Hırsız translate French
7,862 parallel translation
Hırsız var!
Voleur!
Bir HBİ hırsızı.
Un certain voleur de CMR.
Onun, Pembe Panter'lerin lideri olduğu söyleniyor. Zamanımızın en iyi hırsızları.
Il paraît qu'il est à la tête des Panthères Roses, les plus grands voleurs actuel.
Kiralık hırsız.
C'est un voleur qui se vend aux autres.
Yangın alarmı bir hırsızın en iyi arkadaşıdır.
Le code incendie est le meilleur ami des voleurs.
Onlar zamanımızın en iyi hırsızları.
Ils sont les plus grands voleurs de notre époque.
Oğlum bir hırsız olduğu için polisler kapıma dayandığında ilgilendirir.
Bien sûr que si, pauvre con! Si les bleus se ramènent parce que mon fils est un voleur!
Hırsızları soyuyorsunuz ve 13 kilometre uzaklaştınız.
Tu voles les voleurs, et te tires avec 8 millions.
* Sana bir hırsız olduğunu söylediğini hatırla *
♪ Remember when he told you he was'bout the Benjamins ♪
O bir hırsız.
C'est une voleuse.
[Gitar gürültüsü] - Kate : İşte hırsızımız.
Voilà notre voleur.
Bence, hırsızımız o değil.
Je ne crois pas que c'est notre voleuse.
Kız arkadaşıyla evde ise hırsız Kaos olamaz.
Kaos n'aurai pas pu être le voler s'il était chez lui avec sa copine.
Bazı insanlarda sosyal refleks yitimi yaratıcılığı ortaya çıkarır ki... onda daha önce engellenmiş, bu da birden ortaya çıkan sanatsal yeteneğini ve dayanılmaz resim yapma isteğini açıklıyor ve eğer haklıysam, o hırsız ya da katil olamaz.
Pour certaines personnes, la désinhibition dévoile la créativité qui... qui était auparavant un retard de croissance, ce qui expliquerait sa capacité artistique soudaine et sa compulsion à peindre, mais si je ne me trompe pas, il ne pouvait pas être le voleur ou le tueur.
O bir hırsız.
C'est un voleur!
Casus yada değil, kapıda duran cahillerle hırsız - polis oynama fikrini sevmedim.
Espion ou pas, je n'aime pas l'idée qu'un rustre à la porte joue au juge et au bourreau.
- Şimdi de hırsız mı olduk?
- Cambrioleurs, auto-défenseurs, tueurs de vampires. - On est des cambrioleurs maintenant?
Eve hırsız girmiş gibi göstermeye çalıştığımı da söyledi mi?
Vous a-t-il dit que j'ai essayé de faire croire à un cambriolage?
Mücevherlerime bakması için bir mücevher hırsızını işe aldım.
Une voleuse de bijoux surveille mes bijoux. Cela n'a pas de sens.
- Hırsızı yakaladınız mı?
Vous savez qui a pris notre diamant?
Duke Lukela, uzun süredir aradığınız seri banka hırsızı Henry Dunbar'la tanış.
Duke Lukela, voici Henry Dunbar, le braqueur de banque en série que vous cherchez depuis un bon moment.
Bay West'in eski işi ve uzuv hırsızının içeri sızabilme kabiliyeti düşünülürse, bu daha çok bir saha ajanının işi.
Vue l'ancienne occupation de M. West et les talents d'infiltration de son voleur de membres, c'est sûrement l'oeuvre d'un agent de terrain.
Güzel eşyalarımın arasına profesyonel bir hırsız koyarak test etmek istemiyorum ama.
Je ne suis juste pas prêt à le tester en mettant un voleur professionnel dans une maison pleine de tout mes objets cool.
Ev hırsızı o.
C'est un cambrioleur.
Üçüncü sınıftaki birine hırsız çiz desek sizin fotoğrafınızı çizerdi.
Si un enfant dessine des cambrioleurs, il vous dessinera vous.
Hırsız olsaydım satın almazdım ki.
Si j'étais un voleur, je l'aurais déjà piqué, non?
Hırsız da olabilirdin.
Tu aurais pu être un intrus.
Pekâlâ, haydi kendimize bir hırsız yakalayalım.
Allez, attrapons notre voleur.
Patron, parmak izlerini daha önce baktığımız şu diğer hırsızlıklarla eşleyeceğiz.
Patron, on va comparer ses empreintes avec celles des autres cambriolages quand on sera rentrés.
Hey, Hırsız, Helikoptere düz kontak yapabilir misin?
Voleur, peux-tu pirater un hélico?
Seni hırsız ve dolandırıcı yaptım çalışmadan para kazanmaya çalışmana sebep oldum takıldığın o kodaman pisliklerden biri olmaya çalışmanı sağladım.
J'ai fait de toi un voleur, un arnaqueur Et qui essaie de se faire de l'argent sans jamais bosser, qui essaie d'être un gros bonnet de cette racaille avec qui tu traînes.
Tavuk hırsızı bu mu?
C'est ton voleur de poulet?
Hırsızız biz.
On est des voleurs.
Hırsızı yakalamışlar mı?
Ils ont arrêté le gars?
Hırsızı ölümle cezalandırılır.
Son vol est passible de la mort.
Onun hırsız kalbi şu an hareketsiz olurdu.
Son cœur de voleur ne battrait plus.
Xiangyang'dan döndüğüm zaman evine, hırsız babasına doğru yol almış olacak.
Et quand je rentrerai de Xiangyang, il sera parti depuis longtemps pour retrouver son voleur de père.
Belki hırsız olabilirim ama benim de prensiplerim var. Ve bu prensiplere göre yaşarım.
Je suis peut-être un voleur, mais j'ai un code, et je dois vivre d'après ce code.
- Tekerlekli Sandalyeli hırsızı daha yakalayamadınız mı?
Avez vous attrapé le voleur de fauteuil roulant?
Küçük bir hırsız dolanıyor ortalıkta.
Il y a un voleur dans les parages.
Seni, küçük hırsız maymun. Seni şehirden def edeceğim.
Sale petit voyou, je te chasserai de la ville!
Çünkü kız hırsız. Hırsızın teki.
Parce que c'est une voleuse.
Ama sizin sayenizde en iyi adamlarımdan birini bir araba hırsızını yakalamak için tehlikeye soktum ve CIA'nin bu olaya neden bu kadar önem verdiğini bilmiyorum.
Mais grâce à vous, j'ai mis en danger un de mes meilleurs agents pour attraper un voleur de voitures, et je ne sais pas pourquoi la CIA s'y intéresse autant.
Belki de hırsız girmiştir.
Peut-être qu'on a été dévalisé.
Korkarım hırsız değil.
J'ai bien peur que non.
Oldukça da pis bir hırsız.
Mais un piètre voleur.
Pembe Panterler'e katılmaya çalışıyorsun,... zamanımızın en iyi hırsızları.
Tu essaies de rejoindre les Panthères roses, les plus grands voleurs de notre époque.
Hırsız? Kalpazan?
Un faussaire?
Kate : Yani hırsız sahte bir tane çizdi,
Ainsi, un voleur peint un faux, pirate la vidéo pour induire la saisie de Nick.
Sen hırsız değilsin, Kavya!
Tu n'es pas une voleuse, Kavya!
Kurbanımızı motive eden şeyin bu olduğunu mu düşünüyorsun? Hırs tarafından yürütülen bir güven oyunu?
Tu penses que c'est ce qui motivait notre victime... un jeu conduit par la cupidité?