English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Ilâcı

Ilâcı translate French

84 parallel translation
Banyoya gidip, yüksek dozda uyku ilâcı alacağım.
Je me sens faible. Excuse-moi. Je vais à la salle de bains prendre une overdose de somnifères.
Bundan sonra, senin için şu iyi olur, o sana ilâcını verir ateşini ölçer, hepsi bu kadar.
Dorénavant, elle vous donne vos médicaments, prend votre température, point final.
Bethesda'daki Millî Sağlık Kurumunun yeni bir ilâcı var adı AZT seni yazdırabilsem bile, iki yıl beklersin listede.
Alors décroche le téléphone, Roy... Et compose les 15 numéros... et dis à la première dame que tu as besoin d'un traitement expérimental pour le cancer du foie...
Batılı ilâcı değil bu.
De la crème Vaudou Du magasin au coin de la rue.
O ilâcın özbeöz gerçeği burada, odamda, elimin altında olacak.
Allô, Martin Heller. Salut, Martin. Ouais, je sais l'heure qu'il est.
Tüm ülkede bu ilâcı alan 30 kişi vardır.
100 % prouvé élixir de vie.
Gıda ve İlâç Dairesi bu sabah kararını açıkladı ve ilâcı reddetti.
Qu'est-ce que tu crois? La FDA à publié sa décision ce matin.
Gıda ve İlâç Dairesi'nin Amerikan halkını Roger'ın mucizevî ilâcının kötü yan etkilerine maruz bırakmak istemediği anlaşılıyor.
Oui, comme tout le monde. Il s'avère que le vaccin miracle contre la grippe a de nombreux effets secondaires que la FDA ne veut pas infliger aux américains actuellement.
Ayı Dora'ya verilen bayıltıcı ilâcın etkisinin Hâlâ doğrulanması bekleniyor.
Le tranquillisant qui a été injecté à Dora va bientôt faire effet.
Ilâcın etkisi başladığında, plâna göre onu bir sonraki ikâmetgâhına Gaşıma törevini üstlenecek olan treylere taşınacak
Quand ce sera le cas, elle sera transportée de sa cage à cette remorque qui l'emmènera jusqu'aux motorisés responsables.
Benim ilâcım bu.
C'est ça, mon calmant.
Bu ilâcı aldıktan sonra, bisiklet sürerken çok dikkatli olmak lazımmış.
Il faut être prudent lorsqu'on prend le velo après un "Timing"
En popüler doğurganlık ilâcı klomifendir.
Le médicament spécial fécondation est le clomiphène.
Kulak enfeksiyonu için ev ilâcı.
Mais faut être idiot pour préférer la taule.
Kulak enfeksiyonu için kullanılan bir ev ilâcı.
- Pour les otites.
Zaman tüm yaraların ilâcıdır.
Le temps guérit tous les maux. Mon Dieu.
Her türlü set, ket ve engel bana ilâç gibi gelir.
Tout obstacle, tout empêchement, toute entrave sera un soulagement pour moi.
Ekonomi sınıfı arazını gidermek için hostesler adale gevşetici ilâç verdiler onun için hepsi uyuyor.
On leur a donné un décontractant à cause du syndrome de la classe éco. Ils doivent en écraser.
Gel acı ilâç.
Viens, amer conducteur.
Dzemila... sana şimdi daha iyi hissetmen için biraz ilâç vereyim tamam mı?
Je vais chercher un médicament qui vous apaisera.
Ona biraz ilâç verin, çocuklar!
Donnez-lui un peu de médecine!
Çok tuhaf bir ilâç, bu ilâç.
C'est une drogue très étrange, cette drogue. Handicap émotionnel, pour commencer.
Bu ilâç, ciddi şekilde zehirli bir kimya.
Et pas juste déroutante.
İlâcı değiştirirler, eğlencenin içine etmek için.
Toi et ta trique vous pouvez compter sur moi.
Sana MM verebileceklerine dair bir şey imzalamanı isteyecekler gerçek ilâcın yerine.
