Jakey translate French
155 parallel translation
Jakey, beni artık sevmiyor musun?
Jakey, t'as cesse de m'aimer?
Mark bazen Berman'a Jakey derdi.
Mark appelait parfois Berman "Jakey".
"Jakey'in başına iş açabilecek bir kadın var ve onu tanıyorsun"?
"II y a une femme qui peut donner du souci à Jakey, et tu sais qui?"
Sen de zor bir erkeksin, Jakey.
Toi non plus, Jake.
Jakey ile konuş.
Viens parler à Jakey.
Jakey'ye onu sevdiğini söyle.
Dis à Jakey que tu l'aimes.
Jakey, Jakey, about to make a big mistakey.
Jackouille-Jackouille, prêt à t'en mordre... les couilles?
Jakey, Jakey, büyük bir hata yapıyorsun.
Jackouille-Jackouille, prêt à t'en mordre... les couilles?
Jakey? Evet. Kolumu kıracaksın.
Tu as failli me casser le bras!
Senden umudumu kesmeyeceğim Jakey.
Je ne perds pas espoir en toi.
Jakey bizi delirtiyor.
Jakey nous rend cinglés.
Tek başınasın Jakey oğlum.
Te voilà livré à toi-même, mon petit Jakey.
- Jakey.
- Jakey.
Üstüne git Jakey.
Attaque-le, Jakey.
- Saçın hoşuma gitti, Jakey.
- J'aime ta nouvelle coupe, Jakey.
Jakey'i bugün getirmek için izin istedim. Benim için harika oldu çünkü bu hafta okuldan uzaklaştırılmış ve.. .. bugün bakıcı parasından kurtulmuş oldum.
On m'a permis d'emmener Jackey ce qui est super parce qu'il a été exclu et ça m'évite la baby-sitter.
Hey Jakey, bil bakalım ne oldu?
He, Jakey, devine quoi?
- Jakey, seni özledim.
- Jake, tu me manques.
Haydi, Jakey.
Vas-y, Jakey.
Artık erkek oldun, Jakey.
T'es un homme maintenant, Jakey.
Jakey.
Jakey.
Komik bir çocuksun Jakey, değil mi?
T'es un mec drôle, Jakey, hein?
Ben ne diyorum biliyor musun Jakey?
Tu sais à quoi je pense, Jakey? Quarterback.
Charlie amca, benim Jakey.
Oncle Charlie, c'est moi, Jakounet.
Ben bir çok kez aslında ihanete uğradım ama hepsi geri dönmüştü.
Un truc à trois sur un pare-choc à la fête de Redlands County ou sur une caravane en pays amish avec Jakey Stalfoos.
En sevdiğin yemekleri biliyorum, Jakey.
Je connais ton repas préféré, Jakey.
On senedir bana hiç "Jakey" dememiştin.
Tu ne m'avais pas appelé Jakey depuis dix ans.
- Jakey?
Baisse-toi.
Jakey?
- Papa.
- Jakey, uyan. - Baba canımı acıtıyorsun.
Papa, tu me fais mal.
Dışarıda biri var, Jakey.
Il y a quelqu'un dehors, Jakey.
Jakey, eğer bu sana iyi gelecekse o zaman yapmalısın.
Si c'est pour ton bien, fonce.
Seni oğlum gibi gördüğümü biliyorsun Jakey.
Je te considère comme mon fils.
Yeter Jakey, bu temiz yerleri salya sümük yapıyorsun.
Arrête de baver, Jakey, tu salis le sol.
Yürüyün hadi! Ed!
Jakey, on y va!
İyi adamsın Jakey.
Bon garçon, Jakey.
Zavallı Jakey.
Oh, pauvre Jakey.
Biliyor musun, bu harika, sen ve Jake yıllar sonra hala birliktesiniz.
Vous savez, je pense que c'est bien que toi et Jakey soyez toujours ensemble aprà ¨ s toutes ces annà © es.
- Jake, orada bol şanslar, tamam mı? - Tamam.
- Oh Jakey, bonne chance là - bas, tu entends?
Ah, Jake.
Oh, Jakey.
Evet, evet. Jakey retro biridir.
Il est vieux jeu.
Jakey ve Anna.
Jakey et Anna...
Jakey, ne yapıyorsun?
Jakey, qu'est-ce que tu fais?
Tüm bu zırvalara inanmıyorsun, değil mi? Jakey, hadi dostum. - Kapa çeneni.
Ta gueule.
Hey, bununla ne alacaksın, Jakey kardeş?
Tu vas te payer quoi?
Jakey Oğlum.
Jakey boy...
Selam, Jakey. Üzgünüm. Geç kaldık, tatlım.
Desole, nous sommes en retard, mon amour.
Jakey, burası.
Jakey, la.
Jakey tabi.
Jakey.
Jakey bana ne yapacağımı söyleme.
Ne me donne pas d'ordres.
İstediğin her şeyi yaptım! İşimiz daha bitmedi.
Toi et Jakey.