English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Incognito

Incognito translate French

375 parallel translation
- Şu an için Paris'teyim. Bu arada, Paris'te değilim. Bu konuda sana güvenebilir miyim?
Je suis à Paris incognito...
Bakalım. Kılık değiştirmiş bir gezginsin.
Voyons vow... vous voyagez incognito.
Polise kendini yakalatacak izler bırakmadan ilerleyemezsin.
Pas moyen de faire un pas incognito.
Tanınmak istemiyorum.
J'aime être incognito.
Tatildeyim gördüğünüz gibi, tebdili kıyafet dolaşıyorum.
Je suis en vacances, vous voyez, et je voyage incognito.
Sessizce çıkarız, kimse de bilmez.
On pourra partir tranquillement, incognito.
Elbette öyle ama bu bir sır kalmalı.
Certes, oui. Mais en gardant l'incognito.
Sahte kimliğim.
Incognito.
- Sessizce sıvışmak istemiştim.
Je voulais arriver incognito.
Onu tanınmadan içeri sokabileceğimi düşünmüştüm.
Et puis je pensais pouvoir la faire entrer incognito.
Üzgünüm ama burada olduğumun bilinmesini istemiyorum.
Désolé, mais je voulais être là incognito.
FBl'dansın ve gizli çalışıyorsun.
Vous êtes du FBI, et vous êtes ici incognito.
Bu programı Washington'dan bir haber vermek için bölüyoruz.
Elle voyage incognito. Puis-je vous confier un petit secret?
Bir dahaki sefere, sivil araçla gelmeye çalışın.
Je préférerais que vous veniez incognito.
Mikrofon da yok, Komiser de yok. Hiçbir şey yok.
Et pour eux, je suis ici incognito.
Gizli görevde olduğumuzu sakın unutma söylesene, Fantomas'ın amacı neydi?
N'ayons l'air de rien, nous sommes ici incognito. Dites-moi, quel est le but de Fantômas?
Takma ad kullanıyor.
Incognito.
Evet yine de o gizli gelecek.
Oui, mais il viendra incognito.
Kılık değiştirip geleceğim.
Je voyagerai incognito.
Sen olduğunu duyduğumda, bizzat kendim geldim. Kıyafet değiştirip, anladın?
J'ai entendu parler de vous, je me suis déplacé incognito.
Ama tebdili kıyafetle dolaşıyor.
Naturellement, il voyage incognito.
Kimin kafası iyiymiş? Gizli kimlikle seyahat ediyorum.
Simplement, je voyage incognito.
Eğer o öğrenmeyecekse kendimi öldürmenin ne anlamı olurdu?
Je n'allais pas me tuer incognito, quand même!
Gizlilik için merdivenlerin önünde perde vardı.
L'escalier était condamné lorsqu'un client entrait ou sortait pour préserver son incognito.
Bir gün, Efendi Owari tebdil-i kıyafet ile dışarıda eğlenirken tevafuken Oyuki'nin performansını gördü.
Un jour, alors qu'il voyageait incognito le Seigneur Owari la vit et fut impressionné par sa performance.
İsimsiz, İngiliz istihbarat ajanı.
Je travaille incognito pour les services secrets britanniques.
Gizemli ünlü, önce dünyaca bilinen bir üne kavuşuyor... ve sonrasında özel hayatındaki mahremiyet çabalarıyla... daha da ünlü oluyor.
Ce mystérieux héros qui a tout fait pour être célèbre le devint... en cherchant l'incognito!
Böylesine ünlü insanların arasında, kim olduğunu saklamayı tercih eder.
II préfère passer incognito.
Artık Left Bank ve Montmartre'da kimse sizi tanıyamaz.
A présent, vous pouvez inspecter la rive gauche et Montmartre incognito.
40 yıllık kamuflaj hilesi.
Le vieux stratagème de l'incognito.
"Meşhur" un hemen yanı.
C'est à deux pas d'incognito.
Başkan'a yakın çalışan... buna karşın pek tanınmadan kalmayı başaran... sizin gibi insanlara rastlamak hep çok şaşırtıcı olmuştur.
Il est toujours... surprenant de voir des hommes qui, comme vous, sont dans l'intimité du président et n'en conservent pas moins un relatif incognito.
Stevenson'ın peşine düşmek için Londra'dan gönderildim, sahte isimle seyahat ediyorum.
Londres m'a envoyé à la recherche de Stevenson. Je voyage incognito, bien sûr.
Bay Brubaker yaptığınız en akıllı şey... buraya fark edilmeden gelmekti.
Monsieur Brubaker... c'était rudement malin de venir "incognito".
Herbert da takma bir isimle bize katılacak.
Herbert nous accompagne, incognito.
Ajanlarımız seni zaten İspanya'dan çıkarır.
On s'arrangera pour vous faire traverser l'Espagne incognito.
Bu tutku ; bilinmeyen, istenmeyen ve fark edilmeyen olmaktı.
Ce désir d'être inconnu, indésirable, incognito.
Durumu yokluyorum, işlerin nasıl gittiğine bakıyorum.
Incognito. Pour voir si tout marche.
Kimlik değiştirmeme yardımcı olurlar. Onlar için de eğlenceli.
Ils fignolent mon incognito et ils voient du pays.
Kendisine hizmet ettiğim saygıdeğer kişi temsilcisinin tarafınızdan bilinmesini istemedi.
La personnalité que je sers tient à mon incognito.
Tanınmak istemeyen bir eşek galiba...
Un âne qui veut rester incognito?
Kılık değiştirdim.
Je suis là incognito.
- Yani? - Kılık değiştirelim.
Il y va incognito.
Bırakın şu afyon mağarasını ziyaret edeyim gizlice, takma adla.
Laissez-moi aller là-bas. Discrètement, incognito.
Duyduğuma göre Spanish Harlem'de kaybolan çocukları araştırmak için gizli görevde çalışıyormuşsun.
Alors, vous enquêtiez incognito sur la disparition de gamins dans Spanish Harlem.
Seninle gizli görevde çalışmalıyım.
Je veux travailler incognito avec toi.
Gizli görevde birlikte miyiz?
On bosse ensemble, incognito?
Söyledim ya, satıldı. - Ya yarın için? - Yer yok.
Oui, une jeune femme du monde qui vient tous les soirs, toute seule, incognito, pour voir Baptiste.
Gizli ortağın.
Associé "incognito".
Burada uyursun!
Tu dormiras là, incognito.
Dünyaya dön? Saklanıyordum!
Je viens incognito!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]