English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Irritable

Irritable translate French

303 parallel translation
Biraz huysuz o kadar. Fiziksel bir sorunu yok, kafadan sorunlu.
Elle est un peu irritable, plus par tempérament que par physiologie.
- Yeşil duvar kağıtlarından hoşlanmam.
- Le vert me rend irritable.
Kendini kaybedebiliyor.
Il est très irritable.
Asabisiniz çünkü sinirleriniz çok gergin.
Vos nerfs à vif vous rendent irritable.
Beni yorgun ve hırçın yapan kim acaba?
Mais qui m'a rendu si fatiguée et irritable?
Peter'ın biraz dalgın, gergin ve asabi olduğunu farkettim.
Peter semblait nerveux et irritable.
Günlerdir asabisin.
Tu es irritable depuis des jours.
Yorgun, aç ve az da gergin.
Fatigué, affamé et irritable.
Stephen, niye bu kadar asabisin?
Je travaille. Pourquoi es-tu si irritable?
Çok çabuk kızmaya başladın.
Tu deviens irritable.
Eski, huysuz bir arkadaşım.
Un vieil ami irritable.
Sinirli oluyorsun, uykun kaçıyor, dalgınlaşıyorsun daha kötüsü, bu konuda konuşmak istemiyorsun.
Tu deviens irritable, tu ne dors plus, tu as l'air absent. Et le pire, c'est que tu refuses d'en parler.
Son zamanlarda itici davrandığımı ve yapmam gerekenleri yapmadığımı biliyorum.
Je sais, j'ai été irritable et grognon et je n'ai pas agi comme il fallait.
Her zaman bu kadar alıngan mıdır?
Est-elle toujours aussi irritable?
Sizin de gördüğünüz gibi ben de çok tedirgin durumdayım.
Je deviens moi-même irritable, vous devez le constater.
Bir insan gergin ve tedirginse kesinlikle bir şeyler eksik demektir. - Vitaminler ve mineraller.
Quand on est nerveux et irritable, c'est qu'il vous manque quelque chose.
Burada moralsiz biriyle konuşuyorsun.
Vous parlez à un homme irritable.
Yorgunluktan canı çıkmış, asabi ve çekilmez olacağım.
- Je serai épuisée, irritable et odieuse.
George şu sıralar biraz hassas da.
George est irritable en ce moment.
Salina Prensi ne diyor hala asabi ve gururlu mu?
Qu'en dit le Prince Salina, irritable et orgueilleux comme il est!
O dikenler, hangi çiçeklerinse, çok kötü yaralamıştı... ve kendimi çok kötü hissediyordum.
Nous arrangions les fleurs, je me sentais nerveuse, irritable.
Asabi değilim!
Je ne suis pas irritable!
Tabiki asabiyim.
Oui, je suis irritable.
Asabi.
Irritable.
- Zaten çekilmez ve kavgacı yine de izne ayrılmaya karşı.
- Il est irritable et querelleur et malgré tout, il refuse de se reposer.
Sinirim bozuluyor ve sabırsızlanıyorum ve...
Et ça me rend irritable et impatiente et...
Ama Hanar rahatsız olmaya başladı.
Hanar devient de plus en plus irritable.
- O duyarlı, duygusal birisi.
- Il est irritable et émotif.
Asabi, sinirli, bunalmış, hayat yorgunu musunuz?
Êtes-vous à cran, irritable, déprimé, fatigué de la vie?
Hemen doktoru çağıracağım.
Tu es trop irritable, je vais appeler le médecin.
Biraz asabiyim galiba.
Je dois être un peu irritable.
Bavulları kaybettiklerinden beri bana karşı alaycı, asabi, duyarsız ve toleranssızsın!
Depuis qu'iIs ont perdu nos bagages, tu as été sarcastique avec moi, irritable, insensible et intolérant!
Hastaya ilk müdahaleyi yapan stajyer doktor, hızlı bir delikanlı olan Schaefer'dı. Hematoloji laboratuarında işlerini ayarlamıştı.
L'interne impliqué était un jeune homme irritable du nom de Schaefer qui avait une liaison avec une technicienne du labo d'hématologie.
Şey, bilirsiniz, herkes böyle bir durumda telaşlanır.
Tout le monde devient irritable dans ce genre de situation.
Bay Hanlon'a da soru sormak isterdim ama meşgul ve heyecan dolu birine benziyor.
J'aurais bien demandé à M. Hanlon, mais il est occupé et irritable.
Meşgul ve heyecanlıdır.
Occupé et irritable.
Büyümeye başlayan ufak bir bebek... ufak bir s * kişten dokuz ay sonra $ 5,000. Belki Connie'nin evlilik ile ilgili problemiydi... onu çok sinirli yapan.
Un petit bébé va commencer à germer un petit enfoiré de $ 5,000 dans 9 mois c'était peut-être ses problèmes maritaux... qui rendaient connie si irritable
Son zamanlarda çok gerginim.
Je suis très irritable ces temps-ci.
Biraz baş belası, huysuz. Ne?
- Il a l'air irritable.
Biraz sinirleri bozuk.
Il est peu irritable aujourd'hui.
Laf sokmaktan başka bir boku yok.
Il est irritable.
Bu yüzden bu kadar sinirleniyorsun.
Ça te rend irritable.
Nasıl isterseniz Bay Knight. Fakat hala iyileşme süreciniz devam ettiği için, yorgunluk yüzünden biraz rahatsız bir durumda olduğunuzu algılıyorum.
Puisque vous n'êtes pas encore sur pied et que la fatigue vous rend irritable, puis-je suggérer le pilotage automatique?
Gerçekten de asabi birisi ki yaptığı işe göre, şaşırtıcı değil ama onun da karısı ve çocukları var ve tek başına geçinmeye çalışan bir çocuğa kötü davranılmaması gerektiğini çünkü dünyanın ona zaten çok haşin davrandığını bilir.
C'est certes un homme irritable, ce qui vu son service n'est pas un miracle, mais il a aussi femme et enfants et sait qu'un garçon livré à lui-même, il ne faut pas le tourmenter inutilement, mais que le reste du monde fournit à cela en suffisance.
Huysuz, aksi bir ihtiyarla yaşamanın nasıl olacağını.
Au fait de devenir un vieux bonhomme exigeant et irritable.
Sen zaten huysuz, aksi bir ihtiyarsın.
Vous êtes un vieux bonhomme exigeant et irritable!
Bu kadar sinirli olduğum için... özür dilerim.
Je te demande pardon... de m'être montrée si irritable.
Kızgın olan sensin.
C'est toi qui es irritable.
Çok hırçınsın.
Vous avez été irritable.
Son zamanlarda çabuk sinirleniyor musunuz?
Vous êtes plus irritable?
Telaşlanan bir adam.
Un homme irritable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]