English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Istihbarat

Istihbarat translate French

5,032 parallel translation
Beyler, bu Winter Hill'deki kaynağımızdan gelen istihbarat.
Ce sont des renseignements. De notre source de Winter Hill.
Öte taraftan bunlar James "Whitey" Bulger'dan alacağımız türde istihbarat.
Ça, par contre, c'est le genre de renseignements qu'on obtient de James "Whitey" Bulger.
Bütün istihbarat yanlış!
Toutes les informations sont faux!
İç Güvenlik Departmanı bugün terör tehdidi seviyesini onların deyimiyle yerel bir saldırı olabileceği konusunda güvenilir bir istihbarat aldıkları için kırmızı seviyeye çıkardı.
Le ministère de la Sécurité intérieure a fait passer le niveau d'alerte à "rouge" en réponse à ce qui a été qualifié de "renseignements crédibles quant à une attaque imminente".
İngiliz istihbaratından falan mısın?
Vous êtes avec la CIA anglaise?
Parklands'ın varoş bölgesindeki şu evde El Şebab'ın kilit isimlerinin toplanacağı istihbaratını aldık.
D'après nos informateurs, des membres clés d'Al-Shabaab doivent se rencontrer en banlieue de Parkland, dans cette maison.
Albayım, istihbaratımıza göre yarım saat sonra gelecekler.
- Colonel, d'après nos renseignements, ils n'arriveront pas avant encore 30 minutes.
O halde istihbaratımız çuvallamış!
- Dans ce cas, nos renseignements sont faux.
Bildiğin üzere İngiliz istihbarat tarihinin en büyük birleşmesinin ortasındayız.
Comme vous le savez, on est au coeur d'un bouleversement historique des services secrets britanniques.
İngiliz istihbaratını, karanlık çağlardan aydınlığa çıkaracağız.
On va sortir les services secrets britanniques du moyen-âge, et les amener à la lumière.
C, istediğini alırsa dokuz ülkenin istihbaratına sınırsız erişimi olacak.
Si C obtient ce qu'il veut, il aura un accès sans limites aux données des services secrets combinées de neuf pays.
Tekrarlıyorum. Dokuz Göz Komitesi, tüm üye devletlerin birleşik istihbaratına sahip olacak.
Je répète, le comité des Neuf Yeux aura un accès complet aux flux d'informations combinés de tous les États membres.
Bayanlar ve baylar. Dünyanın istihbarat birimlerini birleştirmenin vakti geldi.
Mesdames et messieurs, il est temps que les services secrets du monde s'unissent.
Şehirleri aleve veriyorsun, masumların yanmasını izliyorsun böylece devletleri parasını ödediğin istihbarat ağını almaya ikna ediyorsun.
Vous mettez le feu aux villes et regardez les gens brûler, ainsi, vous pouvez obtenir des gouvernements de rejoindre le réseau d'information que vous avez financé.
SPECTRE'nin yakın zamanda vefat eden lideri Ernst Stavro Blofeld ve onun istihbarat şefi, senin yeni dostun C kendi inşa ettiği küresel gözetleme sisteminin kontrolünü devralmak üzere.
- Le chef du Spectre, récemment décédé, Ernst Stavro Blofeld, et son chef du renseignement, votre nouveau meilleur ami : C, qui est sur le point de prendre en main son nouveau système de surveillance globale qu'il a monté juste sous notre nez.
Bütün dikkatini, bulabildiğin bütün resmi, gizli görevlere dair istihbarat toplamaya ver.
Concentres les opérations sur les infos disponibles d'agents infiltrés.
CIA nasıl olur da Sendika diye bir örgüte dair herhangi bir istihbarat ele geçiremez?
Pourquoi la CIA n'a jamais eu de renseignement sur ce Syndicat.
Bu durum, sıradan bir Savunma Dairesine göre bir vaka olabilir ama CIA'e göre dava açmalık istihbarat demektir.
Ça peut être un concours de circonstance pour un avocat lambda. Mais pour la CIA, c'est un renseignement décisionnel.
Dava açmalık istihbarat da, o olabilir.
Et que c'est Ethan qui a le renseignement décisionnel.
Ethan Hunt yüz karası bir istihbarat teşkilatının parçasıydı. Ki bu teşkilata bundan dolayı son verilmiştir.
Ethan Hunt faisait parti d'une agence déshonorée qui a été dissoute depuis.
Yeni aldığımız bir istihbaratımız eski ajanlarınızdan biri tarafından manipüle edildiğini söylüyor.
D'après nos renseignements il aurait été manipulé par un de vos anciens agents.
Bak, bu sefer hatalı istihbarat aldım, tamam mı ve Jax öldü.
Ecoute, l'info était pas bonne sur ce coup-là, OK? Et Jax est mort.
Peki. Yıllardır hakkında istihbarat topladığım Solsa Dudaev ile buluşmak üzeresin.
Vous allez rencontrer Solsa Dudaev, un homme que j'espionne depuis des années.
Acaba, uh, kötü istihbarat mı, kalitesiz ekipman, ya da sadece sikik bir kötü şans mı?
