Içinde ne vardı translate French
317 parallel translation
- Teneke kutunun içinde ne vardı?
De sumac vénéneux?
Burada... Avucumun içinde ne vardı biliyor musun?
Je l'avais là, dans ma main!
Peki sisin içinde ne vardı?
Et derrière ce brouillard?
Bir de Lüders ona paket bıraktı demiştin,... içinde ne vardı?
Et le paquet remis par Lüders, il contenait quoi?
- Simidin içinde ne vardır?
- Qu'y a-t-il au milieu d'un bagel?
Senin içinde ne vardı böyle?
Bon sang, qu'est-ce que tu avais dedans?
Soğuk çorbanın içinde ne vardı?
Qu'y a-t-il dans le gaspacho?
O kovanın içinde ne vardı hakikaten?
C'était quoi dans ce seau de toute façon?
Acaba o yumurtaların içinde ne vardı?
Et des oeufs bizarres!
Dondurucu sıvının içinde ne vardı bilmiyorum, ama çözüldüğümde yün örmek istedim.
C'était quoi, mon Cryo-bouillon? Au dégel, j'avais hâte de tricoter.
O kargo sandıklarının içinde ne vardı?
Qu'y avait-il dans la soute?
Yemegin içinde ne vardı acaba?
Qu'est-ce qu'il y avait dans ce ragoût?
Bana verdiğin o çayın içinde ne vardı, Lidell.
Qu'y avait-il dans le thé que vous m'avez servi?
Arabaya bir çanta koyuyorsunuz. İçinde ne vardı?
tu mets un sac dans la voiture, c'était quoi?
Louis Bernard öldüğünde, fırçanın içinde bir kağıt vardı. Ne kadar heyecanlı!
Il y avait un papier là-dedans quand Louis à été tué.
- İçinde ne vardı?
- Qu'y avait-il dedans?
Setin içinde başka ne vardı, Johnny?
Comment était-elle?
Sana bunu yaptıran, çok öncelerde senin içinde başlayan bir şeyler olmalı ama benim içimde de bunu yapmamı engelleyen bir şeyler vardı ve bunun için bir parti yapmamı engelleyen şeyler.
Il devait y avoir quelque chose au fond de toi depuis le départ qui t'a permis de faire cela. Au fond de moi, il y a toujours eu quelque chose qui ne me le permettrait jamais, - et ne me laissera pas en être complice.
Herkesin içinde onu harekete geçiren bir şey vardır fakat seni hiç çözemiyorum. Anlayamıyorum.
Je ne comprends pas.
- İçinde ne vardı?
- Qu'y avait-il à l'intérieur?
İçinde her ne vardıysa, alınmış.
Et qu'une grande toile de 4000 m ² recouvre l'entrée. Dites-moi ce qu'il y a dedans.
- İcinde ne vardı?
- Que contenait-elle?
Herhalde pastanın içinde, onlara dokunan bir şey vardı.
Quelque chose dans le gâteau ne leur a pas réussi.
Açıklayamam ama içinde bulunduğumuz tehlikenin şimdi farkına vardım.
Je ne peux pas l'expliquer, mais je viens juste de réaliser - le danger qui nous guette.
Yalnız manastırın içinde şarkı söylememe kuralımız vardır.
Il n'y a qu'au couvent que nos postulantes ne peuvent chanter.
Belki içinde bomba olan gizli bir bölmesi vardı. Asla bilemeyeceğiz.
Et dire que dans le double fond il y avait peut-être la bombe cachée, mais nous ne le saurons jamais.
Boğazıma kadar Tribble içinde kalmıştım. Sonra setçilerde yığınla Tribble vardı, üzerime atmaya başladılar. Diyaloğun tam ortasında Tribble'lar kafama düşüp duruyordu,
On m'avait volé des photos, mais des fans m'en ont offert d'autres pour les remplacer, ce qui vous montre que l'esprit Star Trek reflète une générosité que l'on ne retrouve pas ailleurs.
- İçinde ne vardı?
- Et que contenait-il?
- İçinde ne vardı?
