English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Incarceration

Incarceration translate French

302 parallel translation
Teksas'ın, Çin dahil bütün dünyadaki nüfus başına düşen en yüksek hapis cezası oranına sahip olduğunu biliyor muydunuz?
Le taux d'incarceration au Texas est le plus eleve du monde, Chine y compris.
- Hayır. İlk yıl San Francisco'dan bir kartpostal gönderdi. Üzerinde "Her şeyi yapabilecek olan öğrenciden." yazıyordu.
Au debut de mon incarceration, j'ai reçu une carte postale de "L'etudiante prete a tout".
- On yıllık bir zalimlik ve...
- 10 ans d'incarcération et...
Kapatılmamdan sonra, evi yasal olarak Bay Godfrey isminde birine sattım.
Après mon incarcération, je les ai vendues tout à fait légalement à monsieur Godfrey.
Mahkemeye, Maggi'nin dosyasında doğuştan saldırgan olduğunu ve karantina önerildiğini hatırlatmak isterim...
Sachez que le rapport d'incarcération signale que Maggi est violent et qu'on préconise son isolement.
Siz Bayan Paradine'i sadece hapse girdiğinden beri tanıyorsunuz.
Vous ne connaissez madame que depuis son incarcération.
Bir adamın vahşice öldürülmesine neden olmuş... bir diğerinin de bir ihtimal hapse atılmasına neden olacak... bir donun komik bir tarafı yok.
Discuter au sujet d'un slip n'a vraiment rien de comique, lorsqu'il s'agit de la mort violente d'un être humain. Et peut-être aussi de l'incarcération d'un autre.
Bubber'in son hapse girisinden bir gece önce biri ona bu olayi anlatmis.
La veille de sa dernière incarcération... quelqu'un lui a révélé le fond de l'histoire.
Burada ne kadar kalacağıma bağlı.
Tout dépendra de la durée de mon incarcération.
- Hapsedilmekten korkuyordu değil mi?
Il avait peur de l'incarcération, non?
Oturan Boğa, onun adına konuşmam için beni seçti.
La longue durée de son incarcération... l'a vidé de ses forces et il désire se reposer.
Uzun süre zindanda kalması sonucunda gücünü yitirdi ve dinlenmek istiyor.
Que signifie : "incarcération"? La prison.
" O bir iz sürücü lanetli biri, o ebedi bir mahkum!
"Voyons, un stalker, un passeur. " Autant dire un condamné à mort, un abonné de l'incarcération!
Hapsetme sorununa nasıl yaklaşırsınız bilmem rehabilitasyon olarak mı yoksa intikam olarak mı? Ben, intikamın anlamlı tek görüş olduğunu düşünmeye başlıyordum.
Je sais pas ce que vous pensez de l'incarcération, si le but est la réhabilitation ou la vengeance, mais je commençais à penser que ça pouvait être que la vengeance.
Altı ay bile olsa olur. Anlaşma yap ve onları içeri at.
Même s'ils ne tirent que 6 mois... obtiens l'incarcération.
1947 yılında saldırı suçuyla 3 yıl ceza alıp salıverilmesiyle başlıyor.
Il débute en 1947 avec 3 ans d'incarcération pour agression... dès sa naturalisation.
Müvekkilimin üç yıllık hükümlülüğü süresince... Kayıtlara geçmesi için söylüyorum, banka soyarken ölüme sebebiyet verme suçundan dolayı aldığı 12 yıllık cezasının. Michael Bosworth'un hükümlülük süresinin üç yılı içerisinde John Hopkins'in yaratıcı yazarlık eğitimini bitirdi.
Durant les trois années d'incarcération de mon client- - une sentence de 12 ans... pour homicide involontaire lors d'un braquage- - durant ses trois années de détention, Michael Bosworth, a participé avec succès à l'atelier... d'écriture créative John Hopkins.
Mesela "hapishane", "vücut araması", "elektrikli sandalye",
Comme "incarcération", "fouille à corps", "chaise électrique"!
Sizden bu 6 günü kişisel işlerinizi düzenlemek için kullanmanızı istiyorum içeri girmeden önce kendinizi hazırlayın.
Je vous conseille... de passer ces six jours à régler vos affaires... en prévision d'une incarcération.
İçeri girmeden önce kendinizi hazırlayın.
En prévision d'une incarcération.
"İçeri girmeden önce kendinizi hazırlayın."
"En prévision d'une incarcération."
Ne de olsa beş yıl içeride kaldıktan sonra beraat etti.
Il vient d'être acquitté, après cinq années d'incarcération.
Beş yılını haksız yere hapiste geçirdikten sonra... Bay Brigante'ye konuşma hakkının verilmesini talep etmek makuldür.
Après cinq années d'incarcération injustifiée, il me semble juste que M. Brigante fasse valoir son droit à la parole.
Ajan Mulder'a göre, hapis cezası,... federal yasalara göre bir problem olarak kalacaktır.
Selon l'agent Mulder, l'incarcération future reste un problème pour les autorités pénales fédérales.
Tutuklu kalmaları sağlıklarını ciddi ölçüde tehlikeye atabilir.
Toute incarcération menacerait leur santé.
