Jerusalem translate French
729 parallel translation
Yahudiye'de, ¡ sraiI'in zaferi tarihe karisti. Ve Kudüs fethediIdi ve zuIme ugrayarak duvarIarinin göIgesinde agIadi.
En Judée, la gloire d'israël était tombée en poussière et Jérusalem la Dorée, conquise et opprimée, pleurait dans l'ombre de ses murs.
Kudüs'te, RomaIi gaddar Gratus'un geIisi, mutsuz ve sinirIi oIan haIk tarafindan bekIeniyordu.
A Jérusalem, l'arrivée de Gratus, un nouveau tyran romain, était attendue par le peuple maussade et furieux.
Simonides'in kizi Esther iIk defa Kudüs'ü ziyaret etti.
Esther, la fille de Sémonide, lors de sa première visite à Jérusalem.
Bu arada Kudüs'ün aItindaki Roma zindanIarinda...
Pendant ce temps, dans le dédale des donjons romains sous Jérusalem...
Ertesi gün ¡ sa'nin Kudüs'e geIdigini duyan birçok insan daha paImiye yaprakIari topIadiIar ve onunIa tanismaya gittiIer
Le jour suivant, beaucoup, quand ils entendirent que Jésus venait à Jérusalem, prirent des branches de palmier et vinrent à sa rencontre.
Yeni vaIi, Pontius PiIate Kudüs'e geImisti ve iIk yaptigi is suçIari kayitIi oImayan tüm tutukIuIarin saIiveriImesi oIdu.
Un nouveau gouverneur, Ponce Pilate, était venu à Jérusalem et son premier acte fut d'ordonner la libération de tous les prisonniers dont les crimes n'étaient pas enregistrés.
Bütün Kudüs onun mucizeIeriyIe çaIkaIaniyor! "
Tout Jérusalem parle de ses miracles! "
O Kudüs'de doğmuş.
Il est né à Jérusalem!
Saint-Jean Hastanesi Biraderleri hakkinda ne biliyorsunuz? Sonradan Rodos Sövalyeleri adini aldilar.
Que savez-vous de l'Ordre des Hospitaliers de Jérusalem, plus tard appelés Chevaliers de Rhodes?
Buraya Yeni Kudüs yolundan geleceklerdi.
Ils viennent de la Nouvelle Jérusalem.
Yapma, Yeni Kudüs'ten buraya gelmek için fazla zeki olmaya gerek yok.
Faut pas être génial pour venir de la Nouvelle Jérusalem.
Adam ve kadın Yeni Kudüs'ten geliyorlarmış.
Un homme et une femme de la Nouvelle Jérusalem.
Kuzeydoğuda Damascus'a mı? Ya da doğuya Yeni Kudüs'e mi gidelim?
Á l'Est, vers la Nouvelle Jérusalem?
O çocuğu aldılar ve Kudüs'e götürdüler.
"... ils prirent l'Enfant et Le menèrent à Jérusalem...
Bak, Kudüs burada kitapta yazıyor.
Ça dit "Jérusalem" dans le Livre.
Pekala, Pete, Kudüs'e nereden gideceğiz?
Pete... la route de Jérusalem?
Eğer bir gün Kudüs'ü unutacak olursam o zaman her şeyimi unutacağım demektir.
"Si je t'oublie, ô Jérusalem... "... que ma droite m'oublie!
Şu dağların arka tarafında Yeni Kudüs var. Başarabilirsin.
Jérusalem est derrière la montagne... tu y arriveras.
"... ve Kudüs'de bağlı bir eşek ve bir tay bulacaksınız.
... vers Jérusalem sur une ânesse... suivie de son petit...
Oraya varınca bara gidersin.
Pense au bar de la Nouvelle Jérusalem.
Raymond, dördüncü Toulouse lorduydu. Kudüs'e giden haçlı şövalyesiydi ve kutsal lahti Türklerden kurtarmıştı.
Raymond, quatrième comte de Toulouse, conduisit les Croisés contre les Turcs à Jérusalem.
"Kudüs garnizonuna gitmen emrediliyor."
"Tu rejoindras la garnison de Jérusalem."
- Kudüs.
- Jérusalem.
Kudüs nerede?
Où est Jérusalem?
Kudüs'ün en iyi hali bile beterdir.
Jérusalem est tout sauf un lieu de villégiature.