Est-ce que c'étaient de mauvais renseignements, un équipement défectueux ou tout simplement pas de chance?
Eddie ise Avrupa'da savaş istihbarat ofisindeydi.
Eddie était correspondant en Europe pour le Bureau américain des informations.
Uzaktan istihbarat toplayabilme, yabancı liderlerin zihinlerini okuyabilme, saldırı planlarını tam olarak öğrenebilme, belli bir zamanda bulundukları yeri ve düşüncelerini öğrenme. Ve eğer gerekirse binlerce kilometre öteden ciğerlerini çökertip kalplerini durdurmak istiyorlar.
Être capable d'obtenir des renseignements à distance, de lire les pensées des dirigeants étrangers, de connaître leurs plans d'attaque, de savoir où ils sont et ce qu'ils pensent, et, au besoin, de bloquer leurs poumons ou d'arrêter leur cœur.
Olayın ayrıntılarına henüz vakıf değiliz, istihbaratı bekliyor...
Nous ne sommes pas sûrs de la nature exacte de la confrontation...
MI5, zaten detaylı denetlemelere maruz kalmışken bugün Amerikan Büyükelçiliğinden sızan ve güvenlik kapasitelerinin yetersizliği sebebiyle Birleşik Devletlerin, Birleşik Krallık ile ortak yürütülen istihbarat girişimleri üzerinde daha fazla kontrol talep etmesine dair iddialarla çalkalandı.
MI5 a encore une fois aujourd'hui fait face à une situation embarrassante. Dans une note divulguée à partir de US ambassaden - - Exiger que les États-Unis a augmenté de contrôle sur underr?
Eğer Amerikalılar desteklerini çekerlerse bütün istihbarat tertibatımız tamamen çöker.
- Réduit toute notre intelligence.
Bu istihbaratı sizin gibi ben de alıyorum.
Je reçois ces infos en même temps que vous.
Ama istihbaratımız en iyisi.
Mais notre information est mince, au mieux.
Eski çalıştığı Genesis Savunma Şirketi'nin içinde hain olduğuna dair istihbaratı var.
Elle a des infos sur des traîtres chez Genesis, la société où elle travaillait.
Bu kadın bizim fahişe istihbaratımızın başı.
Cette femme spécifique est une réserve d'intelligence prostitutionnelle.
Görevin kalan kısmında İngiliz Donanma İstihbaratı'ndan Komutan Waverly'den emir alacaksın.
Vous obéirez au cdt Waverly des Renseignements Navals Britanniques pour cette mission.
İstihbarat yetkilileri ulaşan ihbarların sayısından giderek endişeleniyorlar.
Les spécialistes du renseignement sont préoccupés par l'information qui circule.
Kıdemli Havacı Matt Levery, Görev İstihbarat Koordinatörü.
- Aviateur principal Matt Levery, coordonnateur de mission.
Küresel İstihbarat Kurumu her şeyi değiştirecek.
La coopération pour le Renseignement - Global change du tout au tout.
İstihbarat değil.
Pas des renseignements.
Ama İngiliz İstihbarat'ından olduğuna adım gibi eminim.
Mais je suis presque sur qu'elle est un agent britannique.
Almanya İstihbaratı'ndan. Kayıp.
- Ancien du KSA, service secret allemand.
- Eski İngiliz İstihbarat çalışanı.
C'est un ancien des renseignements Britanniques.
Madem İngiliz İstihbaratı, Sendika'nın varlığından haberdar ne diye CIA'e söylemiyor ki?
Si les renseignements connaissent l'existence du Syndicat, pourquoi ils le disent pas à la CIA?
Atlee, senin idarecin İngiliz İstihbaratı'ndan.
Atlee, ton chef aux renseignements Britanniques.
İstihbaratımız Ramsey'nin silahlı bir araç kafilesiyle... Kafkas sıradağlarından taşınacağını söylüyor.
Nos service pensent que Ramsey va être transportés par un cortège armé par la chaîne de montagneuse du Caucase.
Rayna'nın yerini belirten istihbarat kolay ele geçmiş gibi geliyor.
C'est juste...
İstihbarat koparmak için sistemimizi hackelemeye çalışıyor çünkü.
Il essaie de pirater notre système pour obtenir des infos.
Savunma İstihbaratı Teşkilatı'ndan Robert Koepp gelene kadar standart test prosedürlerimizi uygulamayı bırakmıştık.
Quand l'agent de la Défense, Robert Koepp, est arrivé, on avait déjà arrêté les tests classiques.
Video, Albery Tiyatrosunun lobisinde, aralarında Ortak İstihbarat Komitesi Başkanı Francis Warrender'ın ve intihar bombacısı olduğu şüphelenilen kişinin de bulunduğu 6 kişinin öldüğü saldırıdan yalnızca birkaç saniye sonra paylaşıldı.
La vidéo a été postée quelques instants après explosionen - - Le Théâtre Albery à Londres. Six personnes d?
- İstihbaratımıza bile mi güvenemeyiz?
- Même nos mesures?
- İstihbarat.
L'information?
VOGEL : İstihbarat?
Des renseignements?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]