English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Ingénue

Ingénue translate French

77 parallel translation
- Dünyanın en şeker masum kızıydım.
- J'ai été parfaitement ingénue.
Genç aşıklar. Kederli bir genç kız.
Une amoureuse ingénue, en proie au désespoir!
Neden beni... Bu masum numaralarinin hiç zamani degil!
Assez joué l'ingénue!
Gösteri için kadın başrol oyuncusu arıyoruz, saf kız rolü için uygun kişi var zaten.
Tu as ton ingénue.
- Evet. Hiçbir şey hakkında hiçbir şey bilmeyen açık gözlü bayan.
- Oui, l'ingénue qui ne savait rien de rien.
Size yardım etmek isterdim ama emirlerim... 1932'de Tess of the d'Urbervilles'de başroldeki kadının adı neydi?
Je voudrais vous aider, mais j'ai des ordres. Qui jouait l'ingénue dans "Tess d'Urbeville"... à l'Académie en 1932?
Şuna bak, buradaki tatlı ve yumuşak birine benziyor,
Là, elle a l'air douce et gentille, un peu ingénue.
Kızları bu işe başlatmaktan nefret ediyoruz.
À dire vrai, ça ne nous plaît guère, une ingénue.
Baksana, çok masum göründün bana küçük bir kız gibisin adeta. Uçarı da değilsin... hani...
Tu m'as l'air si ingénue, une bonne fillette, sans méchanceté.
Ona neden ayrıcalık göstereceklerdi ki?
Toi qui la croyais une ingénue...
Özellikle de kanağan bir şapşala.
Surtout pas d'une godiche ingénue.
- Kanağan ne demek?
- C'est quoi, ingénue?
Sevgili Bayan Birchfield saflığınız ne kadar dokunaklı.
Ma chère Mlle Birchfield, vous êtes tendrement ingénue.
- Bu günlerde masum diye bir şey yok.
- Il n'y a plus d'ingénue. - Mais si.
Ve hepsi tiyatromu yeniden açmaya, seni desteklemeye ve bir zamanların önde gelen birine ve yaşlanan kızına meleği oynamaya yönlendirmek içinmiş.
Tout ça pour me convaincre de réouvrir mon théâtre, de vous financer et d'être la providence d'un has been ex - premier rôle et de son ingénue vieillissante. - Ecoute-le!
" İnsan asla bu geçmiş yılların parlak genç kızınının Leydi Macbeth
" Qui aurait pensé que cette radieuse ingénue sur le retour
O zamanlar saf bir kızdım.
J'étais alors l'ingénue.
Bizim parlak gözlü saf kızımız şimdi ne okuyor bakalım?
Qu'est-ce qu'elle lit de beau, notre belle ingénue?
Onunla ilk kez karşılaşıp, onu ilk kez görüp de "Bu kız harika" dediğimden beri ona aşığım.
À l'instant même où je l'ai vue, ingénue
Daha önceyle hiç biriyle olmamış bir kızı bulurlar ve götürüp volkana atarlar.
On prenait la 1 re ingénue venue et on la jetait dans un volcan.
Dün onu aradığımda meşgul olduğunu söyledi.
Une autre. Sois pas cynique, je te claque! Fais pas l'ingénue.
Ve nefis, nefis, nefis masum genç kız gazeteci Janet Lawton rolünde Loretta King. - Bilmiyorum.
Et la délicieuse, l'adorable ingénue Loretta King, sera la journaliste, Janet Lawton.
- Sen çok gençsin.
Quelle ingénue.
Uslu, saf kız rolünü oynayabilirsin ama ben her şeyi biliyorum.
- Garde ton air... de petite fille ingénue pour d'autres... - car je sais tout. - Vraiment?
Kalan bölüm senin tatlım.
Arrête de faire ton ingénue.
Sen, tehlike içindeki çaresiz bir kızsın.
L'ingénue en détresse!
Açık yürekli birisi incelik gösterdi.
L'ingénue l'a subtilisé.
Tanrı aşkına, bir ilana karşılık verdim ve karşıma Yahudi Sandra Dee çıktı.
J'ai dégotté par annonce une ingénue Juive.
Değerli küçük saf kızınızı tercih etmez misiniz?
Ne préférez-vous pas votre chère petite ingénue?
- Ben sadece masumu oynuyorum.
- Je faisais l'ingénue.
Bir entrikanın başrolündeki kötü kalpli bir kız değildi.
Elle n'avait rien de l'ingénue d'un plan odieux.
Zeki doktor, aksi ve ihtiyar öğretmenine âşık oluyor.
Une jeune médecin ingénue tombe amoureux du vieux mentor bourru.
Bak, senin tüm istediğin, hoş, masum bir banliyö kızı.
Il te faut une gentille ingénue banlieusarde.
Temiz kalpli, temiz göbekli Betty.
Ma chère petite ingénue.
Programını ilginç kılacak bir şey lazımmış, ben de tam buna uygun, babasını arayan saf bir kızdım.
Il lui fallait un sujet pour son émission de télé réalité, et j'étais une jolie ingénue à la recherche de son père.
Sevimli masum kız.
La charmante ingénue.
- Hem saf görünüyorsun, hem de baştan çıkarıcısın.
- Tu es comme une femme fatale ingénue.
Muhtemelen, diğer tüm öğrenciler gibi masum taze ve sanatsız görünüyordum. Ama değildim.
J'avais probablement l'air aussi ingénue que les autres, mais je ne l'étais pas.
Hiçbir şeyden şüphelenmeyen hanım kim peki?
Qui est la jeune ingénue?
Yani T.'nin böyle hissetmediğini biliyorum ki eminim, onun kaltak yanı uğraşıyor.
Enfin, je sais que T ne le voit pas comme ça, ce qui fait partie de son charme de salope ingénue.
Sen, yakışıklı baş erkek şarkıcı ben de herkesin tuttuğu, çarpıcı, masum genç kız.
Toi, le jeune premier sexy et moi, l'éblouissante jeune ingénue saluée de tous.
Donmuş dostumuz hastanedeki tedaviyi kabul etmeyip bilgilerini bırakmadan gitmiş.
Notre ingénue gelée a refusé le traitement et n'a laissé aucune info.
Sen Bellatrix Lestrange'sin. Öyle safdil liseli bir kız değil.
Vous êtes Bellatrix Lestrange, pas une écolière ingénue!
Şanslısınız ki bugün oyunu ezbere bilen saf bir kızla tanıştım.
Par chance, j'ai rencontré une ingénue qui connaît le rôle par cœur.
Sanırım hepimiz bu masum ürkek ceylan ayaklarından sıkıldık. Bize paranın geri kalanının nerede olduğunu hemen söylemeni istiyorum.
On va tous vite se fatiguer de ce numéro d'ingénue, alors, dites-nous maintenant où est le reste de l'argent.
Sen Bellatrix Lestrange'sin okula giden sevimli bir kız değil.
Vous êtes Bellatrix Lestrange, pas une écolière ingénue!
Artık saf ve masum değil misin?
Eh bien! Tu n'as plus l'air d'une petite ingénue, dis-moi!
- Kapa çeneni küçük aptal.
- Tais-toi, pauvre ingénue.
Her filmde bir kız vardır.
Le rôle de l'ingénue!
Başrolde masum bir kız var.
L'héroïne est une ingénue.
Bu kadar saf olma.
Ne soit pas ingénue.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]