Seyyar satıcı Kudüs'ten yeni gelmiş.
Ce vendeur arrive tout juste de Jérusalem.
Yaşlıydı ve derisinde de tıpkı Kudüs'ün sıradağları gibi yara izleri vardı.
Vieille, balafrée, comme les collines de Jérusalem.
Philo, Hz. İsa hayattayken yazdı Josephus ise ondan 50 yıl sonra yazdı ve Romalıların Kudüs'ü yıkışını izledi.
Philo a écrit à l'époque du passage de Jésus de Nazareth sur Terre, et Flavius Joseph quelques 50 ans plus tard, au moment de la destruction de Jérusalem par les Romains.
Çoğunun yolu bir noktada kesişti ve onları başkent Kudüs'e ülkelerinin sorunlu kalbine götürdü.
Nombreux furent ceux dont la route... passait par Jérusalem.
Yarın gece Kudüs'e varırız.
Nous serons à Jérusalem demain soir.
Kudüs memleketimdi.
Jérusalem est un peu mon pays.
Çok akıllıca. Bu Ben-Hur Kudüs'ün en zengin adamı.
Ce Ben-Hur est l'homme le plus riche de Jérusalem.
Kudüs'ten ayrıldığımdan beri dünyayı gezdim.
J'ai voyagé, depuis Jérusalem.
Kudüs sizi sıcak karşılamayacak. Ama temin ederim ki, sessizce karşılayacak.
L'accueil de Jérusalem sera tiède... mais calme, je m'en porte garant.
Kudüs'e gidiyorum.
Je vais à Jérusalem.
Kudüs'te dünyanın en iyi takımlarıyla ve Doğunun şampiyonu Mesala ve kara şeytanlarıyla yarışacaklar. Kazanmak için her şeyi yapar.
À Jérusalem, ils se mesureront aux plus beaux chevaux... et je ne parle pas des noirs démons du tribun Messala... prêt à tout pour gagner.
Kudüs'e gidiyor. Onu orada bulabiliriz.
Il va à Jérusalem, nous Le retrouverons là-bas.
Yusuf, Kudüs'e gidiyoruz.
Josiah, nous rentrons à Jérusalem.
Yarın gün ağarırken Kudüs'e varabiliriz.
Nous pourrions être à Jérusalem à l " aube.
Davud Kudüs'te ölüm yatağıda ve ben, Adonijah, onun varisiyim.
David gît mort à Jérusalem. Je suis Adonias, son héritier.
Kudüs'e geri dön,... hizmetini sun, ama baha değil, ülkene ve tanrıya.
Reviens à Jérusalem, offre tes services, non à moi, mais à ton pays et à Dieu.
Belki Sabâ'ya geri dönmeliyiz, Kudüs'ü sonra ziyaret ederiz.
Nous devrions retourner à Saba au lieu de nous rendre à Jérusalem.
Kudüs'e giden, bilgeler gibi Süleyman'ın dizlerinin dibine oturacağım.
Je m " assiérai aux pieds de Salomon, comme les sages affluant à Jérusalem.
Kudüs'te olup bitenlerden, haberdar edilmek isterim.
Je m " informerai sur tes progrès à Jérusalem.
Aynı yolu on kez de gelsem, bir önemi olmazdı,... çünkü gördüğüm güzellikler ve Kudüs'ün ihtişamı... beni gerçekten büyüledi Süleyman
J "aurais oublié un voyage dix fois plus long devant les merveilles que j" ai vues et la splendeur de la ville de Jérusalem.
Ama kontrol edilmezse, bütün Kudüs'ü yok edebilir.
Mais, débridée, elle pourrait anéantir Jérusalem.
Kudüs'e neden geldin,?
Pourquoi es-tu venue à Jérusalem?
Savaşın Kudüs'ten mümkün olduğunca uzak olması gerekiyor.
Éloignons la bataille de Jérusalem.
Kudüs'e girmek için sabırsızlanıyorum.
J "ai hâte d" entrer à Jérusalem.
Onların hakkından geldiğinizde, peşimden gelin, Kudüs'e gidiyorum
Quand tu l " auras vaincue, rejoins-moi à Jérusalem.
Komutan Hassin altı adamla Majestelerine Kudüs'e kadar eşlik edin.
Hassin et six officiers accompagneront le prince à Jérusalem.