English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Ipso

Ipso translate French

35 parallel translation
Ipso facto, coitus interruptus!
Ipso facto, coitus interruptus!
Demek ki söz konusu hayvan tehlikeli düşünülürse... gerçekten de tehlikeli olur!
Donc, si l'on suppose qu'une créature est féroce, elle devient "ipso facto"... féroce!
Evet, Habious Corpus ve İpso Facto hakkında.
Oui, l'Habeas Corpus. Et ipso facto de Phi Beta Kappa.
Eşyanın tabiatı gereği, güven telkin edildi... Sorumluluk verildi ve alındı, tamam mı?
Ipso facto : confiance accordée, responsabilité donnée et acceptée.
- "İşte kapı, işte sapı."
- Ipso facto et manu militari.
Sanırım sizin... Bu imkansız.
Réalité qui selon votre spectacle, est ipso facto impossible.
Ve bu da casus arabası.
Ipso ergo, voiture d'espion.
Liberalizmin sonu bu gerçekten de, Joe.
La fin ipso facto de l'humanisme laïc.
Bu onların gerçeği başka bir taraftan görmelerini sağlayacaktı. Sonra da gerçeği göreceklerdi.
Ces exécutions les forceraient à concevoir la réalité différemment, et, ipso facto, les amèneraient à voir la vérité.
Sen banka için çalışıyorsun. Banka benim için, yani sen de benim için çalışıyorsun.
La banque travaille pour moi, ipso facto, je suis votre patron.
Sırf bu yüzden.
Ipso facto.
Tamam, belki sırf karıştırmak olsun diyeydi. Ama amacım karıştırmak değildi, kendimi eğlendirmekti. Hani misafirliğe gitmişsindir, sıkılırsın, tuvalete gidersin,... dergileri okursun, ilaç dolabının içine bakarsın,... dolapların içine, yatağın altına bakarsın ve hiç görmemen gereken bir şey bulursun ya.
OK, je fouinais peut-être ipso facto *, mais ce n'était pas mon but, je voulais me divertir, comme un invité qui s'ennuie et va à la salle de bains pour lire des magazines, puis fouille les placards, sous le lit,
Kral'ın vekili olarak sen, kendiliğinden Kral olacaksın.
Car, en tant que Lord Protecteur, vous seriez ipso facto, roi d'Angleterre.
Bu nedenle...
Ipso facto...
Bir şey yapmamak kötü değildir.
N'avoir rien fait n'est pas mauvais, ipso facto.
Katil kar maskesi giymiş, Ergo ( o halde ) katil kurbanın kendisini tanımasından korkmuş, Ergo ( o halde ) yakın zamanlarda burada çalışmış.
Il portait un masque. Il ne voulait pas être reconnu ipso facto... Le tueur a donc dû travailler ici il y a peu.
Katil "Ergo"? Macarca mı bu?
"Ipso Facto le tueur..." C'est un Italien?
Adamın ismi "Ergo" değil Randy.
Il ne s'appelle pas Ipso Facto, Randy.
- Fiilen bıktırdık. Pardon Odenthal.
Ipso facto, ad nauseam.
İş arkadaşlarımla birlikte bilimsel sorgulamaları da içeren tüm bilişsel bilimleri gerektiren küresel bilgi işleme hizmet eden nörobiyolojik substratların planını çıkartıyor olmam bile beni diğer tüm erbapların bir adım önüne koyuyor.
Mon équipe étudie les substrats neurologiques qui favorisent la compréhension, ainsi que le raisonnement cognitif. Ça rend mes recherches ipso facto prioritaires dans l'ordo cognoscendi.
Özür dilerim ama büyük birleşim teorisi ile kalan her şeyi açıklayacak olmanın yanında aynı zamanda nörobiyolojiyi de açıklarsın.
Excuse-moi, mais une théorie de grande unification, en plus de répondre à toutes nos interrogations, expliquerait ipso facto la neurobiologie.
Öyleyse bu sebepten ötürü elinizde bizi tutukluluk haline sokacak yeterli delil yok.
Dans ce cas... ipso facto, vous n'avez pas assez de preuves constituant le fondement d'un mandat d'arrêt.
Filvaki, obje stadda olmalı.
Ipso Facto, l'artefact doit être dans l'arène.
Zorlayan görüşümdeki gerçeklere dayanarak, ve ipso facto * gibi büyük kelimeler kullanarak, saygı çerçevesinde suçsuz hükmünün suçluya değiştirilmasini talep ederim.
Basé sur les faits de mon argumentation irrésistible, et l'usage de grands mots, comme ipso facto, je recquiers respectueusement que vous pronociez un verdict de non-culpabilité.
Bu sebeple, Ok.
Ipso facto, l'Archer.
Dedektif bakın, benim görevim cinayeti engellemekti.
{ \ pos ( 192,230 ) } Mon boulot était d'empêcher ce meurtre. { \ pos ( 192,220 ) } Ipso facto, CQFD, je ne suis pas le meurtrier.
Durumun gereği olarak, bu klasik bir dava...
Ipso facto, c'est un cas classique de...
Yani kız buradan zorla götürülmemiş. - Açıklığa kavuştu. - Bekle bekle.
Donc la fille n'a pas été traînée hors de la maison, ipso facto.
Eğer öyleyse, ne olacak?
Si oui, alors quoi? Ipso facto.
Tucker'ın saygın avukatı olarak... Kanunlarca avukat, danışman ve gönüllü avukatım, "ipso facto"... Bu işi mümkün olduğunca hızlı halletmek istiyoruz.
En tant qu'avocate estimée de Tucker, écuyère en droit conseillère, pro Bono, ipso facto, nous voudrions régler cette affaire aussi vite que possible.
Aslında, uzun lafın kısası, çarpışma alanında bunlardan asteroiti kendilerine çekecek kadar çok olmalı.
Ipso facto, conséquemment et en conclusion, le site doit regorger de cette matière qui attire l'astéroïde.
- Evet var! Ancak taraflardan üçüncüsü de ipso facto e pluribus unum!
Et la tierce partie est ipso facto e pluribus unum.
tarafımızdan başka bir işlem yapılmasına gerek yoktur, burada, önemsenmeye değmeyecek durumlar farklı, tabii ki, alıntı, alıntı sonu ve tekrar alıntı.
Nous avons examiné l'affaire avec soin... et nous semblons croire... i.e., à témoin, e.g., en lieu de... que malgré toutes... les mesures de précaution qui ont été prises... nous semblons croire qu'il est à peine nécessaire... pour nous de procéder à moins de recevoir un ipso facto... qui n'est pas négligeable en ce moment. Guillemets, ferme et guillemets.
Doğal olarak.
Ipso facto.
Ipso facto p- -
Ipso facto...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]