English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Işim vardı

Işim vardı translate French

753 parallel translation
Dinle Kitty, çok işim vardı.
J'ai été pris. Tu le sais.
Sizinle karşılaştığımda iyi bir işim vardı ve zengin bir dulla evlenmek üzereydim.
Lorsque je vous ai rencontrés, j'allais épouser une riche veuve.
Bıraktım, iyi bir işim vardı Ve onu bıraktım, bıraktım
Qui va à la chasse perd sa place.
Taş ocağında bir işim vardı.
Il a trouvé du travail.
O öğlen yığınla işim vardı... Santa Monica'da bir grup canlı madene grup sigortası yapmak gibi.
J'avais beaucoup à faire ce jour-là, dont un déplacement à Santa Monica pour voir des clients éventuels.
Paris'te yapacak epey bir işim vardı.
J'ai travaillé un certain temps à paris.
36 saat evvel dürüst ve yasalara saygılı bir vatandaştım. ... karım, bir çocuğum ve büyük bir işim vardı.
Il y a 36 heures, j'étais un citoyen respectueux des lois... avec une femme, un gosse et un boulot important.
Ama sevgilim, yapacak 18 milyon işim vardı.
Mais, chérie, j'avais des millions de choses à faire.
- Ofiste çok işim vardı.
Tu m'as manqué. - Trop de travail.
Yol üstünde bir yere uğrasam sorun olur mu? - Bir işim vardı.
Vous permettez que j'arrête en route?
- Yapılacak çok işim vardı.
J'ai eu beaucoup à faire dernièrement.
Kaneohe'de halledecek bir işim vardı.
- J'étais à Kaneohe, pour affaires.
Şimdi hatırladım. Bir işim vardı.
J'ai rendez-vous ailleurs!
Yapacak bir işim vardı.
Une affaire à régler.
- İlgilenmem gereken bir işim vardı da.
- Une petite affaire a regler.
Başka yerde işim vardı.
J'étais occupé ailleurs.
Meşru bir işim vardı.
J'ai une position.
Burada işim vardı.
J'avais à faire ici.
- Yapacak birkaç işim vardı.
- J'avais des courses à faire.
İzninizle, ofiste yapacak bir işim vardı.
Excusez-moi, je dois aller dans le bureau.
Rafinerideyken sorumlulukları olan, kalıcı bir işim vardı.
À l'usine de sucre, j'avais un poste fixe, à responsabilités.
Sen orada olmayan parayı ararken, benim önemli işim vardı.
Pendant que vous cherchiez l'argent, je me suis occupé de ça.
Ondan önce elektrikli battaniyeleri test etme işim vardı. - Elektrikli battaniye mi?
J'ai testé des couvertures électriques.
Bu çok kötü. Yakınlarda bir işim vardı ve nasıl olduğunu merak ettim.
Je ne faisais que passer pour voir comment elle allait.
Bu muhitte özel bir işim vardı fırsat bu fırsat, uğrayıp tanışalım istedim.
Je suis de passage pour affaires. Et j'en profite pour vous conna ^ ^ itre.
Restorasyon komitesiyle ilgili biraz işim vardı.
Je travaillais pour le comité chargé de la reconstruction.
Geçmiş yaşamımda, güzel bir işim vardı.
Que faites-vous, vous dormez? C'est le général Clemente.
Ne işim vardı orada?
Je n'avais rien â faire lâ.
Sadece bir işim vardı.
J'étais juste à côté.
- Sen şaka yapmıyorsun. On dakika önce bir işim vardı.
- C'est possible mais... il y a dix minutes, j'avais un emploi.
Yapacak çok işim vardı.
J'avais des choses à faire.
- Oradaydım ama burada ufak bir işim vardı, sonra da Lidman. Anlıyorsun ya.
Je suis revenu pour quelques jours J'ai vu Lindman.
İşim vardı.
J'étais occupé, tu vois...
Geciktiniz. Özür dilerim, yapmam gereken ufak bir işim vardı da.
- Vous êtes en retard.
Burada güzel bir isim vardı.
Je crois que j'ai un nom par là.
Ne bir işim, ne amacım ne de bir planım vardı. Baş vezirim Cafer her zaman halkımla aramdaydı.
J'étais sans projets, sans buts, car mon grand vizir Jaffar s'interposait entre moi et mon peuple.
Sizle tanışmayı çok istedim ama çok işim vardı.
J'avais hâte de vous connaître.
Son işim esnasında beni rahatsız eden bir köpek vardı.
Un chien m'a compliqué la tâche la dernière fois.
Orada iyi bir işim de vardı.
J'avais un bon boulot là-bas. Je suis masseuse.
Karşımda yapayalnız, güzel bir kız vardı, benimse zamanım boldu. Yapacak işim yoktu, ben de başımı belaya soktum.
Elle était belle et seule... et j'avais tout le temps de m'attirer des ennuis.
Biraz işim vardı.
On m'a retenu.
her yerde bize bakıyordu. O kadar çok isim vardı ki.
Il y en avaient tant qu'on ne pouvaient tous les reconnaitre...
Bracco'nun Mily'ye söylediği başka bir isim daha vardı.
Bracco avait donné à Mily un autre nom.
Guy, bana söylediği bir isim daha vardı.
Bracco m'a dit deux noms.
Yaffa'da pek çok melun isim vardır.
Puisse le nom de Joppé être maudit.
Benim de arzularım var. Yoksa orada kalırdum. Orada bir işim bile vardı.
J'ai de l'ambition, sinon je serais resté là-bas.
İsim vardı.
Quoi?
Üstelik o kadar da işim vardı gelin bakın kim geldi?
Je l'ai acheté hier et j'ai tellement à faire!
Buna bir isim veremedim ama bu duygu hep vardı.
Je ne pouvais pas donner un nom à ce sentiment, mais c'est peut-être bien là depuis que je t'ai rencontrée.
İşim, evim, evliliğim ve bir hayatım vardı.
J'avais un boulot, une maison, une femme, une vie.
- İşim vardı.
- J'étais pris.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]