Ilginçtir translate French
337 parallel translation
Ev bu nedenle ilginçtir mimari açıdan bir şaheser başka türlü de olamazdı.
Quant à l'aspect fascinant de cette maison, un chef-d'œuvre architectural, il ne pourrait en être autrement.
Bir sanatçının kendi eseri hakkında ne kadar yanılabildiği ilginçtir.
Un artiste est souvent mauvais juge de ses propres œuvres.
Orkideler çok ilginçtir.
C'est étonnant, les orchidées.
Çocukluğum da hayli ilginçtir, ama uğrama sebebin biyografim olmasa gerek.
Vous n'êtes pas venue pour avoir ma biographie?
Ve bakın tam şurada ilginçtir ki ilk tüpten kalma başka bir siyah boya lekesi var.
Et ici... une autre trace de peinture provenant de la première bonbonne.
Bill, ilginçtir, başta oyunu yönetmeyi reddetti.. Eve varken.
Bill, au début, refusa de mettre en scène la pièce si Eve en faisait partie.
Sizinki, ya da sizinki, çünkü nerede karşılaşırsanız karşılaşın, insanlar çok ilginçtir.
Ou bien vous. Tout le monde est intéressant à connaître.
Bir kurukafa çıplak bir kadından daha ilginçtir.
Une tête de mort les intéresse plus qu'une femme nue.
Çok ilginçtir, ancak dışarı tek başına mı çıkacaksın?
Intéressant. Est-ce raisonnable de vous balader toute seule?
Bahse girerim, tadı da ilginçtir. Pekâlâ.
Je suis sûr que ça doit avoir un goût intéressant.
Bunların bir müze ya da üniversiteye bağışlandıklarına inanıyorum. Yaptığı, bakın bu ilginçtir...
Ce qui rend le groupe spécial est la présence de Scott.
- Araplar çok ilginçtir.
- Les Arabes sont très intéressants...
- O her açıdan ilginçtir.
Tout sur le Dr Prentice, est intéressant.
Bu yüzden ilginçtir ama aradığım kişinin o olduğunu sanmıyorum.
C'est pour cette raison que je ne le croie pas coupable.
Evet, belki de gerçekten ilginçtir.
- C'est peut-être intéressant.
- Evet, biraz uzun sürebilir belki, ama ilginçtir.
C'est un peu long, mais c'est intéressant.
Duygusal rahatsızlığı olan kadınlar ilginçtir.
Les caractérielles sont intéressantes.
Konuyu anladığında, ilginçtir.
Pour quelqu'un qui le comprend, c'est intéressant.
Onun mektupları çok ilginçtir. "Sevgili dostum..."
" Mon cher vieil ami, qu'est-ce que j'entends dire,
Ayrıca çiçeklerde polen yaymak amacıyla böceklerin ilgisini çekecek renklerin gelişmesi de ilginçtir.
Aussi les processus, le fait que les couleurs de la fleur évoluent dans le but d'attirer des insectes pour la pollinisation, est intéressant
Bence bilmeden yaşamak, yanlış olan cevaplarla yaşamaktan çok daha ilginçtir.
Je pense que c'est plus intéressant de vivre en ne sachant pas, que d'avoir des réponses qui peuvent être fausse.
Bu çok ilginçtir, çünkü bu basit ve bariz bilgi olmadan, dünya üzerinde meydana gelmiş hiçbir şeyin en ufak bir anlamı olmayacaktır.
Le plus drôle est que, faute de connaître ce détail aussi élémentaire qu'évident, rien de ce qui ait jamais pu arriver sur Terre ne pouvait revêtir le moindre sens.
Çok ilginçtir tam dört milyar yaşında.
Elles ont plus de quatre milliards d'années.
Çok ilginçtir.
C'est très intéressant.
O dizide de ilginçtir.
Il est attirant, là aussi.
Çok ilginçtir.
C'est intéressant.
Dünyanın işleyişi hayli ilginçtir.
La vie est amusante parfois.
Oldukça ilginçtir. İyi vakit geçirebilirsin.
Tu passerais un bon moment.
Entomoloji çok ilginçtir bir bilimdir.
L'entomologie est une science passionnante
Surrey kontluğu oldukça ilginçtir.
Le comté du Surrey est fort intéressant, du moins en ce qui concerne les cartes.
Ancak hepsi ilginçtir çünkü her biri sadece olaya katılanların karakterleriyle ilişkilidir.
Toutes sont intéressantes. Elles reposent toutes sur le caractère des participants.
- Boşanmanın sonuçları ilginçtir.
- Le divorce mène à tout.
Mekan da bayağı ilginçtir.
L'espace n'est pas mal non plus.
Biliyor musunuz, buradan 100 kez geçmişimdir, ve de hep düşünmüşümdür, " mutlaka ilginçtir diye.
Je passe souvent devant ce club. J'ai toujours voulu m'arrêter pour voir l'intérieur.
Cinayet vakaları ilginçtir.
Dans une enquête, il faut laisser parler les gens.
İlginçtir ki bir başkasının endişelenmesini sağladığınız an kendiniz endişe etmeyi bırakıyorsunuz.
Curieux! Rendez quelqu'un inquiet, et vous cesserez de l'être!
İlginçtir ki kontes, Avrupa'da puro içen ilk kadındır.
Oui, il est intéressant de savoir que la comtesse est la première femme européenne qui fume des cigares.
- İlginçtir ki Carroon -
- Très intéressant.
İlginçtir, bir süre önce siz lastiği değiştirirken de görmüştüm.
C'est étrange, je l'ai aussi vu sur la route.
İlginçtir ki hiç korkmadı.
Il est étrange, on dirait qu'il n'a pas peur.
İlginçtir ki, bu olaya bağlı skandallar ortaya çıkmış. Çünkü işin içindeki şirket iflas etmiş.
Il y a eu un scandale suite à cet accident, car la compagnie impliquée a fait faillite.
İlginçtir ki işte burası bu iskeleti bulduğum kayalıklar. Oysa ki önceki araştırmalarımda bulduğum Neanderthal Adam'a ise bu katmanda rastlamıştım.
Ce qui est étrange, c'est que j'ai trouvé ce squelette ici, et celui de l'homme de Neandertal de ma précédente expédition se trouvait ici.
İlginçtir ki, bir şekilde... ben de biliyordum.
C'est assez bizarre, mais... moi aussi.
Çok ilginçtir.
Une attraction locale.
İlginçtir ki, her iki kurbanın adı da aynı.
Singulièrement, le nom des victimes est identique.
İlginçtir. Hayatımın eserini başardığım zaman nihayet gerçek bene kavuştum.
Et au moment où j'accomplis... ce qui sera le travail d'une vie... je deviens enfin moi-même.
İlginçtir ki manevran işe yaradı.
pari gagné. Le MiG ne peut pas stabiliser sa visée.
- İlginçtir de.
- Et elle est très intéressante.
İlginçtir ki, Özgür Halk Hareketi bir saat önce bir bildiri yayınladı. Bu bildiriye göre Gruber üyelikten çıkarılmış.
Curieusement, le Volksfrei a déclaré il y a une heure que Gruber avait été exclu du mouvement.
İlginçtir ki tüm bu olanlar bir otobüs durmalık zamanda gerçekleşti.
Ce n'est pas ridicule que tout ça ait commencé à un arrêt de bus?
İlginçtir, sabah ofisten çıkmadan önce onları arıyordum.
Je me souviens que j'en cherchais ce matin avant que je ne quitte le bureau.