English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Insistent

Insistent translate French

154 parallel translation
Ama efendim, sizi görmek için ısrar ediyorlar.
Mais monsieur, ils insistent!
Bu adamlar ısrar ediyorlar!
Ces hommes insistent!
Ellerinde ipotek değeri olduğu konusunda ısrarlılar.
Ils insistent sur le fait qu'ils ont subi un préjudice.
Nedeni erkek kardeşim ve Gerald Hunter. Gerald aile avukatımız. Benim gitmem üzerinde ısrar ediyor, bense gitmek istemiyorum.
Mon frère et Jerrold Hunter, notre avoué, insistent pour que j'y aille.
Lütfen Harry. Söyledim, ama ısrar ettiler.
Ils insistent!
Amirlerim kim olduğunu ve bilgiyi nasıl elde ettiğini öğrenme konusunda ısrarlı.
Mes supérieurs insistent Pour savoir qui vous êtes et comment vous obtenez vos informations.
- Onlar işi zorlaştırıyorlar
- Ils insistent.
Evlenme teklif ediyorlar. Her zaman.
Ils insistent pour m'épouser.
Ama siz hanım evlatlarından bazıları illa yatakta uyuyacağım diyorsanız Luffler Easy Rest'ten daha kötüsünü de bulabilirsiniz.
Mais si certaines mauviettes insistent pour dormir dans un lit, elles peuvent choisir pire que les matelas Bon Sommeil.
Gazeteler fena halde inatçı olabiliyor.
Les journaux insistent de manière déplaisante.
Bu arada Kongre Üyeleri seni sıkıştıracaklar.
Mais vous avez les membres du Congrès qui insistent pour que vous apaisiez ces électeurs.
Anahtarı alıp, kapı açılana kadar denemeliyim.
Daleks insistent pour qu'un seul d'entre nous y aille, je devrai prendre la clé et essayer jusqu'à ce que la porte s'ouvre.
Ekselansları, İngiltere elçileri saygılarını sunmak için beklediklerini size iletmem konusunda bana fevkalade baskı yapıyor.
Votre Majesté, les ambassadeurs plénipotentiaires anglais insistent pour que je transmette leurs compliments.
Hemşireleri burada eğitmemizde kararlılar.
Ils insistent sur le quota de stagiaires.
Federasyona sevk edilmesinde ısrar ettiler.
Oui. Ils insistent pour que l'affaire soit soumise à la Fédération.
Yıldız Filosu kanalları yoluyla konuyu çözmemizde ısrar ettiler.
Ils insistent pour que nous passions par Starfleet.
Tüm bavullarımı ve hatta üstümü bile aramakta ısrar ediyorlar.
Ils insistent pour fouiller mes bagages et ma malle.
Yazmadım. Listeyi istiyorum Woody, çünkü sponsorlar hâlâ ısrarcı.
Eh bien, j'ai besoin de cette liste parce que les annonceurs insistent...
Size hepsini anlatmak isterim ama belirli yerleri anlatarak sizi bilgilendireyim.
Je vous en parlerais bien, mais certains insistent pour que je continue notre récit.
Prens ve kont, ölmeden önce herkesin sağlıklı olması konusunda ısrarcıdır.
Le prince et le comte insistent pour que les condamnés... soient en santé avant qu'on leur rompe les os.
lsrar edenler tepemi attırır.
Les gens qui insistent m'énervent.
Durum şu ki, medya şu tüm tek parti iki grup sistemini... George Bush'un bu yetkiye % 54 oyla geldiğini söyleyerek gizlemeye çalışıyor.
Ce qu'il y a, c'est que les médias insistent sur le bipartisme, en disant que George Bush a été élu avec 54 % des votes.
Burnu o kadar da mükemmel değildi Oynamak isteyen oydu Etrafta dolaşıp karnıma istediğin kadar hızlı vur diye ısrar eden moronlar gibiydi Bunları sana niye izah ediyorum anlamıyorum Yaptığım tek şey bu aptal oyunu oynamaktı....... Bana sonra ne kadar suçlu olduğumu söyleyeceksin.
Son nez n'était pas parfait. C'est lui qui voulait jouer. Il est comme ces idiots qui insistent... pour qu'on les frappe dans l'estomac.
