Impact translate French
2,692 parallel translation
Kasırga ve tayfunların şiddetini arttırmasına da neden olacak.
Cela intensifiera aussi l'impact des ouragans et des typhons.
Sekiz saat içinde doğu kıyılarına düşer.
Un impact avec la côte est dans moins de huit heures.
Sözlerin üstünüzde bir etkisi olmadı.
Les mots n'ont eu aucun impact sur vous.
Politikanın üstünüzde bir etkisi olmadı.
La politique n'a eu aucun impact.
Müdür Yardımcısı Elkins ve ben görüş birliğine vardık ve krizin, öğrenme ve öğretme üzerindeki etkisini azaltmak için ne yazık ki bazı yerlerden kısmak zorundayım.
Le Proviseur-adjoint Elkins et moi-même nous sommes concertés avec votre syndicat pour minimiser l'impact sur notre établissement, mais je suis au regret de devoir faire de sérieuses économies.
Zihin gücünü doğrudan etki amaçlı kullanma anlamına gelir.
Tourner, tordre, casser ou avoir un impact sur des objets à travers l'influence directe de la puissance mentale ou autres moyens non physiques.
Ama bazen kelimeler bir etki yaratamıyor.
Mais parfois les mots n'ont pas d'impact.
Bundan doğabilecek sonuçları kestirmek imkansız çünkü Bilimsel Paranormal Araştırma Merkezi'nin vereceği karara büyük bir beklenti var.
Il est impossible de prévoir quel genre d'impact aura - cette dernière représentation... -... et c'est avec une impatience fébrile que les gens réunis ici attendent les résultats du Centre scientifique de recherche paranormale qui, paraît-il, seront rendus publics dès ce soir.
Bu sonuçların yayımlanması Dr. Buckley ve onun bölümü için ne anlama geliyor, haberin var mı?
- Oui, je comprends. Vous rendez-vous compte de l'impact qu'aura la divulgation de nos résultats de recherche sur le docteur Buckley
Vay be, ne biçim darbe.
Quel impact!
48 saatten fazla sürmez hiçbi hikaye
De nos jours, un article de presse n'a plus d'impact après 48 heures.
Fakat onun ölümü, tamamen aynı etkiyi bırakacak.
Mais sa mort aura exactement le même impact.
Çarpışmaya üç dakika.
Trois minutes avant l'impact
Çarpışma mı?
- Un impact?
Çarpışmaya iki dakika.
Alerte : deux minutes avant l'impact
Çarpışmaya 60 saniye.
60 secondes avant l'impact
Çarpışmaya hazırlanın.
Prêt à l'impact.
Sıkı tutunun.
Préparez-vous à l'impact.
İlk darbede, sol kanadın yere çarptığını görebilirsin.
Au moment de l'impact, l'aile gauche a heurté le sol en premier.
Görüntüler uçağın çarpmadan önce sabit bir şekilde süzüldüğünü gösteriyor.
Cette vidéo montre que l'avion planait de façon plutôt stable juste avant l'impact.
Ve istediğim etkiyi yaratacak hiçbir şeyi bitirmiyordum.
Et de ne jamais terminer quoi que ce soit qui ait l'impact que je voulais avoir.
Ve bu çocuk üzerinde etkisi olan bir şeyi yapabildiğimi düşünmek hatta yaratıcı şekilde düşünmeye sevketmek :
De penser que je puisse créer quelque chose qui puisse avoir un tel impact sur cet enfant, qu'il se dise :
Ama biz neredeyse, ezilme bölgesinin kıyısındayız.
presque dans la zone d'impact.
Televizyon pahalı evet ama en etkili araçtır.
Une interview télévisée est chère, mais l'impact est conséquent.
Ama havanın gök gürültülü sağnak yağışlı olduğunu söylüyorlar bu yüzden yıldırım çarpmasını seçeneklerden çıkarana kadar hiçbir şey söylememeni tavsiye ederim.
Mais elles ont traversé un orage électrique, et jusqu'à ce qu'on puisse écarter un impact de foudre mon conseil sera de ne rien dire.
