Ilahı translate French
235 parallel translation
Duygusal ilahı kısmını çıkartıp sağlam bir koro yerleştirelim. Bunun gibi.
Rejetons le cantique sentimental et prenons un chœur à quatre voix.
Bir ilahın büyüklüğünü yaşayamadığınız için... ... önemsiz bir şey gibi reddediyorsunuz.
Ne comprenant pas la grandeur d'un dieu... vous le traitez par le mepris.
Ağustos'a doğru ilahımız Watanka'nın bu suretiyle karşılaşacağız, Size söylüyorum, o gün yaklaşıyor.
Par le saint visage de cette image de notre seigneur, Watanka, je vous le dis, le jour viendra.
Uzun süredir ölü olan bir ilahın sembolünü taşımak bana nezaketsizlik gibi göründü.
Non, il m'a simplement semblé qu'il était discourtois de porter le symbole d'un Dieu mort depuis longtemps.
"Ralph Summers, Anneler Günü'nün matine ilahı, artık yaşlı, kilolu bir barmaid düşkünü."
Ralph Summers, idole d'une réprésentation du "Jour de la Mère" maintenant, vieillissant, embonpoint, amateur de serveuse.
Aşk bir dindir, kocan da senin ilahındır.
L'amour est une religion, Ton mari est ton dieu,
Gençliğimin ilahı Dom Porfírio Diaz.
Avec le dieu de ma jeunesse, Don Porfirio Diaz.
Her ot bu kadında kendi ilahını buluyor.
Toute vermine qui croisera son chemin aura trouvé son maître.
Son ilahımız!
Thomsen par une ovation.
Kadınların, şarabın ve Somoza'nın ilahı.
de femmes et ami de Somoza.
Mari, her şeyi bilen kudretli ilahımız! Dağlarda ve düzlüklerde onu ara!
Mari, dieu tout-puissant, dieu omniscient, fouille les plaines et les montagnes!
Kayaların ve kumların ilahı Mari! Gölleri kurut ki yattıkları yeri bulabileyim.
Mari des sables, Mari des rochers, assèche les étangs, que je ratisse leurs lits!
Bir demircinin kollarına ve bir ilahın bacaklarına sahip olduğunu söylediler.
Que tu avais les bras d'un forgeron et les jambes d'un dieu.
lakin ben, seni ilahım olarak düşündüm ve ve sana o yuvarlak şeyi kazanman için izin verdim.
Mais je vous considérez comme mon gourou et je vous ai laissé gagner.
Doğruyu söylemek gerekirse, sen benim ilahımsın.
Je dois l'avouer, tu es mon idole.
Senin durumunsa söz konusu olan ben trafik şubesinin ilahıyım.
Petite, en ce qui vous concerne, j'en suis le Messie.
Reggie şimdi şişmanladı. Thurman, beysbolun lanet en büyük ilahı oldu.
Aujourd'hui, Reggie s'empâte et Thurman... il est le foutu saint patron du base-ball.
Adam Centauri operasının ilahıdır yahu.
Cet homme dominait l'art de l'opéra centauri.
Tarihin en büyük matadoru.. Bir ilah. Dünyanın bir numarası.
Le plus grand homme du monde.
Bir ilah. Dünyanın bir numarası..
Le plus grand homme du monde, un saint.
Sen ne sanıyorsun kendini, küçük bir ilah mı?
Qui croyez-vous être?
Ama kanun ve düzen, özgürlük ve adalet yeniden dirilmeyi vaat eden bir ilah işte bizim uygarlığımız budur.
Mais c'est la loi et l'ordre, la liberté et la justice. Un dieu qui promet la résurrection.
Karnak önemli bir ilah değildi. 3. sınıf bir tanrı.
Karna etait un dieu tout a fait mineur.
Allah'tan başka ilah yoktur.
Mahomet est son Prophète
Bayılacağım, İlahım.
Je défaille, ô divinité.
Bizim ilahımızdı. Ama öyleyken bile Michael onu Anna olarak hiç düşünmedi.
c'était une très grande danseuse.
Genç bir ilah gibi... Herkül ya da onun gibi bir şey.
Comme un jeune dieu - Hercule... ou je ne sais qui
Şimdi bütün canlılar karanlığı sevecek ve goblin'lere ilah gibi tapacak.
Maintenant toutes les créatures aimeront la nuit... et adoreront les esprits malfaisants.
İşte o, işte ilah, işte efsane!
L'homme. Le mythe, la légende!
Genç bir ilah.
Un jeune dieu.
Mari, sen ki kumların ve kayaların ilahısın gökleri ve yeri un ufak et.
Brise le ciel, brise la terre, détruis villes et édifices, et trouve-moi Nyanankoro.
İlah bir vejetaryen değil.
Le Dieu n'est pas végétarien
İlah yaşayabilsin diye ölmek bir ayrıcalıktır, Kevin.
Mourir pour faire vivre le dieu est un privilège.
Geçmişe dair bir şeyler biliyorsan ayinle insanların kurban edilişini bilirsin Dionan'ın zamanındaki gibi ki her ölüm, her seferinde daha da güçlü bir İlah içinde yeniden doğmaktır!
Si tu connais un tant soit peu l'histoire, tu dois savoir que les sacrifices humains sont aussi vieux que Dionin lui-même. Et chacune de ses morts entraîne la renaissance d'un dieu encore plus puissant.
Geri aldım, bu adam bir ilah.
Je me reprends, c'est un dieu.
Call ilah değil, ya sen?
Call, c'est pas Dieu. Hein, Woodrow?
Söylemek istediğim Jake sen de ilah değilsin.
Je disais à Jake que t'étais pas Dieu.
"Sonumuzu bir ilah şekillendirir" vesaire.
"Il est un dieu pour donner forme à nos ébauches."
Peggy zengin olacak ve platin kartı peştamal giyen Nübyeli bir ilah tarafından taşınacak mı?
Peggy deviendra-t-elle riche et aura-t-elle sa carte bleue portée par un dieu nubien en pagne?
Ve ilah Vishnu da, pazarlık etti de imzalatamadı.
Pareil si c'était Vishnu. Va te faire foutre.
Gitaristlerin ilah olarak görüldüğü günlere ne olmuştu?
Ah! L'époque où les guitaristes étaient des dieux!
Diğer Subay adaylarına göre o takımın üyeleri sanki ilah ve bunu düşünmesi bile çok zor.
Pour les autres cadets, ceux de l'escadrille Nova sont des dieux, et être un dieu, ça se mérite.
O an, beni bir ilah gibi gördü.
Elle me prenait pour un dieu.
- İşte bu yüzden adam benim ilahım. - Shelley Winters kim?
- Qui c'est Shelley Winters?
Sen benim ilahımsın.
Tu es mon Dieu.
Hem de gerçek bir ilah.
C'est vrai, vous êtes un "voyeur".
Ben ilah olabilirm ama sen de bir ilah asistanısın. Bu nasıl?
Ce serait un "voyeur", mais ce renard était une fripouille habile.
Ya da Zeus mu? - Sadece bir En Yüce İlah var...
- Il n'existe qu'un seul vrai Dieu.
Yani, bu çok güçlü İlah size masum bir çocuğu öldürmenizi mi söyledi?
Et ce Dieu tout-puissant vous ordonne de tuer un enfant innocent?
En Yüce İlah'ın bununla ilgili nasıl hissettiğini düşünüyorsunuz?
Que croyez-vous que ressente l'Etre Suprême?
O dostumuzken, ilah gibiydi.
C'est vraiment ironique. Quand il était notre allié, il passait pour un héros.