Jeter translate French
12,550 parallel translation
Ben sadece duruma bakmak için geldim Brett, hepsi bu.
Je viens juste jeter un coup d'oeil.
Arasından atayım.
Je vais en jeter une au travers.
Bu da demek oluyor ki tüm gereksiz eşyalarını çöpe at...
Ça veut dire jeter toutes tes affaires...
Tam şu anda, orada Cece'nin hatıralarını atıyor, hayatına devam edecekmiş gibi davranıyor.
Là, il est en train de jeter tous ses souvenirs de Cece, comme s'il allait de l'avant.
Şimdi, odama gidiyorum, ve güneş gözlüklerimi atmak üzerine düşünüyorum.
Maintenant je vais aller dans ma chambre et j'envisage de jeter mes lunettes de soleil.
Pekala, bu insanlar harika güzel kupayı atmak üzereydi.
Ces gens allaient jeter une tasse en parfait état.
Gelip bakayım dedim.
J'ai décidé de venir jeter un œil.
Buraya gelsen iyi olacak.
Vous devriez jeter un œil à ça.
Etrafa bakmaya geldim.
Laissez-moi jeter un coup d'œil.
Ben de buralara bakınayım.
Et bien, je vais jeter un oeil par ici.
Bilgisayarınıza göz atmamıza izin verirseniz kesin olarak öğrenebiliriz.
Eh bien, vous sauriez encore mieux Si vous nous laissiez jeter un rapide coup d'œil.
- Kısa süre önce atmış olmalı.
- Il a dû le jeter récemment.
Gel de şuna bir bak!
Viens jeter un coup d'œil à ça.
Ne zaman A'nın peşine düşsek bizi vazgeçirecek bir şeyler yapıyor.
À chaque fois qu' - A pensait que nous étions après lui... il fait quelque chose pour nous jeter hors piste.
Kulağa o piçi bulup köprüden sallandırmamız gerekiyor gibi geliyor.
Nous devons trouver ce bâtard et le jeter d'un pont, non?
Kalıp bakınmak istiyorsan seni evine bırakabilirim.
Si tu veux rester et jeter un oeil, je peux te ramener.
- Görüntülere bakmamız lazım.
Nous devons jeter un oeil sur vos enregistrements.
Ateş etmeyin!
Jeter vos armes!
Sebep her ne olursa olsun bence etraflarından dolaşalım.
Peu importe la raison, je propose qu'on aille jeter un coup d'oeil.
Niye ayaklarına kapanmayayım ki?
Pourquoi ne devrais-je pas me jeter à vos pieds?
Tek yaptığınız kaykaya binmek, şarkı yapmak Jimmy Kimmel bileti dağıtan herife buz atmaktı.
Tout ce que vous faisiez c'était skater et enregistrer des morceaux et jeter de la glace au mec qui donne des tickets pour Jimmy Kimmel.
Üzgünüm Gretchen, gidip kendimi Hollywood tabelasından atmam gerek.
Désolé Gretchen, je dois aller moi-même jeter les lettres Hollywood.
İnsanlar her zaman evi görmek için kahyalara bahşiş vermiştir.
Il est courant de soudoyer le majordome pour jeter un oeil.
- Mary beni terk edeceğini düşünüyor.
- Mary pense qu'il va me jeter par-dessus.
Abuddin'de.. ... öldüremeyeceğiniz ya da hapse tıkamayacağınız kadar çok kişiyiz.
Nous sommes plus nombreux à Abuddin que ce que vous pouvez tuer ou jeter en prison!
Bir bakayım şuna.
Laisse-moi y jeter un œil.
Karşıdaki komşum bunları atıyordu.
Mon voisin de l'autre côté de la rue était en train de les jeter.
Bence bir bakmalısınız.
Vous devriez y jeter un oeil.
Hadi gel de Cleveland'ın evine patates atalım. - Siz atın.
On va jeter des patates sur la maison de Cleveland.
1905'te bir galibiyeti kutladıktan sonra Ottawa Silver Seven üyeleri kupayı Ottawa Rideaau kanalında tekmelemeyi gerekli gördüler.
