English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Ihtiras

Ihtiras translate French

317 parallel translation
Ninotchka, kutsal ihtirasın belirtilerini hafif de olsa hissediyorsun, değil mi?
Ninotchka, ne ressentez-vous aucun symptôme de la divine passion?
Adam ihtirasına yenik düşebilir. Pahalı bir gerdanlığın bankada durmasının güzel olacağını düşünebilir.
Un collier de ce prix-là, c'est tentant.
# Bir ihtiras şarkısı... #
- J'sais pas.
- O eski ihtiras. Tabii ki var, seni koca maymun.
- Quel souvenir!
Bana şunu söylemeni istiyorum. Onu öptüğünde, o eski ihtirası duyuyor musun?
Quand tu l'embrasses... est-ce un souvenir inoubliable?
Sen o eski ihtirası düşünüyorsun, bense hayatımın geri kalanını.
Tu penses seulement au plaisir d'autrefois.
- Ne? - Eski ihtiras.
Tu n'as pas oublié?
Elbiseler benim en büyük ihtirasımdır!
J'adore Ies vêtements!
Sevgisine gözyaşı, mutluluğuna sevinç, yiğitliğine saygı, ihtirasına ölüm.
À l'amitié, les larmes, aux succès, la joie! Honneur au brave! Et mort à l'ambitieux!
Artık ne bir arzum kaldı ne de kişisel bir ihtirasım.
Je n'ai plus d'aspiration, ni d'ambition personnelles.
Bu ihtiras yumağı, beyaz perdeyi tutuşturan bu yakıcı alev, dokunulmaz bir kişilikti.
Faite de passions, telle une flamme qui brûlait à l'écran, elle était intouchable.
İki haftalık ihtiras uğruna.
Deux semaines de passion effrénée.
Sör Richard ihtirasıyla patlamadan önce hemen onu görmelisiniz.
Vous la verrez tout de suite, avant que Sir Richard n'en puisse plus.
Bu yüzden, iş üzerinde yakalamak kısmı başarısızlığa uğradığı için... incinmiş onur kısmını biraz abartarak... ihtiras ateşi kısmını yasanın gereğine yeterli hale getirebilirim.
J'avais loupé le flagrant délit, je devais miser sur l'honneur offensé pour déchaîner cette colère exigée par la loi.
Majestelerinin tarih, felsefe ve ihtiras dersi hocası.
Précepteur du roi en histoire et ambition.
Tom, geçmişte seni defalarca affettim gençliğinin ihtirasına göz yumup, olgunlaşırsın diye umdum.
Je t'ai trop souvent pardonné par le passé, par compassion pour ta jeunesse et dans l'espoir que tu t'améliorerais.
Geçmişinizde ihtiras ve göz kamaştırıcı olaylar olmuş.
Vous avez vécu la passion et le faste.
Nerede senin ihtirasın, azmin?
Où est ton ambition?
Altın Kupa'yı kazanmanın hayattaki en büyük ihtirasınız olduğunu hepimiz biliyoruz.
Nous savons tous que vous voulez gagner la coupe.
Nefsimi, görevimin... ve ihtirasımı, saygınlığımın üzerine koyarak.
En plaçant le désir au-dessus du devoir, l'ambition au-dessus de la dignité.
Ondaki ihtiras hoşuma gidiyor.
J'admire sa motivation.
Sana anlatayım. Yaratılmak için güçlü bir ihtiras ile doğdum.
Je suis né avec une immense passion créatrice.
Buraya benimle dönmen ihtirasından başka bir şeyden kaynaklanmıyor, değil mi?
Tu n'es pas revenu ici par passion aveugle pour moi?
Olumsuz tarafı, sizin tabirinizle, düşmanlığı, ihtirası, vahşiliği.
Son mauvais côté, que vous appelez hostilité, luxure et violence.
Bunun anlamı ihtiras, amaca odaklılık.
Ambition et détermination.
Birden tüm formaliteleri bir kenara bıraktı... -... onun ateşi, ihtirası.
Soudain, plus de cérémonie.
Birden bende aynı... ateşi ihtirası... içimde hissettim.
Soudain, Le feu aussi en moi et la passion.
onun kanını kaynatacaktır kemirici tanınmayan ihtiras başka bir deyişle...
Et déchaînera sa passion... sa sensualité.
Ve sen, büyük Hanımefendi, tüm ızdırabı aydınlatan ihtiras parıltısındaki... gözleri seçeceksin.
Grande Maîtresse... vous pourrez choisir les yeux où la lueur de désir illumine toute souffrance.
Ama eğer gözlerin ihtirasın cehennem... ateşinin parlaklığını yansıtırsa.
Mais seulement dans vos yeux refète la lueur... de la fre infernale du désir.
Bir erkeğin kadın giysili bir erkeğe aşkının ihtiras dolu öyküsü.
L'histoire tendre et passionnée de l'amour d'un homme pour un autre homme travesti.
Bence, bu İngiliz görünüşünün altında... öyle bir ihtiras var ki, senin yanında... Lord Byron tekel bayii gibi kalır.
Sous votre extérieur anglais, brûle une passion qui ferait de Lord Byron un saint.
Onun ihtirası neydi, biliyorum.
Et j'en ai la preuve dans ces documents.
Bu adamın, ikimizin de yabancısı olduğu bir ihtirası var.
Cet homme a un appétit de pouvoir qui dépasse l'entendement. Jalousie! Jalousie!
O herifin ihtirasını göremeyecek kadar kör.
Il refuse de voir ses ambitions. - Tu n'exagères pas?
İhtirasın beni korkutuyor.
Quel enthousiasme.
İhtirası artık ortadan kalktı.
Sa passion est achevée.
İHTİRAS
La fontaine d'arethuse
İhtirasın borcu ödendi.
L'ambitieux a payé.
İhtiras denir mi buna?
Était-ce là de l'ambition?
"İhtirasın Yok Oluşu. Lawrence Mackay'in yazdığı bir trajedi."
Ainsi meurt la passion tragédie de Lawrence Mackay.
Kate, bu oyunun başlığı, İhtirasın Yok Oluşu.
Kate. Cette pièce s'appelle Ainsi meurt la passion.
"Bu gece, İhtirasın Yok Oluşu perdesini açarken..."
" Ce soir. le rideau se lèvera sur Ainsi meurt la passion et je serai loin.
"İhtiras ateşi" eşittir "iş üzerinde yakalamak" artı "incinmiş bir onur"
Il fallait un flagrant délit ou un honneur offensé.
Tiber'in sellerini kontrol altına almak. Ostia limanını büyütmek. İhtirasımı tatmin etmek.
Maîtriser le Tibre... agrandir le port d'Ostie par ambition?
"İhtiras" dersem ne dersin?
Si je disais "ambition", que diriez-vous?
İhtiras.
Passion...
İhtirasın ateşini gözlerinde tutuştur.
Continuez à regarder.
İhtirasın, isteksiz bir bedene yönlendirecek kadar alçaldıysan, durma devam et.
Si vous êtes perverti au point de vous imposer à qui vous refuse, alors, continuez!
"İhtiras Tramvayı" ndan bir replik. Yaz Tiyatroları'nda Stanley Kowalski, öyle değil mi?
Stanley kowalsky en tournée d'été?
"İhtiras Tramvayı" ndan Blanche DuBois.
Blanche dans un tramway nommé désir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]