Çarpışmaya hazırlanın.
Accrochez-vous pour l'impact!
Yani çarpışma kuvvetini yavaşlatmak için Bozon Bulutu Uyarıcısı olmadan buharlaşırlardı.
Je veux dire, sans un excitateur de nuage de bosons pour absorber l'impact, il serait vaporisé.
Çarpışmaya 30 saniye.
30 secondes avant impact.
Füzenin sarsıcı etkisini yaratabilmek için GD'nin sismik dengeleyici kasnaklarını kullanmış.
Elle a percée dans le stabilisateur sismique de GD pour créer les effets de l'impact du missile.
Hamlet rolüne hazırlanırken bunun nasıl bir etkisi olduğuna bakalım.
Maintenant parlons cela aurait un impact sur notre approche du rôle d'hamlet.
Ya da göktaşı çarpması veya nükleer bomba sebep olmuştur.
Ça peut être l'impact d'une météorite ou... une bombe atomique.
Buna göktaşı çarpmasının mı sebep olduğunu söylüyorsun?
C'est à cause de l'impact d'une météorite?
Don, ikramiyelerin bu aşamada oldukça etkili olacağını düşünmüyor musun?
Don, ne penses-tu pas que les bonus auraient eu plus d'impact maintenant, hein?
Bu Ulay'ı da etkilemiş olmalı, çünkü aynı şekilde karşılık vermişti.
Et ça a dû avoir un énorme impact sur elle, car elle avait rencontré son égal.
Askerlerin uyanık ve tetikte kalmalarını sağlayan ve algı yeteneklerine olumsuz etki etmeyen bir ilaç istiyorlardı.
Ils voulaient une pilule qui garderait un soldat éveillé et alerte au combat... Sans un impact négatif sur les capacités cognitives.
Gördüğü şeyin tahmin edebileceğinden daha büyük bir etkisi varmış.
Ce qu'elle a vu a un un plus grand impact qu'elle aurait pu le croire
Herkes çarpışmaya hazır olsun.
Préparez-vous à l'impact.
Patlamaya 15 saniye kaldı.
15 secondes avant l'impact.
Biraz matematik yapıp kafa patlattık ve nesnenin, ana gezegeni nereden vurduğunu bulduk.
Avec quelques calculs, et tada! on a le point d'impact sur Terre.
Çalkalanma ve vızıltılar için, bana şeyi söyleyebilir misin mil karenin eğer çarpması gerekseydi çarpacağını?
Pourrais-tu me dire, dans quelle région l'impact aurait eu lieu?
Ve sonra üç eyaletteki her kasaba bunu imzalar ve ekonomi çöker, iflas noktasına gelirsiniz. Biz geri döneceğiz.
Quand pratiquement chaque ville dans les trois États voisins aura donné son accord et que l'impact sur votre économie sera désastreux, on reviendra.
Sikerim yerine silkelerim dememle aynı nedenden dolayı.
C'est comme quand je dis "baiser" au lieu de "niquer". Pour avoir plus d'impact.
Ani bir darbe için hazırlıklı olamazsınız.
On ne peut pas se préparer à un impact soudain.
Bunun beni çok etkilediğini hatırlıyorum.
Et je me souviens... Cela a eu un grand impact sur moi.
Çarpma etkisine bakarak, yedinci kattan daha yukarıdan atladığını söyleyebilirim.
Au vu de l'impact, je dirais qu'il est tombé au moins du 8e étage.
Hayatımızın ilerleyen kısmında başka müzikal seçimler yapabiliriz, ama hiçbiri bizi 14 yaşında dinlediklerimiz kadar etkilemez.
Plus tard, on écoute autre chose, mais rien n'a autant d'impact qu'à 14 ans.
Duygusal travma yaratma.
L'impact émotionnel.
Kendisini göremesek bile yarattığı etkileri görebiliyoruz.
On ne peut pas le voir mais on sent l'impact de sa présence
Kurşun deliği.
Impact de balle.
Muazzam bir etkisi vardı.
Cela a eu un impact terrible.
Çarpma için hazır olun!
Préparez-vous pour l'impact!