Après une nuit à célébrer leur victoire en 1905, les Ottawa Silver Seven ont jugé nécessaire de jeter la coupe dans le canal Rideau à Ottawa.
Çok rahatsız edici bir durumdu ben de şeyhin odasına bakmak için hizmetçi kızın anahtarını kendi yararıma kullandım.
C'était inquiétant, aussi ai-je emprunté le passe d'une bonne pour jeter un oeil à sa suite.
Çığlık atıp, bizi buradan attırabilirsin ya da Olivia'nın ona yardım etmek isteyen bir aile üyesiyle yeniden biraraya gelmesine yardım edebilirsin.
Vous pouvez crier et nous jeter à la porte. Ou vous pouvez aider Olivia à retrouver un frère qui essaie de l'aider.
- Bakabilir misin?
Tu peux y jeter un œil?
- Haven kaosun eşiğinde zaten başımıza bir de plütonyumun doğaüstü versiyonunu mu çıkarmak istiyorsun?
Haven est au bord du chaos, et tu veux jeter dedans l'équivalent surnaturel du plutonium?
Üstüne buz koyalım. Ona uygun bir cenaze düzenleyene kadar. Denizde, Jennifer'la birlikte.
On le mettra dans la glace jusqu'à ce qu'on puisse jeter ses cendres dans la mer avec Jennifer.
Kötü tarafına gelirsen kariyerine zarar verebileceğini biliyorsun.
De plus, vous étiez du mauvais côté, vous pourriez tout aussi bien jeter votre carrière à la poubelle.
Hâlâ Genin olmana rağmen 5 Kage'nin yanında savaşıp tehlikeyi başımızdan defetmeye yardım mı ettin yani?
C'est ce qui a poussé l'Aspirant que tu es à se jeter dans la bataille avec les Kage et à résoudre cette crise?
- Koluna ve boynuna bakması için ortopediden birini çağırmalıyız.
- Et on devrait appeler l'ortho pour jeter un œil à son bras et son cou. - Je le fais
Buna düğün için ihtiyacımız var. Geline atacağımız bir polonya geleneği.
C'est une tradition polonaise de jeter des pièces à la mariée.
Davadan çekilmeden önce en önemli kanıtımıza bir bakmak isterseniz bizim için sakıncası yok.
Et si vous voulez jeter un œil à notre preuve la plus importante avant de vous récuser vous-même, vous le pouvez.
Kamerama bakman için çok mu geç?
C'est trop tard pour jeter un œil à mon appareil?
Pardon şuna bir göz atabilir misin?
Désolé, pourrais-tu y jeter un œil?
Bir devre paneli arayacağım.
Je vais jeter un coup d'œil à un panneau de disjoncteur.
Şuna bir bakabilir miyim?
Je peux jeter un œil là-dessus?
Bir resmin üzerine boya dökmek gibi bir şey bu.
C'est comme jeter de la peinture sur un tableau.
Öylece vazgeçip hiçbir şey yokmuş gibi ilişkiyi çöpe atmazsın.
Tu ne peux pas... Juste abandonner et tout jeter à la poubelle comme si ce n'était rien.
Haklısın tanımıyorum, bu yüzden bunu hazırlattım en azından eve götürüp bir okuyabilirsin.
Tu as raison, je ne le connais pas et c'est pourquoi j'ai fait rédiger ça. et le moins que tu puisses faire c'est le ramener chez toi et y jeter un œil.
- O zaman şununla başlayabilirsin.
Alors peut-être que tu devrais jeter un oeil à ça.
Sana inceleme şansı vermek istedim.
Je voulais juste te donner la chance d'y jeter un coup d'oeil.
Bu özel anınızı mahvetmek istemem ama ama şuna bir bakmak isteyeceğinizi düşündüm... Bu nedir?
Oh, je déteste interrompre un moment spécial, mais j'ai pensé que tu pourrais vouloir jeter un oeil à ça.
Benim umrumda olan bir grup adamın yanlış ithamlarla adamlarımdan birini zora sokmaya çalışması.
Ce qui me dérange c'est qu'un groupe de gars, fait des fausses accusations et essaye de jeter un de mes hommes dehors.