Işe yaramaz translate French
7,340 parallel translation
Marie artık bilgi kaynağı olarak işe yaramaz.
Marie est inutile comme source d'informations maintenant.
Marie artık bilgi kaynağı olarak işe yaramaz belki ama hala faydalı olabilir.
Peut-être que Marie ne nous est pas utile comme source d'information, mais elle a encore un rôle.
Aksi halde bir işe yaramaz.
Autrement, c'est inutile.
Her bir birim bağımsız çalışıyor,... dolayısıyla evin ana şalterini indirmek, bir işe yaramaz.
Chaque unité est indépendamment fournie en énergie, donc couper l'électricité principale ne nous mènera nulle part.
Bu işe yaramaz.
Ca ne marchera pas.
Vakumluyor, o işe yaramaz.
C'est un spray - ça ne marche pas.
O hançerler Klaus'un üzerinde işe yaramaz.
Ces dagues ne marchent pas sur Klaus.
Hepsi işe yaramaz.
Ils sont inutiles.
Kazanmalısın. Öbür türlü işe yaramaz.
Tu dois le gagner, sinon ça ne signifie rien!
Bu işe yaramaz.
Non, ça marchera pas.
Cehenneme gidip geri döndüm ama baktıklarımın hepsi işe yaramaz.
j'ai fait le tour, et tout ce que j'ai, c'est merdique :
Önce karım sebebi olduğum tüm kızgınlıklarını ve utancını bir kenara koyup yatağıma geri dönüyor. Ama o sırada bir erkek olarak işe yaramaz durumda oluyorum.
D'abord, ma femme décide de mettre de côté toute la haine qu'elle a pour moi et ramper dans mon lit quand je suis un homme inutile.
Kendimi işe yaramaz hissediyorum.
Je déteste me sentir inutile.
Yapamayız, işe yaramaz..
- On ne peut pas le faire, pas sans les huit mains.
Yani bu boşlukta işe yaramaz. Pekâlâ. Ayın yüzeyine yaklaştığımızda Aydaki yerçekimini kullanamaz mısın?
Quand on s'approchera de la lune, tu pourras utiliser l'attraction lunaire?
- Artık hiçbir işe yaramaz. - Hayır, hayır, hayır.
Il est inutile maintenant.
Bu yüzden büyük konuşmalar, moral vermeler bende işe yaramaz.
Alors les grands discours, les laïus, ça ne marche pas avec moi.
- Benim gibi insanlarda işe yaramaz.
Mais ça ne marche pas sur les gens comme moi.
O ele geçirilmiş değil. Şeytan çıkarma işe yaramaz.
Il n'est pas possédé, alors on ne peut pas l'exorciser.
- Hiçbiri işe yaramaz.
- Aucun de fonctionne.
Bu da işe yaramaz.
Mais non.
- Ne işe yaramaz?
- Quoi non?
Ama ne kadar iyi olursan ol şans olmadıkça bir işe yaramaz.
mais je savais que les chances pour quelqu'un de réussir étaient proches de zéro peu importe à quel point ils étaient bons.
Biri diğerinden nefret ediyorsa iyi polis kötü polis işe yaramaz.
Le gentil flic, méchant flic ne marche pas quand l'un des deux déteste l'autre.
Sıska Adam işe yaramaz.
Thin Man ne marchera pas.
Bu hayatta işe yaramaz.
Ça ne marchera jamais.
Evet, intihar işe yaramaz. Utopia, 2. Sezon, 3.
Le suicide ça ne marchera pas.
Zayıf, akla gelen her anlamda işe yaramaz.
Tellement faible et inutile.
- Bu hiç işe yaramaz.
- Ça ne fonctionnera jamais
Bizdeki grip aşısı pratikte işe yaramaz.
Le vaccin que nous avons est complètement inutile.
Tepinen Beyefendiyi biri oyalamazsa bu işe yaramaz.
Ça ne marchera pas à moins que quelqu'un ne distraie Mr Lourdaud.
Bu işe yaramaz, ama teşekkürler.
Ca ne m'aide pas beaucoup, mais merci.
Kusura bakmayın ama işe yaramaz.
Avec tout mon respect, c'est pas bon.
Çocuk, o işe yaramaz kitapçıklar hiçkimseye yardım edemez.
Gamine, ces brochures idiotes n'ont jamais aidé personne.
Seni kahrolası işe yaramazın oğlu seni!
Pourquoi, espèce de fils de bon à rien?
Bu bende işe yaramaz.
Ça ne marchera pas avec moi.
- İşe yaramaz. - Ben karışmadım.
- Pourri jusqu'à la moelle.
İşe yaramazın teki.
Il est parfaitement inutile.
İşe yaramazın teki artık.
- Rien. Mais c'est un boulet.
Bu işe yaramaz.
Ça ne marchera pas.
- Hayır, işe yaramaz. - Haklısın.
- Ça marchera pas.
İşe yaramaz.
Juste pourri.
Başkentteki arkadaşlarıma da gidemem. İşe yaramaz.
Si je demande à mes amis de Washington, ça ne marchera pas.
İşe yaramaz.
Ils sont inutilisables.
- İşe yaramaz.
Ça ne marchera pas.
Dediğim gibi. İşe yaramaz.
Je te préviens... ça ne marchera jamais.
İşe yaramaz olduklarını söylemiştim.
Je t'avais dit qu'ils étaient nuls.
İşe yaramaz, adi herifin teki olduğunu nihayet ortaya serdiğin için seni tebrik mi edeyim? Zaten hep şüphelenirdim.
Te féliciter d'avoir finalement révélé l'inutile connard que j'ai toujours su que vous étiez?
Bu früktoz ise şeker ailesinin yaramaz genç oğlan çocuğudur çünkü geçmişte früktoz çok ama çok nadirdi.
Maintenant, le fructose peut bien être fils adolescent espiègle de la famille de sucre, parce que dans le passé, ce fructose était très, très rare.
- Planın berbat. İşe yaramaz.
- Ce plan est pire, ça ne marchera pas.
İşe yaramaz seyahat kitapçıkları.
"Brochures d'information inutiles."
işe yaramazlar 21
işe yaramazsa 22
yaramaz 74
yaramaz çocuk 28
yaramazlık yapma 18
işe yaradı 291
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramıyor 223
işe yaramayacak 101
işe yaramazsa 22
yaramaz 74
yaramaz çocuk 28
yaramazlık yapma 18
işe yaradı 291
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramıyor 223
işe yaramayacak 101