English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Inconvenient

Inconvenient translate French

584 parallel translation
- bir mahsuru yoksa. - Elbette.
- si vous n'y voyez pas d'inconvénient.
Eminim ki, eğer onun sorumluluğunu alırsanız yargıç buna izin verecektir efendim.
Je suis sûr que le juge n'y verrait pas d'inconvénient.
İzin verirseniz.. .. ben artık kalkıyorum. Gençleri baş başa bıraksam iyi olur.
Si vous n'y voyez pas d'inconvénient, je vais vous laisser parler de ce dont parlent les jeunes.
- Bence sakincası yok.
- Je n'y vois pas d'inconvénient.
Beğenmeyen varsa, ya da sen beğenmediysen haberim olsun.
Si tu y vois un inconvénient, tu me le dis!
Elbette. Sorun nedir?
Il y a un inconvénient?
Hayır hayatım.
- Non, un inconvénient.
Benim için hiçbir sakıncası yok.
Je n'y vois aucun inconvénient.
Bu çok hoşuma gider. Erkeğiniz için sakıncası yoksa tabii.
Ça me plairait bien... si votre homme n'y voit pas d'inconvénient.
Fikrinizle ilgili tek bir sorun var... Torpillenecek bir şey yok.
Un seul inconvénient à votre idée... nous n'avons rien à torpiller.
- James Lee bir kişi dert etmez Yapar mısın, sevgilim?
James Lee n'y voit aucun inconvénient.
Herhalde bir mahzuru yoktur? Yok canım.
- Tu n'y vois aucun inconvénient?
Eğer sorun olmazsa.
Si tu n'y vois pas d'inconvénient.
Beyefendinin buradakilere yetecek kadar parası yok.
Un petit inconvénient. Ce monsieur n'a pas la somme requise.
Yatağını bir zıpkıncı ile paylaşmak istemez misin?
Pas d'inconvénient à la partager avec un harponneur?
Şerif olmanın sıkıntısı da bu.
C'est l'inconvénient d'être shérif.
- Bana bavulları açmada yardım edecek misin?
Si tu n'y vois pas d'inconvénient.
Arkadaşlarınız az önce kendilerini vurdu.
- S'il n'y a pas d'inconvénient, je l'emmène dehors. - Comme vous l'entendrez.
Evet. Şerifin odasında konuşabilir miyiz?
Pas d'inconvénient á ce qu'on parle dans le bureau?
- Bence pasta ona dokunmaz.
Elle peut, sans inconvénient.
Biliyor musunuz, Bayan Hunter beni zor bir durumda bıraktınız.
Savez-vous, Melle Hunter... que vous me causez un gros inconvénient?
Er Brady'nin onursal ünvanına bir itirazım yok.
Je ne vois aucun inconvénient au titre honorifique de soldat Brady.
Tek dezavantajı ; tuvaleti, aşağıdaki suşi restoranıyla paylaşacaksınız.
Le seul inconvénient c'est que, vous devrez partager les toilettes.
Sadece bir sakıncası var.
Il n'y a qu'un inconvénient.
Bu demokratik sistemin iyi ya da kötü bir yanı.
Ça peut être un avantage comme un inconvénient.
Gerçi sanırım bu durum pek çoğunun umrunda bile değil, ha?
Même si la majorité d'entre elles n'y voient aucun inconvénient, pas vrai?
Kalmaması için bir sebep yok.
Je n'y vois pas d'inconvénient.
Bundan rahatsız olmayacak elemanlar var. Bekle.
Certains n'y verront pas d'inconvénient.
Herhangi bir zararı dokunacağını sanmıyorum.
Je n'y vois pas d'inconvénient.
Eğer Polly için bir sorun yoksa benim için de yok.
J'y vois pas d'inconvénient si Polly est d'accord.
Sakıncası yoksa, seninle birlikte içelim.
Moi aussi, si tu n'y vois pas d'inconvénient.
Bence Bay Tinkham'ın düşüncesi hiçbir korkak birkaç dolar için savaşı göze almaz.
Je crois que ce que veut dire M. Tinkham c'est... qu'il pensait que quiconque est trop lâche pour se battre... ne verrait pas d'inconvénient á gagner quelques dollars sur la guerre.
Bayan Warwick ayağınıza kadar gelen karlı bir iş olsa geri tepmek için bir sebebiniz olur mu?
Mme Warwick... S'il y avait un quelconque avantage à tirer de vos terrains... verriez-vous un inconvénient à en profiter?
Ben vereceğim.
Moi, si vous n'y voyez pas d'inconvénient.
Evet, siz...
Par conséquent, si nos salopards n'y voient pas d'inconvénient,
Acaba sakıncası yoksa...
Y aurait-il un inconvénient à ce que...
"Yalnızca bir engel var" dedi Howard. "Yunanistan'a gitmeliyiz."
Howard a dit : "Il n'y a qu'un inconvénient, il faut voir la Grèce."
Engel!
Inconvénient!
- Beni kandırmazsan zarar görmeyeceksin. -
Vous ne verrez aucun inconvénient à ce que j'esquive le sujet.
Evliliğin kötü tarafı ne biliyor musun, Meli?
L'inconvénient du mariage, Meli?
- Madeleine'i bozmaz, değil mi? - Şaka mı ediyorsun?
Madeline n'y trouvera aucun inconvénient.
- Buradaki yanlışı görmüyor musun?
- Vous n'y voyez pas d'inconvénient?
Oh, tabii, benim açımdan sorun yok.
Je n'y vois pas d'inconvénient.
Öte yandan, ölürsen seks hayatın biter.
Mais la mort est un gros inconvénient pour la vie sexuelle.
- Sorun yapmaz.
- Il n'y verra pas d'inconvénient.
- Cuma günü çıkalım mı?
Et si moi, j'y vois un inconvénient? Vous voulez sortir, vendredi?
- Onun bununla ne ilgisi var?
Sandy n'y verra pas d'inconvénient.
Ufak bir engel olabilir.
Il y a un petit inconvénient.
Mine hanım kararını bir an önce vermezse ben de aynı fikirdeyim.
Si Mine n'y voit pas d'inconvénient, on peut partir.
- Rahatsızlıktan dolayı üzgünüm.
Je suis navré de cet inconvénient.
Sizin için bir sakıncası yoksa oturabilir miyim?
Je m'assois un instant, si vous n'y voyez pas d'inconvénient.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]