Ben de hapiste olduğum bu zamanı meditasyon yaparak, düşünerek değerlendiriyorum.
J'ai réussi à profiter de cette incarcération pour méditer... pour réfléchir.
Biz suçlularımızın akıllarına her bir suçlunun kişiliğine uyacak hapishane anıları yerleştirerek cezalandırırız.
Nous punissons les coupables en leur donnant les souvenirs d'une incarcération en fonction de leur personnalité.
Hapsedilmenin koşullarından kurtulabilmek için, başka bir şeyler gösterebilir misin?
Pouvez-vous faire la preuve d'une souffrance autre que celle causée par votre incarcération?
Şimdi, ya bize Ajan Mulder'ın yerini söyleyin, ya da Kongre'ye saygısızlıktan alıkonacaksınız.
Si vous ne révélez pas ce que vous savez de l'agent Mulder, vous risquez une incarcération pour outrage au Congrès.
Cohen hapise girince Dudley Smith kentteki organize suçun başına geçti.
A dater de l'incarcération de Mickey Cohen... le capitaine Smith a pris le contrôle du crime organisé à Los Angeles.
Niçin hapiste yattığımı biliyor musun?
Et la raison de mon incarcération... vous la connaissez?
Çürümeye göre tahmin edersek, bu kadın 9 ya da 10 sene önce ölmüş. Green'in kapatılmasının öncesinde.
Elle est morte il y a neuf ou dix ans, avant l'incarcération de Green.
Derek'in hapse düşmesine yol açan tüm olayları... incelemeni ve yorumlamanı istiyorum.
Je veux que tu analyses et interprète les évènements... concernant l'incarcération de Derek
"Tüm gaharay gemileri....... verilen bu uçuş vektörlerinden saptıklarında elkonur, müretebat göz alnına alınır ve başka bir yere götürülür."
"Toute déviation du vecteur de vol sera punie par la saisie du vaisseau, " et l'incarcération de l'équipage. "
Hapishane sadece bir kavramdı.
L'incarcération n'était qu'un concept.
O amniyotik antikadaki hapisliğim ile ilgili hatıralarım var hâlâ.
Je me souviens de mon incarcération dans ce bagne amniotique!
Bay Turbit, Avenal'daki 12 yıllık cezası sırasında başka bir mahkûma cinsel saldırıda bulundu mu?
Pendant les 12 ans d'incarcération de M. Turbit à Avenal, - a-t-il agressé un autre prisonnier?
Her tip silah sizi hapse gönderecektir.
La possession d'armes en tout genre vous conduirait à l'incarcération.
Pa'u Zhaan hapsi süresince çok şey elde etti.
Pa'u Zhaan en a réalisé beaucoup pendant son incarcération.
Çünkü hapse götürülürken zorla cinsel yaralanmadan hastaneye yatırılmış.
Hospitalisé pour un viol subi pendant son incarcération.
Ne zaman yaşlı bir mafya üyesi yakalasak aynı oyunlarla karşılaşıyoruz.
A chaque incarcération, ces vieux mafiosi... - utilisent les mêmes subterfuges.
Kendi başıma gelenleri, hapse atılmamdan doğan rahatsızlığı... saymazsam, doğrusu pek umursamamıştım.
Ma honte ne m'a jamais ennuyé sauf en ce qui concerne... l'inconfort de mon incarcération.
Bir süre sonra tutuklandı, hapse atıldı ve yarısını doldurmadan salıverildi... Kilosundan bahsetmeyen tek bir makale bile bulamadım.
Pour un temps après son arrestation, incarcération, et libération dans un centre de transition... je ne pouvais plus trouver un seul article... qui parlait de lui sans mentionner son poids.
Hapse atmak önemli bir iş kolu galiba.
L'incarcération est une entreprise profitable.
Yargılamanın hiçbir aşamasında böyle bir davranış görülmüş değil.
Je n'ai jamais entendu parlé de quoi que ce soit se rapprochant à ce niveau de temps d'incarcération avant un procès.
Sayın Hakim, buraya kapatılmam ve gereksiz ceza çekmem çok acımasızca.
M. le Juge, mon incarcération est cruelle et une punition inhabituelle.
Hapishanede geçen süremde ki tek dayanağım, yüce kurtarıcımız İsa olmuştur.
La seule chose positive de mon incarcération, c'est d'avoir découvert que Jésus est mon sauveur.
Plân buydu, fakat cümlelerim devam ettikçe, Hz.
C'était mon intention. Mais au cours de mon incarcération, le Christ
Farkında olduğunuz üzere, bu hapis sizin kendi güvenliğiniz için.
Cette incarcération est pour votre propre sécurité.
Ama yarın, Bob'un neden yanlışlıkla suçlandığının ve... hapse atıldığının nedenlerini... çok dikkatli bir şekilde araştırıyor olacağız.
Mais demain nous examinerons les raisons de l'incarcération abusive de Bob.
Elbette, neden olmasın? Kurumsallaştırmanın yaşam ve ölümün doğası üstündeki etkilerini araştırıyorum.
Oui, eh bien j'étudie les effets de l'incarcération sur l'essence même de la vie... et de la mort.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]