Irene translate French
1,112 parallel translation
Hanımefendi, Irene geliyor.
Madame Hamilton, Irène arrive.
- İçimde fırtınalar kopuyor Irene, sevgili kızım!
Ça me brise le cœur. - Irène, ma tendre fille.
Elveda Irene...
Adieu, Irène.
Irene işe gelirken...
Irene est venue travailler avec...
Irene işe morarmış bir gözle geldi.
Irene est arrivée ce matin avec un coquard.
Bu hanım New Yorklu Irene Neves.
- Merci. Irene est de New York.
- Bu hanım Irene Neves.
Irene Neves.
Bayan Irene Neves arıyor.
Mlle Irene Neves.
- Merhaba Irene.
- Faites. Bonjour, Irene!
Zili çalma, anahtarı kullan. - Irene
Ne sonne pas.
Irene, sıkıntı doğurmayacak bir plan buldum.
Irene, j'ai un plan infaillible.
Eve'lere hep beraber gidelim diye.
J'ai invité Steve, Irene et Junior à prendre un verre, avant d'aller chez Eve.
- Junior lütfen ama! - Çok üzgünüm Irene.
Junior, voyons!
- Peki Irene. Bir deneyeyim.
Très bien, Irene, je vais essayer.
- Teşekkür ederim Irene.
Merci, Irene.
Zaman Çizelgesi 1 ) Evimden ayrılıyorum. 23.00 2 ) Irene'in evine varıyorum. 23.20 3 ) Junior, Irene'i evine bırakıyor. 23.35
Je quitte la maison, 23 h 00 J'arrive chez Irene, 23 h 20 Junior raccompagne Irene, 23 h 35
4 ) Irene garaj için evinden ayrılıyor. 23.40 5 ) Lester, Irene'in evine varıyor. 00.00 6 ) Evime dönüyorum. 00.20 7 ) Irene garajdan ayrılıyor. 00.30
Irene part au garage, 23 h 40 Lester arrive chez Irene, 00 h 00 Je rentre à la maison, 00 h 20
2 ) Irene'in evine varıyorum. 23.20
J'arrive chez Irene, 23 h 20
3 ) Junior, Irene'i evine bırakıyor. 23.35
Junior raccompagne Irene, 23 h 35
4 ) Irene garaj için evinden ayrılıyor. 23.40
Irene part au garage, 23 h 40
5 ) Lester, Irene'in evine varıyor. 00.00
Lester arrive chez Irene, 00 h 00
7 ) Irene garajdan ayrılıyor. 00.30
Irene quitte le garage, 00 h 30
Irene?
Irene?
Sadece tekrardan iyi geceler dilemek istedim.
Je voulais te redire bonsoir. Irene, ça va?
İyi misin Irene?
Irene, ça va?
Bana cevap versene Irene.
Réponds-moi, Irene! Irene!
Irene!
Irene!
Neredesin Irene?
Irene, où es-tu?
Aç şu kapıyı Irene!
Irene, ouvre cette porte!
Irene!
Irene?
O kadın Irene!
C'est Irene!
Evet, Tam Marge ve benim evlenmemiz öncesi. Uh... Bir grup olarak nehir kıyısında Fowler's Camp'a gidiyorduk, ve Irene Harry Bell'le buluşacaktı.
Ouais, c'était juste avant notre mariage, Marge et moi nous allions à Fowler'camp vers la rivière et Irène avait rendez vous avec Harry Bell.
Ve Irene orada, ortada kaldı.
Et elle était là, Irene sans son rencart.
Mutfağa indim neler bulunduğuna baktım. Merhaba. Merhaba, Irene.
Je suis allé dans la cuisine voir ce que je trouvais.
Oh, gel haydi. Irene bir şey demez.
Oh, venez, Irène dira rien.
Irene'in kapı komşusu değil.
Pas vers chez Irène.
Şey, Bunlar hakkında Irene ne düşünüyor? Onu rahatsız etmiyorlar mı? Hayır, hayır.
Qu'est-ce qu'en dit Irene, ça la dérange pas? En fait, un peu au début mais elle s'y est fait.
Diyorsun ki biz buraya gelmeden hemen önce Irene çıktı? Mmm-hmm. Biz ana yoldan geldik, onu görmedik.
Vous dites qu'Irene est partie juste avant qu'on arrive? Nous sommes venus par la grande rue, on ne l'a pas vu
Irene hakkında?
Sur Irene?
Biliyorum, bir çok kişi Irene'in tam olarak kusursuz bir eş olduğunu düşünmedi.
Je sais ce que beaucoup de gens pensent d'Irene Elle a pas été vraiment une épouse parfaite.
Irene ise... şey, başına buyruk diyeceksiniz, değil mi?
Et Irène... Eh bien, est très insouciante, n'est-ce pas?
Irene'i...
Que Irene...
Onun gibi iyi bir adamın Irene gibi bir kadın için asılmasına dayanamam.
Je peux pas voir un gars sympa comme ça, pendu pour une femme comme Irène.
Ama bunun Prof'a yararı olmaz, Irene ortalıkta görünmeyince, birileri ortalıkta dolaşıp kilere inerse...
Mais ça aide pas le Prof si quelqu'un commence à fouiner... dans la cave, quand on cherchera Irène
Bütün söyleyeceğin Irene'in gezmeye gittiği ve hiç geri dönmediği.
Vous avez qu'à dire qu'Irene est allé se promener et n'est jamais revenue.
Irene, geldin mi?
Irène, déjà là?
Irene Rankin beton içinde ölümsüzleştirildi.
Irene Rankin a été immortalisé dans le béton.
Steve, Irene ve Junior'ı bize kokteyl içmeye davet ettim.
Ne tarde pas.
Ceketini getireyim Irene.
Je prends ton manteau, Irene.
İyi misin Irene?
Irene!
Gel, bir fincan kahve içelim.
Une tasse de café! Irene n'est pas vraiment une femme d'intérieur, hein? 31 00 : 03 : 18,800 - - 00 : 03 : 19,900 On dirait.