Vous n'êtes qu'un infirmier.
Sahte ilâç yok.
Je ne pouvais pas dormir, je suis occupé à mourir.
Yarın, seni adî, bok yiyen, götü boklu, sinek kâğıdı kılıklı kıtıpiyos, pörsümüş bücür hergele Roy Amca'ya güzel, kocaman bir koli ilâç göndereceksin yoksa yedi kat cehhennemde alırsın soluğu!
Envoie moi mes pilules avec un bouquet de prompt rétablissement, pronto... ou j'appelle CBS, et je chante à Mike Wallace une chanson.
Yani Risher, Belle'in arka bahçesine gitti, portakal suyuna ilâç zerk etti. Sonra da ayağında tavuk gübreleriyle laboratuvarına geldi.
Donc Risher traverse le jardin de Belle, empoisonne le jus et ramène cette saleté au labo.
- Şeyine mi? "Şey" olarak tanımlayabildiğin bir ilâç seni nasıl heyecanlandırabiliyor?
Le truc? Comment tu peux être excité par quelque chose que tu appelles "le truc"?
Kesinlikle suya zihni kontrol etmek için ilâç katıyorlar, Çünkü aslına bakarsanız heyecanlandım
Je suis presque sûre qu'ils mettent des drogues pour prendre contrôle de notre esprit dans les bonbonnes d'eau parce que je suis assez excitée par cette fête.
ilâç ister misin?
Tu re-veux un peu d'aspirine?
"Zamanlama" isimli bir ilâç var. Uyku ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
Il existe un médicament appelée "timing" qui supprime le besoin de sommeil
"Zamanlama" isimli bir ilâç var. Uyku ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
J'ai fait beaucoup usage de ça
Sadece onların bakış açılarını düzeltmek için karşı ilâç * kullanmaya başlamak istedim.
I must make a drug-free period if only to see things from a point of view better.
Çoğunlukla klinikler, politikaları gereği ilâç dozajı tamamlanmadan dölleme yapmaya çalışmaz.
La clinique ne doit vraisemblablement pas tenter d'insémination avant la fin du traitement.
Rehabilitasyon merkezinde ağrıların için ilâç vereceklerdir. - Tramadol, gabapentin...
En désintox, tu auras de la gabapentine...
İlâcını ancak teklifi kabul ederse elde edebileceğini söylemeliyiz.
Il serait en manque! S'il accepte, on lui rend ses cachets.
İlâç mı aldın?
Vous avez pris un truc?
Bir şekilde ilâç buldun.
Vous avez trouvé des médocs.
Daha çok ilâç alacağımdan mı endişelendin?
T'as peur que je me shoote?
Zira dahası belki de ilâç kullanıyordur!
Si ça se trouve, il prend des stéroïdes!
Öyle bir ilâç basmışlar ki kafamı sikmişler gibi hissediyorum.
Je suis sous Oxycodone. J'ai toute la gueule engourdie.
"Lexapro" adında bir ilâç var. Bir antidepresan.
Il existe un antidépresseur appelé Lexapro.
- Ona ilâç verdin.
Tu l'as droguée.
Ingelise için hayli ilâç yazmıştım.
J'ai prescrit pas mal de médicaments à lngelise.
Toby Flenderson ilâç kullanıyor.
Toby Flenderson se drogue.
Bilseydi içmezdi. Çünkü ilâç almayı kabul etmiyor.
Elle le boirait pas si elle le savait, elle refuse tout médicament.
İlâcı suçlama.
Ne t'en prends pas à la médecine.
- İlâcı bende.
J'ai ce qu'il te faut.
Yemin ederim, bazen ilâç tedavisine ihtiyacın olduğunu düşünüyorum.
À mon avis, tu devrais te faire soigner.
Etli arpa çorbasına ilâç atarak Kinsey'i hasta ettin.
Et vous avez rendu malade Kinsey en empoisonnant sa soupe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]