English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ J ] / Jacey

Jacey translate French

60 parallel translation
Kız okulundan sonra Jacey'ın dondurmacısında çalışıyor muş.
Elle travaillait au glacier après l'école.
Onu Jacey'in dondurmacı dükkanından aldığım andan itibaren kış dansı için bir araba kiralayamama söylenip durdu.
Dès que je suis passé la prendre au glacier, elle m'a pris la tête parce que je n'allais pas louer la voiture.
Geçmişte, Jacey benim için tam bir sırdı.
A l'époque, Jacey était pour moi un vrai mystère.
Jacey'in hayatta istediği herşey Abbottlarda vardı :
Les Abbott avaient tout ce dont Jacey rêvait :
Jacey, S.. imin fermuarıma sıkıştığı zamanı hatırlıyormusun?
Tu te souviens quand je m'étais coincé la queue dans la braguette?
Jacey.
De Jacey.
Garajda O ve Eleanor arasında olan şeyler hakkında Jacey ve ben asla konuşmadık.
Avec Jacey, on ne parla jamais de ce qui s'était passé dans le garage.
fakat Jacey asla zaferiyle övünmedi.
Jacey ne se vantait jamais de ses conquêtes.
Haley'de Abbottların partisi varken, Jacey'nin patisi Peendeydi Çevrede birsürü hippi vardı.
Comme celles des Abbott à Haley, les soirées de Jacey à Penn... étaient de loin les plus courues.
Jacey gibi değilsin.
Tu n'es pas comme Jacey.
Jaceyin pipoyla sigara içitiğini sanmıyorum.
Jacey ne fume pas la pipe.
Jacey'in sekse karşı şehvetle ilgi duymasına rağmen ben açıkça onun muhteşem yeneteneklerinden yoksundum.
Je partageais avec Jacey un immense intérêt pour le sexe opposé... mais je n'avais pas son habileté.
- Merhaba, Jacey.
- Salut, Jacey. - Salut.
Eleanor Jacey ile beraber olmaya eskiden olduğundan daha istekliydi.
Elle aussi était plus qu'impatiente de le retrouver.
Jacey ile sevişiyordum.
Je baise avec Jacey.
Jacey disipline ihtiyaçı var.
- Jacey mérite une punition.
Bu ziyaret sadece Jacey ve Eleanor'un ilişkilerinin sonuna işaret değildi ve birde Eleanor Abbott'ın sonunun işaretiydi.
Cette visite mit un terme aux amours de Jacey et d'Eleanor... mais aussi à la présence d'Eleanor elle-même.
Jacey, sen ve Eleanor arasında ne oldu?
Jacey, que s'est-il passé entre toi et Eleanor?
Jacey sadece ziyaretemi geldi yoksa tüm yaz burada mı?
Jacey est là pour quelques jours ou pour tout l'été?
Jacey çalışıyor bile Annem onun Peen'e gitmesi için eve karşı borç aldı.
Malgré ce que gagne Jacey... maman a dû hypothéquer la maison pour qu'il puisse aller à Penn.
Keşke Jacey Noelde evde olsaydı.
J'espérais que Jacey serait là pour Noël.
- Jaceyninkiyle.
- Que Jacey.
Alice Abbott Peterden boşanmak için dava açtığında Jacey yanlış olarak onun mutsuz bir evlilikten kaçtığını düşündü.
Quand Alice Abbott divorça de Peter... Jacey s'imagina, à tort, qu'elle faisait plus que rompre un mauvais mariage.
- Jacey gibi davranmaktan vazgeç.
- Arrête de te conduire comme Jacey.
Jacey muhtemelen ona daha çok benziyor.
Jacey doit plus lui ressembler.
Jacey ismi O'nun ilk harflerinden oluşuyor.
Jacey, ce sont ses initiales.
Sanırım babam Jacey'e benziyordu.
Tu sais, je crois que Jacey tient de mon père.
Bir keresinde, Jaceyi çatının içersine yığın bırakması için zorladım.
Une fois, j'ai défié Jacey de faire un saut arrière depuis le toit.
ve Jacey'nin Abbottlara olan bağimlıIığı Alice'e sahip olabilmesi için herşeyi göze almasını sağIıyordu.
Jacey, fasciné par les Abbott... la désirait éperdument.
Neden biz etrafta gözükmemeliyiz, ama Alice ve Jacey gözükebilir?
Alors nous, on peut flirter mais pas Alice et Jacey?
Eleanorla olan herşey için Jacey'i suçluyor.
Il blâme Jacey pour tout ce qui est arrivé à Eleanor.
Jacey'in hatası değildi, baban Onu kovdu
Jacey n'y est pour rien si ton père l'a fichue dehors.
Jaceyle yukarıda kim var?
Qui est au premier avec Jacey?
Böyle birşeye taraf olamam, Jacey.
Je ne peux pas être mêlée à ça, Jacey.
Jacey Alice'den hoşIanıyormuş gibi yaptı böylece illüzyon tamamlandı, Hatta kandırdı.
Jacey feignait si bien d'aimer Alice... l'illusion était si complète, qu'il se prit lui-même au jeu.
Jacey Alice'den birkaç gün haber almadı.
Jacey n'eut aucune nouvelle d'Alice pendant des jours.
Üzgünüm Jaceye sor.
Je suis désolée pour Jacey.
Sana 8 aylık hamileydim ve Jacey hemen hemen 2 yaşındaydı.
Jacey avait presque deux ans et j'étais enceinte de huit mois de toi.
ve Jacey öyle kaybolmuştu ki.
Et Jacey s'est senti délaissé.
- Jacey.
- Par Jacey.
- Jacey biliyordu.
- Jacey le sait aussi.
- Jaceyle konuşmaya geldim.
- Je suis venue parler à Jacey.
Hastahane Jacey'i aradığı zaman O'na söyledi.
Jacey l'a su par l'hôpital, au téléphone.
Jacey nasıI?
Comment va Jacey?
Jacey asla çıkış yolunu bulamıyacaktı ama ben buldum.
Jacey ne retrouverait jamais son chemin... mais moi, je le devais.
Ben senin gibi değilim, Jacey.
Je ne suis pas comme toi, Jacey.
Lloyd ve annmeiz hakkındaki gerçek hiçbir zaman Jacey'i teselli etmedi çünkü gerçek her zaman inandığı şeye göre haksızmış gibi geliyordu.
La vérité sur Lloyd et maman n'avait pas apaisé Jacey... car il la trouvait aussi injuste que le mensonge qu'il avait toujours cru.
Abottlar yaşamamış olsaydı, Jacey onları keşfetmek zorunda olmayacaktı.
Si les Abbott n'avaient pas existé, Jacey les aurait inventés.
Bunlar Jacey'in düşündükleriydi.
Jacey en est persuadé.
Sana tanıdık geliyor mu, Yancy?
Cet objet t'est familier, Jacey?
İsmi, Yancy Backus, hatırladınız mı?
Mon nom est Jacey Barkus. Vous vous souvenez?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]