Içimde translate French
4,890 parallel translation
Bunu zor yoldan yapacakmışız gibi bir his var içimde.
J'avais le sentiment qu'on allait devoir utiliser la manière forte.
- Sadece içimde kötü bir his var.
- J'ai un très mauvais pressentiment.
Yaptığım kahvaltıyı içimde tutamayıp gömleğimi mahvetmiştim.
Je ne pouvais garder mon déjeuner. Ça a ruiné mon tee-shirt.
Neden bu konu hakkında Felicity'nin yeni arkadaşından fazla şey biliyormuşsun gibi bir his var içimde?
Pourquoi ai-je le sentiment que tu en sais plus que le nouvel ami de Felicity?
Aslında oraya hiç gitmedim ama içimde oraya gitmemi isteyen garip bir his var.
Ouais, et bien, je n'ai jamais été réellement, mais j'ai ce truc bizarre où je veux vraiment aller.
Nefret o gece içimde büyüdü.
La haine a grandi en moi cette nuit.
Düşünüyordum da, içimde birbirimizi tekrar göreceğimize dair kötü bir his var.
Plus je pense à ça, plus j'ai juste la mauvaise sensation que nous allons encore nous rencontrer toutes les deux.
Başarabileceğim şeyler içimde değil dışımda benim.
Que les limites de ce que je pourrais faire ne sont pas en moi mais au dehors.
Çocuklar, o deniz fenerinde durup o kıza bakarken içimde bir şeyler olduğunu hissettim.
Et, les enfants, comme j'étais debout sur ce phare j'ai regardé cette fille, j'ai senti quelque chose en moi, quelque chose qui n'est arrivé qu'une seule fois, à un autre moment
Ama içimde bebeğini istiyorum Will.
Mais j'ai besoin de ton bébé à l'intérieur de moi, Will.
Biliyorsun, Catherine, bir süre daha buralarda olacağına dair içimde bir his var.
Tu sais, Catherine, J'ai le sentiment que tu vas rester dans le coin pendant un moment
Belki de bu yüzden içimde Henry ile ilgili atamadığım bir his vardır.
C'est peut-être pour ça qu'il y a quelque chose de bizarre chez Henry.
Içimde bir şey varmış gibi öyleydi.
C'était comme s'il y avait quelque chose en moi.
Onun hakkında bir şeyler biliyormuşsun gibi bir his var içimde.
J'ai le sentiment que vous en savez quelque chose.
Ama içimde onun kullandığına dair bir his var.
Mais, j'ai le sentiment qu'elle l'a utilisé.
Bu geceyle ilgili içimde bir his var.
J'ai un bon pressentiment pour ce soir.
Şimdi de içimde büyüyen bir parazite sahibim.
J'ai un parasite qui grandit en moi.
Kusura bakma içimde tişört yok. Ders anlatırken çok sıcak oluyorum.
Je suis désolé, je n'ai pas de T-shirt, j'ai tellement chaud quand j'enseigne.
Bu hafta sonunu unutmayacağına dair içimde bir ümit var.
J'espère vraiment que ce weekend est un souvenir que tu vas vite oublier.
- O adamlar içimde, ha?
- Ces gens sont à l'intérieur de moi?
Bilmiyorum. Karnavalın yapılması beni mutlu eder diyordum ama hâlâ içimde bir şeyler eksik gibi.
Je pensais que tout ça me réconforterait, mais il manque quelque chose.
Max, Nicolas bana bakınca içimde bir şeyler kıpır kıpır oluyor ve içime girmeden önce bunun bir ilişki olmasını istiyorum.
Parce que quand Nicolas me regarde, ça me fait quelque chose à l'intérieur. Je veux que ce soit sérieux avant qu'il me fasse quelque chose à l'intérieur.
Burada seni içimde istiyorum, şimdi...
J'ai besoin de vous là, maintenant...
- Hayır, içimde patlamasını istemem efendim. - Kesinlikle istemezsin.
- Je n'ai pas envie d'imploser Monsieur.
Kocaman kılı bir ur gibi içimde büyüyor.
- Ça enfle en moi comme une tumeur.
Umarım içimde bir yerlerde hâlâ İyi Polis vardır.
- J'espère qu'il y a encore un gentil flic en moi...
... içimde bir his ortaya çıkmaya başladı.
"... quelque chose en moi commence à s'agiter.
Ve içimde senin için aşktan başka bir şey olmadığını...
Tu sauras que je ne ressens que de l'amour pour toi.
O his hâlâ içimde Del.
J'en pince encore pour toi.
Başka yerde olmayı yeğlerdin gibi bir his var içimde.
- Ta place est ailleurs.
Bu konuda içimde bir his var.
J'ai un pressentiment sur celui-là.
Bunca yil beni hayata baglayan tek sey içimde yanan bu intikam atesiydi.
La seule chose qui m'a gardé d'aller toutes ces années est mon soif ardente de vengeance!
Çok mutluyum! Ama ne yazik ki intikamimi almama ragmen içimde bir bosluk var. Sanki bunca zaman tek ihtiyacim olan sey daha çok intikam!
Je suis heureux... et pourtant... maintenant que je ai ma revanche, je ai l'impression... vide, comme si ce que je avais besoin tout au long étais... plus la vengeance!
Annie, içimde ondan bir çok parça var gibi bir şey.
Il y a beaucoup de facettes, en moi.
Benimde içimde birazda olsa Kevin James var.
J'ai un peu de Kevin James en moi.
Alan içimde bu işte çok iyi olacağına dair tuhaf bir his var.
Alan, j'ai le drôle de sentiment que tu vas être très bon à ça.
Belki de içimde görmediğin bir tarafım vardır.
Peut-être que vous ne voyez pas une partie de moi.
İçinde eroin olan 20 tane kondom içimde...
Vingt sachets d'héroïne.
İçimde bir sıcaklık yükseldiğini hissederim.
Je sentais monter la pression.
İçimde Alaric'in bebekleri olamaz.
Je ne peux pas avoir les bébés d'Alaric en moi.
İçimde oğlunun kalbini taşıyorum.
Le cœur de ton fils est en moi.
İçimde kötü bir his vardı.
J'ai eu un mauvais pressentiment.
İçimde küçük bir Jamaikalı vardır ve performansınız ona dokundu.
Et j'ai un petit jamaïcain en moi, et ça a touché la maison d'une façon très vraie.
İçimde çok kötü bir his var şu an.
Tu me donnes un mauvais pressentiment tout de suite.
İçimde nedense kötü bir his var.
Mais quelque chose ne semble pas aller.
İçimde bir şey hissediyorum. Mutluluğun zıttı sanki.
Je ressens quelque chose... comme l'opposé du bonheur.
İçimde kötü bir his var.
Ça me plaît pas du tout.
İçimde bir his var. Hissediyorum ki insanlar...
J'ai des sentiments pour ces gens dehors...
İçimde beliren duygulardan gına geldi artık.
Ils grandissent en vous et vous font souffrir.
İçimde bir şey buldum.
J'ai senti quelque chose en moi.
Bilmiyorum. İçimde iyi bir his var.
Je sais pas, je les sens bien.