- Qu'est-ce qu'il y avait dedans?
- O arabanın içinde ne işim vardı?
- Comment j'ai fini là-dedans?
Ne geçmiş, ne şu an, ne de gelecek kendi içinde vardır.
Ni le passé, ni le présent, ni le futur... existent dans leur propre droit.
Ve herşey bir anda anlam kazanır... zira her ne kadar sevilmek istese de... sevilmek için can atsa da... onda topluluk içinde yok olmayı,... anonimleşmeyi arzulayan bir yan da vardı.
Alors, tout avait du sens... parce que, malgré le besoin de Zelig d'être aimé... il avait soif d'amour... il y avait aussi quelque chose en lui... un désir d'immersion dans la masse, d'anonymat...
İçinde ne vardı?
Elle était à quoi?
Hadi, ne vardı içinde?
Qui t'a fait ça? Allez... elle était à quoi?
İçinde insanların ölmediği birçok hikaye vardır, ya da ölmesi gerekenden çok daha azı ölür.
où les gens ne meurent pas, ou bien où moins de gens que prévu meurent.
- İngilizce profesörlerinin de bir sözü vardır Nick. "İnsanların içinde benden daha hazır cevap olma. Henüz serbest projene not vermedim."
Les profs, eux, disent :'Ne joue pas au plus futé, tu n'as pas encore de note.'
İçinde ne vardı sanki?
Tu sais ce qu'il y avait dedans?
İçinde olduğu bir şeyler vardı içine girdiği ve senin bu yüzden ondan nefret edeceğini düşündüğü şeyler.
Je veux dire, elle était mêlée à je ne sais trop quoi, des choses dans lesquelles elle s'est laissée entraîner, des choses que tu aurais détesté.
Wesley, her birimizin içinde, henüz insanların fark etmeye başlamadığı bir güç vardır.
Wesley, il y a en chacun de nous un pouvoir que la plupart des gens ne devinent pas.
İçinde ne kadar vardı, şimdi bilemeyeceğiz. - Ne diyorsun sen?
C'est plus la peine... on ne sait pas combien il y avait.
Danimarka ya da Hollandalı bir soyadı vardı içinde bir "eh", "er", ya da "den", "den", "der" falan vardı.
Je ne sais pas Il avait un nom danois ou hollandais C'était un nom en ou er comme den den, der
İçinde ne vardı?
Que contenait la valise?
İçinde ne vardır ki?
C'est que de la merde.
Belki de içinde başka cevherler vardır Fakat sen onun farkında değilsindir.
Il y a même peut-être des cristaux meilleurs à l'intérieur, là où tu ne peux pas les apercevoir.
Öyle bir saray ki, içinde ne kral, ne kraliçe, ne dükler, ne kontlar ne de prensler vardı, hepsi birer vatandaştı. Yaşadıkları yeri daha da güzelleştirmek için birbirlerine kenetlenmiş vatandaşlar.
Un palais sans roi ni reine... ni ducs, ni comtes, ni princes, mais des sujets... unis pour que la vie y soit meilleure.
Biliyorum, işin içinde büyük para vardı... ama kendinizi kandırmayın beyler.
Je sais que la période faste est à peu près terminée... mais ne vous faites pas d'illusions.
- Ne kadar vardı içinde?
Y a combien?
Üstümde o insanların kanı vardı Scully. 2 gündür kayıptım. O 2 gün içinde olanları hatırlamıyorum.
Leur sang sur ma chemise, j'ai disparu deux jours, je ne me souviens de rien, il manquait deux balles dans mon pistolet et j'avais les clés d'ici et de leur voiture.
- Sizce ne vardır içinde?
- Que peut-il y avoir dedans?
- İçinde ne vardı?
- Avec quoi dedans?
Gördüğünüz gibi ben çok sıkıştım, Ve son molada oldukça çok içtim... İçinde kafein vardı ve bu daha çok tuvaletimi getirdi
J'ai une vessie qui ne tient pas bien et j'ai bu un énorme verre... avec de la caféine, alors c'est encore plus dur.