English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hyundai

Hyundai translate French

64 parallel translation
Hyundai veya onun gibi bir şey.
Ou une Hyundai.
Bilmiyorum, 8000 dolar.
Je ne sais pas. Disons 8000. C'est une Hyundai.
Çünkü sen buraya gelirken bir Hyundai kullandın bense $ 80,000'lık bir BMW.
Parce que vous conduisez une Hyundai, et que j'ai une BMW de 80 000 $.
Bu şey bir Hyundai!
C'est une trottinette!
Madeleine, git Hyundai'de bekle!
Madeleine, va m'attendre dans la Hyundai.
Sarı Hyundai'nin sahibi, arabanız çekiliyor.
La Hyundai jaune est embarquée à la fourrière.
İlki, Rodney King alkollü araba kullanmaktan ve... bir Hyundai ile yakalanmaktan kıçına tekmeyi yemeli.
Un, Rodney King méritait de se faire botter le cul, pour avoir conduit bourré et roulé dans une Hyundai.
Hayır, bunları sana zorla aldırdım. Senin asıl arzuladığın küçük bir araba ve zincirin ucunda altından, gösterişsiz bir kalp.
Ce dont tu rêves vraiment, c'est d'une Hyundai et d'un pendentif en or.
Hwakok Bölgesi Hyundai Apartmanı 205 numaradaki Jung Yun'a.
District de Jung Yun Hwakok, Hyundai, Appartement 205
Ve 1 numaralı kapının arkasında da yeni bir Hyundai olabilir...
Et il va y avoir une berline toute neuve derrière le rideau 1, mais en général
Arabaya benzin almalıyım. " diyeceksin.
"Je vous rejoins. Je fais le plein de la Hyundai."
Gümüş renkli Hyundai.
Baisse la tête. Hyundai argent.
Sonata mı?
Une Hyundai Sonata?
93 model bir Hyundai için vergi indirimi yapmış.
Il amortit une Hyundai de 93 à son retour.
Süper kahraman gibi davranın. Hyundai fabrikasındaki denekler gibi değil.
Je veux des super héros, pas deux mannequins pour crash-test, pour les usines Hyundai.
Ne yani, sana Hyundai mı kullandıracaktım?
Tu ne pensais pas que j'allais te laisser conduire une Hyundai?
335'tekiler Hyundai teklif etti.
Le fourgon 335 m'a offert une Hyundai. - Hyundai?
- Tahminle iş olmaz. Ya kabul edin ya da Hyundai'mi alayım.
Soit vous acceptez, soit je vais chercher ma Hyundai.
Karım beni terketti. Devlet memuruyum. Hyundai'ye biniyorum.
- J'aime autant vous prévenir tout de suite, ma femme m'a quitté, je suis fonctionnaire provincial, je conduis une Hyundai et ma vie est un désastre.
Ben ona yeni araba sattım.
Je viens juste de lui vendre une voiture Hyundai.
Bu benim ikinci Hyundai Sonatam.
C'est ma deuxième Hyundai Sonata.
Bir Porsche'un içine Hyundai motoru koyarsanız onun bir Porsche olduğunu sanırsınız. Ta ki onu sürmeyi denediğiniz ana kadar.
Vous pouvez mettre un moteur Hyundai dans une Porsche, et prétendre que c'est une Porsche seulement jusqu'à ce que vous essayez de la conduire
Ve bir Hyundai'daki nemrutun teki, kör noktasına bakmayı unutuyor.
Et un abruti dans une Hyundai a oublié de vérifier son angle mort.
Bu hurda bir Hyundai.
C'est le vieux Hyundai pourri.
Öndeki Hyundai Accent, hemen yoldan çekil!
Monsieur... monsieur... Rangez-vous sur le côté pour nous laisser passer.
Denizde kayboldu. Yetişebilirim!
Je peux l'atteindre sur la Hyundai!
Seninle takıldığımız geceden beri,... arkamdan ayrılmayan küçük, mavi bir Hyundai var.
Depuis qu'on a fait la fête l'autre soir tous les deux... il y a une petite Hyundai bleue qui me suit partout.
Bir mavi Hyundai peşimde.
Dans une Hyundai bleue.
Hyundai Pomegranate. inanılır gibi değil?
La Grenade de Hyundai. Oui?
Öğle yemeğinden çıkıp doğruca Kingsley'in Hyundai'nin yanına gitti.
Shane est sortie de table et a filé droit à la voiture de Kingsley's
Hyundai, evet.
Hyund... Hyundai, oui.
Söylediğim şu Sal, bu ikinci el Hyundai Sonata ile her şeyi taşıyabilirsin.
Sal, tu peux transporter tout et n'importe quoi dans cette Hyundai Sonata.
Tam önümde kırmızı bir Hyundai var.
Juste devant moi, il y a une Hyundai rouge...
Hyundai'inde benzin var mı?
Tu dois conduire. Tu as de l'essence dans ta Hyundai?
Tam da Hyundai arabasının haczedildiği zaman mı?
Et au même moment, sa Hyundaï a été saisie?
Kendime bir Hyundai Eleantra alacağım.
Je vais m'acheter une Hyndai Elantra!
En son da Hyundai oldu.
La dernière fois, c'était une Hyundai.
Burada, Glenview Rentals'dan 30 ağustosta Hyundai Sonata kiraladığınız görülüyor.
Ca dit ici que vous avez louez une Hyundai Sonata... A Glenview Rentals le 30 Aout.
Ellen'in bir Hyundai tarafından dikkati dağıtılıp, arabasıyla yoldan çıktığı gün.
Le même jour où Ellen est sortie de la route, distraite par une Hyundai.
Hyundai bu.
C'est une Hyundai.
Beyaz bir Civic, bir bakır rengi Hyundai ve bir de gri Subaru.
Une Civic blanche, une Hyundai cuivre et une Subaru grise.
Bakır rengi Hyundai, gri Subaru.
Hyundai, Subaru grise.
Yani bir Hyundai ya da Kia arıyoruz.
Ce qui signifie que nous recherchons une Hyundai ou une Kia.
Baba, şu sikik araba satacak ama ben satamayacak mıyım?
Lui, il aura droit de vendre des Hyundai?
Amonyak hortumunun başında çalışmak ya da aptal bir Hyundai satıcısı olmak istemiyorum.
Je veux ni faire ça, ni vendre des Hyundai pourries.
- Hyundai.
- Une voiture.
Hyundai.
- Hyundai.
Hyundai mi?
- Hundaï? - Oui.
Şuradaki Hyundai'nin üzerine düştü.
Enfin...
Planet Honda, Planet Hyundai!
Planet Honda.
Adil, hızlı- -
Planet Hyundai, la beauté, la rapidité...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]