Ike translate French
1,099 parallel translation
- Sen şu "Ike Mazzard" değilsin, değil mi?
- Vous n'êtes pas lke Mazzard?
Bir de Ike vardı. Oldukça tecrübeli ve zeki olduğu için, ben biraz ayıldıktan sonra ona danıştık ve...
Et lke était là... ll est si vieux et si sage qu'on lui a demandé son avis et...
Ike aradı.
Ike a appelé.
Aptallık ediyorsun. - Ben çıkıyorum.
Ike, ne sois pas ridicule.
- Nasılsın, lke?
- Ça va, Ike?
- Evet. Ike'yi duydun mu? Viking, kitabının ilk dört bölümü çok sevmiş.
Viking Press a adoré les quatre premiers chapitres du livre de Ike.
Isaac, nereye gidiyorsun?
Ike! Isaac, où vas-tu?
- Bu ses ne, Ike?
- C'est quoi ce bruit?
Ike bu işle ilgilenebilir.
Ike serait intéressé.
- Tek yapman gereken Ike'a * görevi iptal ettirtmek.
Tu dois convaincre Ike d'annuler la mission.
- Ike mı?
- Ike?
- Ike.
- Ike.
Karına orayı babasını aramasını söyle, ki onun babası Senatör ve Ike'ın golf arkadaşı.
En persuadant ton épouse d'appeler son papa... qui est sénateur et copain de golf d'Ike.
"Babana Ike'a U-2'yi... uçurmamasını söyleyeceksin"
Tu diras à ton papa de dire à Ike... de ne pas envoyer le U-2. "
- Ike Bentenhoff.
- Ike Bentenhoff. - Quoi?
Ben Ike Pappas, sizlere Batı Berlin'den bildirdim.
Ici Ike Pappas, de Berlin-Ouest.
Ya da şu Ike'ın sözünün eri olması ;
Ou si Ike ( Eisenhower ) était fidèle à Mamie.
Ve Ike dedi ki : Teknolojiyi verirseniz...
Il a dit : "Donnez-nous la technologie, nous donnerons des lèvres de vaches."
çünkü tanımıyorum.
Ike me l'a présenté.
Göründüğün kadar aptal değilsin Ike.
Tu es moins bête que tu le parais.
Neden Ike, ne demek istiyorsun?
Seigneur, Ike, qu'est-ce que tu insinues?
Belki de poker senin oyunun değildir Ike.
Peut-être que le poker n'est pas fait pour toi.
Yeter Ike!
Ça suffit, Ike.
Hiç kimse kimseyle değil Ike.
Personne n'est dans rien.
Eve git ve unut bunu Ike.
Rentre chez toi et oublie, Ike.
Sana hile yapılmadı Ike.
Personne n'a triché, Ike.
Haydi, Ike.
Allez, viens lke. Allez!
Ike, yürüyebilir misin?
Lke, tu peux marcher?
- Lânet olsun!
- Ike! Nom de Dieu!
Buna iyi bak Ike ; çünkü bu sizin sonunuz olacak.
Regarde-le bien, Ike. C'est comme ça que tu vas terminer.
Hepsini gebert Ike.
Brûle-les, Ike. Brûle-les tous.
Ike Clanton iki yıl sonra bir soygun girişiminde vuruldu ve öldü.
Clanton fut tué deux ans après lors d'une tentative de vol.
Ike'dan hoşlanırım ama Estes Kefauver'ı seviyorum.
- en piratant mon journal. - Comment l'avez-vous trouvée? - Je suis allé au pressing.
Ike Turner trafikte nasıl bir tepki verirdi acaba?
Je me demande comment réagirait lke Turner.
Galiba lke ve Billy Clanton var... McLaury'ler, Billy Claiborne. Belki daha da fazlası.
Ike et Billy Clanton, les McLaury, Billy Claiborne.
lke, ne oldu?
Ike, que s'est-il passé?
Sen de lke da aynı şeyi istiyorsunuz. Hepimizin istediği şeyi.
Ike et toi voulez les mêmes choses que nous tous.
- Biraz yavaş olsana.
- Ike, ralentis un peu.
lke Clanton sabahtan beri dolaşıp... göreceği ilk Earp'ü suratının ortasından vuracağını söylüyor.
Ike Clanton se vante de tuer le premier Earp qui se montrera.
Sadece lke mı?
Ike est seul?
lke bütün gece içti, bizi öldürmek için cesaret toplamaya çalıştı.
Ike a bu toute la nuit, pour trouver le courage de nous tuer.
lke bu sabah onları öldürmekle tehdit ediyordu.
Ike Clanton les avait menacés.
lke Clanton, Frank Stillwell ve bazı arkadaşları Tucson'daymış. Trenleri gözlüyorlarmış.
Ike Clanton, Stillwell et d'autres sont à Tucson, ils surveillent les trains.
Ben, bölünmüş Batı Berlin'in Amerikan bölgesindeki Treptow Şatosu'ndan Ike Pappas.
Ici Ike Pappas.
Sus payı ha?
Ta gueule, Ike.
Ike Clanton.
Lke Clanton.
- İke'ın silahlarını geri verin.
- Rendez-lui ses armes.
Ike.
Lke.
- Orada kal, Ike.
J'arrive!
Orada kal, Ike!
J'arrive!
Benimki de Ike.
Moi, c'est lke!