English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Import

Import translate French

257 parallel translation
ithalattan, ihracattan.
d'import-export.
Bunlar ingiliz malı ve hiç yıkanmamış.
Import anglais, jamais lavé.
Söylesene Varga, senin ihracat ticaretindeki başarının sırrı ne?
Quel est le secret de votre réussite dans l'import-export?
İthalatçılar kredileri için arıyorlar yine.
Les gens de l'import appellent encore pour leur prêt.
Bir müşterimin. Büyük bir iş adamı. İthalat-ihracat.
Un client, gros businessman, export-import... l'avait offert à sa secrétaire.
İthalat-ihracat.
Export-import...
Sonra ithalat-ihracat yapan. Şu dükü de boş ver.
Les autres - export-import, le duc - ils ne comptent pas.
14 numara : İthalat-ihracatçı.
No 14 : export-import.
Sonra da bir ithalat-ihracatçı var.
Elle a connu un duc et un type dans l'export-import.
İthalat-ihracat mı? Durun, durun.
Export-import?
İthalat-ihracatçı.
Export-import.
Bir tür ithalatçı-ihracatçı olduğu söylenebilir.
De l'import-export.
- Evet. - İhracata ne olmuş?
L'export par rapport à l'import.
Ne konuşacaksınız ki?
De quoi parleriez-vous, d'import-export?
- İthalat ihracat.
L'import-export.
Splurge İthalat Şirketi, 17. Rıhtım. Doğu Nehri.
Cie d'import de splash, Ponton 17, East River.
Şehir merkezinde ithalat-ihracat yapan bir adam.
Un type dans l'import-export.
Bir ithalat-ihracat şirketi.
Ils font de l ´ import-export.
İthalat-ihracat şirketi mi, kiliseyle mi ilgili yoksa başka bir şey mi? Ne?
C ´ est de l ´ import-export, c ´ est lié à l ´ église, ou c ´ est autre chose?
Schröder Import-Export sigara dükkânında beklerken hafif bir pusun ardında gelip geçenlerin bu kavgaya olan muhalefetlerinin arttığını gözlemler.
Se détachant sur le magasin de cigares "Schröder lmport-Export", il observait le déroulement du combat, légèrement gêné par l'électricité et les passants.
GALLAGHER İTHALAT
GALLAGHER IMPORT
Bu ithalat işi vardı.
Il avait une affaire d'import.
- Asıl ithalat - ihracat konusu nedir?
- Quel genre d'import-export fait-il? - La mort.
Bakalım, sevkiyat, değil mi?
Voyons voir, import-export, c'est ça?
Gece Klübü sahibi, tüccar, aynı zamanda da emlak işleri de var.
Il mène plusieurs activités : Cabarets, import export, immobilier, etc.
İthalatçı.
De l'import.
Sırf ithalat mı?
Juste de l'import.
İthalatçı-ihracatçı, oldu mu?
De l'import-export. Entendu?
- Pek bilmiyorum..
Il fait de l'import.
- İthalatçı.
- De l'import.
İthalatçı-ihracatçı.
De l'import-export.
İthalat-ihracat, çok sayıda Doğu Bloğu ülkesiyle ortak girişimler.
Import-export, associations commerciales avec beaucoup de pays du bloc de l'Est.
- İthalat-ihracat.
- Import-export.
Ben patronum. İthalat ihracat işi yapıyorum.
J'ai une société d'import-export.
Huan-Chai-Hung İthalat-İhracat Şirketi'nin müdür yardımcısı.
Vice-Directeur... de la Huan-Chai-Hung Import-export Company.
Hırsızlar, Newman İthalat ve İhracat Şirketi'nden nadir bulunan antika eserleri çalıp kaçtılar.
Les voleurs se sont emparés d'objets antiques appartenant à la compagnie d'import-export Newman.
Hangi dükkanda Godzilla içkisi sattıkları umurumda mı sanıyorsun?
Je me fous de savoir quel magasin miteux a le dernier import de Godzilla.
- Colton ithalat ihracat işindeydi.
- Colton est dans l'import-export.
İhracat yok mu?
- Import et pas d'export?
İhracat işinden çıkmayı düşünüyor..,... ve sadece ithalata odaklanmak istiyor.
Il aimerait arrêter de faire de l'export pour se concentrer sur l'import.
Ne problemi yaşıyorlarmış?
- De l'import-export. Ils ont quel genre de problèmes?
Şey, o..,... sadece ithalata odaklanmak için..,... ihracat işinden sıyrılmak istiyormuş.
Il voudrait arrêter l'export... pour se concentrer sur l'import.
Ve bu problem oluyor tabii, ihracatın da..,... ithalat kadar önemli olduğunu düşünüyor.
Or, elle pense que l'export est aussi important que l'import.
- Biliyorsundur, kendisi ithalat ve ihracatçı?
Il fait de l'import-export.
George, Art'ın bu ihracattan..,... sıyrılıp sadece ithalata odaklanması konusunda..,... ona çok sert davrandığımı ve ithalatı unutmamı söyledi. Bir dakika.
George trouvait que j'étais inflexible sur le fait qu'Art devrait se concentrer sur l'export et lâcher l'import.
- İthalat.
- L'import.
Burası, Rus elmas ticaretinin batı yakası dağıtım alanı.
Import de diamants russes.
Almanya'nın en büyük ithalat ihracat şirketini yaratacağım.
Je vais créer la plus grande entreprise d'import-export d'Allemagne... pour vous
- Öyle denebilir. - İthalat-ihracat?
- C'est à cause de ton entreprise d'import-export?
Peki, Almanya'nın en büyük ithalat-ihracat firmasını kurdunuz mu?
Entretemps, avez-vous monté la plus grande entreprise d'import-export d'Allemagne?
Bilmem ne.
Compagnie d'import-export...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]