştu translate French
1,135 parallel translation
Eğlenmeye gideceğiz. Seninle çalışmak hoştu.
Nous allons faire la tournée des clubs.
Bütün akşam yemeğini yemen çok hoştu.
C'est gentil d'avoir tout mangé.
Bildiğiniz gibi çok iyi bir durumda değildim. Kariyerim de de endişe vericiydi bana göre ve herhangi bir yere gidip herhangi bir şey yapacağımı duymak çok hoştu.
À ce moment-là, ma carrière n'allait pas particulièrement bien, et n'importe quel rôle représentait une bonne nouvelle pour moi.
Bu çok hoştu. Tamam.
C'était très bien.
Gerçekten, teşekkür ederim. Teklif etmen çok hoştu.
Merci, je suis touchée par votre offre.
Bu hoştu. Beğendim.
C'est gentil.
~ # Çok hoştu gözlerin... # ~
Et ses yeux sont charmants,
Çok hoştu... Bu nedir?
C'est si gentil à toi de me...
- Ama hoştu.
- Mais agréables.
- Çok hoştu, minnettarım.
C'est gentil.
Çok hoştu.
C'était très beau.
Bu çok hoştu.
Charmant!
Çok hoştu, iyi geldi.
Ça m'a fait du bien.
Bu çok hoştu.
C'était charmant.
- Bu çok hoştu.
- C'était beau.
Ama ortam hoştu.
Mais c'était bien.
Bu çok hoştu.
Comme c'était agréable.
Bir dakika önce hava ne hoştu. Şimdi sağanak başladı.
Il pleut comme vache qui pisse!
Otoyol kovalamacasından önceki herşey çok hoştu.
Tout, avant la poursuite, était simplement charmant.
Bilirsin tamamen tutku değildi birazcığı da mesleki gerekliliktendi ama tutku kısmı tamamen gerçekti bu da hoştu yani.
Mais vous savez, il n'y avait pas que la passion. Il y avait un intérêt commercial négligeable en jeu, mais toute cette passion était bien réelle et c'était mignon d'une certaine manière.
fakat o arpej bakımından seçiminiz hoştu.
Votre originalité m'a séduit.
Bu kadar klas değildi ama gene de hoştu.
Moins classe, mais sympa.
32 hoştu.
Le 32ème était charmant.
- Teklif etmen hoştu ama...
- C'est gentil de proposer, mais...
Çok hoştu.
Elle était gentille.
Harika olan ne biliyor musunuz? Gülümsemesi bile çok hoştu.
Ce qui est super, c'est son sourire un peu tordu.
Bu teklifin çok hoştu.
C'était très gentil à toi d'y avoir pensé.
Bu yaptığın çok hoştu, Homie.
C'était gentil de ta part, Homer.
Evet, çok hoştu.
Très mignon.
Tatlım bu çok hoştu. Bu gerçekten hoş bir öyküydü.
C'est une très belle histoire.
Gerçekten, beni işe almanız gerçekten hoştu ; ama... Artık benim yardımıma ihtiyacınız olmadığını hissediyorum.
C'était vraiment... très gentil de m'embaucher, mais... j'ai l'impression que vous n'avez pas besoin de moi.
Beni Phil'e önermen çok hoştu.
C'était gentil de me recommander à Phil
Bu hoştu.
C'était bien.
Fakat en büyükleri olan Bayan Bennet çok hoştu, bunu kabul ediyorum.
L'aînée des Miss Bennet est, je vous l'accorde, très jolie.
Başına gelen talihsizlikleri anlatarak bizi eğlendirmesi ne hoştu.
C'était très bien de sa part de nous divertir avec tant d'éloquence de ses histoires et de ses malheurs.
Bak Bruce, beni davet etmen çok hoştu fakat ben buraya ait değilim.
Je vous remercie de m'avoir invitée, mais je ne suis pas à ma place ici.
Bugün sizinle konuşmamız çok hoştu.
C'était agréable de vous parler aujourd'hui.
Bir tanesi oldukça hoştu doğruyu söylemek gerekirse.
L'une d'elles était magnifique. L'autre, plutôt quelconque.
Çok hoştu Marge.
C'était succulent, Marge.
Seni yeniden görmek çok hoştu.
Ravie de t'avoir revu.
Ah, çok hoştu, öyle değil mi?
- C'était chouette, hein?
Gerçekten hoştu, ama hey, artık sanat biriktirmiyoruz... insanları satın alıyoruz, öyle değil mi?
Délicieuse. Certes, nous ne collectionnons plus de l'art, nous achetons des artistes.
Sevgili Grace, mektubun çok hoştu.
" Chère Grace, ta lettre m'a fait plaisir.
Kızların hepsi hoştu, ama hiç biri kanarya gibi ötemiyordu.
Les filles étaient toutes belles, mais aucune ne chantait comme un canari.
- Bu hoştu.
- ll y a de l'ambiance!
Senin iyi zaman geçirmeni istedim, hepsi bu. - Chirsty hoştu.
Pas grave, je voulais surtout que tu t'amuses.
Gerçekten çok hoştu, Lee kot giyerdi. "Lee" derlerdi.
Il était mignon et portait des jeans Lee.
- Çok hoştu.
- Jolie.
- Çok hoştu.
Trés mignonne.
Ve hoştu da.
Ce qu'il avait fait était vil et odieux. Mais quel sang froid.
Seninle oynamak hoştu.
Merci pour la partie.