Jazzman translate French
32 parallel translation
Doğrulup caz müzisyeni gibi yürüdüğün zaman.
Quand tu marcheras droit. Tu marches comme un jazzman.
Billy burada, o bir caz müzisyeni. onu becerir misin?
Billy est jazzman, tu te le ferais?
Benim hatırladığım, anarşist eğilimlere sıcak bakan tek caz müzisyeniydi.
C'est le seul jazzman que je connaisse qui n'ait pas la moindre tendance anarchiste.
Jazzman'la ilgili bilgileri o verdi.
C'est lui qui nous a donné le Jazzman.
The Jazzman bizim için hazırlanmış.
Le Jazzman nous attendait.
Dün gece polis Jazzman lakabıyla tanınan Jimmy Peake'in kaçakçılık çetesini çökertti.
La nuit dernière, la police a arrêté le dealer Jimmy "Le Jazzman" Peake.
Balistik incelemede merminin Jazzman'ın silahından çıktığı tespit edildi.
L'enquête balistique a montré que c'est le Jazzman qui avait tiré.
Her hangi bir yorum, Jazzman?
Un commentaire, Jazzman?
Jazzman'ın Komiser Gordon'a karşı uzun süredir kin güttüğü söyleniyor.
D'après nos sources, le Jazzman en voulait personnellement à Gordon.
Bu seni Jazzman'ın değilde onun burada olmasının sorumlusu yapar.
Ça te rend aussi responsable que le Jazzman.
Şu anda Jazzman'ı bulabilecek tek bir kişi var.
Une seule personne peut retrouver le Jazzman.
Jazzman Stonegate'den kaçtı.
Le Jazzman s'est évadé.
Söylemek istediğim, tek yapmamız gereken gidip sana yeni bir caz müzisyeni almak.
Tout ce qu'on peut faire, c'est aller à la fourrière trouver un autre jazzman.
Yaşlı bir caz müzisyenini mutlu ettin, Lisa.
Tu as fait le bonheur d'un vieux jazzman, Lisa.
- Carrie cazı çok sever.
Carrie aime le jazzman.
Ve oradaydık. Ben, eski sevgilim, cazcı adam. manken lezbiyen ve arkadaşı Samantha.
Quelle tablée.'moi, mon ex, le jazzman, le mannequin, la lesbienne et son amie Samantha.
Çal hadi, seni caz kedisi.
Donne-toi, jazzman.
Böyle siyah saçlı, hoş bir jazzy yelek
Cheveux noirs, joli gilet façon jazzman.
nereden geldiğin, ailene ne olduğunu sana söylemediler mi?
Je sais d'où tu viens. Le jazzman t'a dit ce qui est arrivé à tes parents?
Annene ne yapacağımı düşünürken... öğretmenin çıka geldi, kurşunlar yağmaya başladı ve sonrasında gördüğüm tek şey annenin ölmüş olduğuydu.
Ta mère, j'hésitais. Le jazzman est arrivé, les balles ont volé. Elle était morte.
- Gerçekten mi?
- Le célèbre jazzman.
Bu durumda ritmi tutmak zorunda kalan Densmore'un caza yatkınlığı müziği tahmin edilemeyecek yerlere götürüyordu.
C'est donc à Densmore de suivre le rythme. Sa sensibilité de jazzman lui permet d'être à la fois en accord et déroutant.
Sen, caz klişesi!
Yo, le stéréotype de jazzman!
Bir de oradaki bayanlardan bir fıkra öğrendim. Kız arkadaşı olmayan caz müzisyenine ne denir?
Et j'ai appris des filles là-bas comment on appelle un jazzman sans copine.
Bir de ben öksürünce caz hareketi yapabilir misin?
Si je tousse, fais les mains du jazzman.
Belki de ona acısını müziğine katmasını sağlayan bir objesi vardır gerçek bir jazz sanatçısı olabilmesi için.
Peut-être qu'il a un artefact qui lui permet de jouer à travers le malheur, pour devenir un vrai jazzman.
Kör cazcılara benziyorsun!
On dirait un jazzman aveugle.
Ben de oynadım. Çünkü hayatımı caz yapar gibi yaşıyorum.
Donc je l'ai fait parce que je vis ma vie comme un jazzman.
Böyle çalışsaydı, Roy Castle hala hayatta olurdu. Tiger Woods da golf çantası büyüklüğünde tümörünü etrafta taşırdı.
Sinon Roy Castle serait toujours vivant ( acteur jazzman mort de cancer ) et Tiger Woods se traînerait une tumeur de la taille d'un sac de golf.
Cuma gecesi bir caz trompetçisiyle yattın ve Cumartesi günü, basık tepeli bir şapka giyiyor,
Tu es sortie vendredi soir avec un jazzman trompettiste, et samedi tu portais un chapeau en forme de tarte.
Bir cazcıyla ilişkisi var.
Elle voit un jazzman.
Cazcı... demek sensin...
Jazzman... C'est toi...