Güvenlik sebepleriyle büyükelçinin destek giysisinin çıkarılmasına kesinlikle karşı çıkıyorlar. Bu delilik!
Ils insistent pour que la combinaison de l'ambassadeur, ne soit pas retirée, pour raisons de sécurité.
Evli kişiler "evlendiğin zaman farklı düşüneceksin" diye saldırıya geçtiklerinde, ben "hayır düşünmeyeceğim" diyorum, onlar yine
Quand les gens mariés me houspiIlent et disent : "Une fois marié, tu changeras" je réponds, "Non, pas question" mais ils insistent
Bu konuda çok hassastırlar.
Les autorités insistent là-dessus.
Fidyeciler kesinlikle polisi işe karıştırmak istemezler.
Les ravisseurs insistent toujours pour que la police ne s'en mêle pas.
Onlardan kurtulmaya çalıştım ama kendi odaları olduğunu iddia ediyorlardı.
J'essaie de me débarrasser d'eux, mais ils insistent. C'était leur chambre.
Kendi odaları olduğunu iddia ediyorlardı.
Ils insistent, c'est leur chambre.
Evet, iddia ediyorlardı.
Oui, ils insistent.
Rusya işi halledeceğini söyledi, izin almadan eylemde bulundu.
Les Russes insistent pour s'en occuper. Il faut une autorisation.
bunun için özgünüm. ama, Otobüsü aramak için ısrar ediyorlar.
Je regrette, mais ils insistent pour fouiller le bus. Il faut faire descendre tout le monde.
İnsanlar buna şans demekte ısrar ediyor.
Les gens insistent à appeler ça de la chance.
Hayır, ayrıca sigorta müfettişleri O'Reily'ye lumpektomi yapılmasında ısrarlılar.
ils insistent pour qu'iI ait une tumorectomie.
- Ya seni zorlarlarsa?
- Et s'ils insistent?
Ortak ülkelerim bunu mümkün olduğunca yasal yapmamı istediler.
Mes partenaires insistent pour que tout soit fait dans les règles.
Sorumlu olanın yok edilmesinde ısrar ediyorlar.
Ils insistent pour détruire les responsables.
Erkeklerin seks konusundaki ısrarcılığını bilirsin, değil mi?
Tu sais comment les mecs insistent tellement pour faire l'amour?
Erkeklerin seks konusunda ne kadar ısrarcı olduklarını bilirsin değil mi?
Tu sais comment les mecs insistent tellement pour faire l'amour?
Beni birine mal satarken görmekte ısrar ediyorlar.
Ils insistent pour me regarder vendre la drogue à quelqu'un.
Onu bağışlamam için direten, vefalı arkadaşlarının... olduğunu görmekse çok ilginç.
Chose intéressante, certains de ses amis les plus loyaux insistent pour que je lui fasse grâce.
Bir ispiyoncu değilim. Kimseye anlatmayacağız.
Les fidèles de Mondrian insistent sur le fait que Mondrian était un grand danseur de tango.
Ben de istemiyorum ama ısrar ediyorlar.
Moi non plus je n'en veux pas. Mais ils insistent.
Tekrar denerlerse efendim, ölecekler.
Si vos fils insistent, ils mourront.
Her şeye rağmen Menk'lere iyi davranıyorlarmış buda insanların hayal dünyasında yüzmesi gibi bişi olmalı.
Bien que les Mank insistent à dire qu'ils sont bien traités, mes équipiers humains voient les choses différemment.
Yöneticiler bu şarkının söylenmesi konusunda çok ısrarlılar, tamam mı?
Les chefs insistent pour que cette chanson soit jouée, d'accord?
Kararlı görünüyorlar. - ÖIdür onları.
- Et ils insistent.
Böylece yine geliyorlar.
Ils insistent pas.
Aptal güneş tutulmasını görebilmek için 2 : 16'da taburcu edilmeyi istiyorlar.
Ils insistent pour être sortis à 14h16, histoire de voir cette stupide éclipse.
Kadınlar sırtımızı sana verip peşin sıra gitmekte ısrar ediyorlar.
Les femmes insistent pour partir avec vous.
Tanrım, neden canlarını sıkıyorlar ki?
Oh bon Dieu, pourquoi ils insistent?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]