Kadır translate French
10,180 parallel translation
Her gece kraliçeye bağırıyordu. Sonra sadece zavallı kadının iç çekişlerini duyuyordum.
Il crie sur sa Reine, et chaque nuit j'entends les sanglots de cette pauvre femme.
Sanırım kadının bir erkekte ne aradığına göre değişir.
Ça dépend de ce qu'on recherche chez un homme.
- Bir kadının albenisi hayır demesinde yatar.
L'attrait d'une femme réside dans son refus.
Boston'da sana kuyruk sallayan bir çok kadın vardır.
Il y a plein de femmes à Boston qui t'adulent.
Öyle anneyi hak etmiyorlar dersen sana katılırım ama kadının bu çocuklar dışında kimsesi yok.
Tu dis qu'ils ne la méritent pas? Peut-être, mais ils sont tout ce qu'elle a.
Hatta tuhaftır bana eroini ilk defa damardan aldıran kişi de senin gibi bir kadındı.
C'est marrant, en fait. C'était une femme comme toi qui m'a entraîné là dedans la 1ère fois.
Bir erkek hem bir kadına hem de evcil hayvanına aşırı değer verebilir.
Un homme peut très bien s'occuper d'une femme et d'un chien.
Yedi yıldır bu kadınla olan ilişkin istikrarsız ve bir yıldır nişanlısınız.
Avec cette femme, vous vous êtes séparés et mis ensemble plusieurs fois en 7 ans, et vous êtes fiancés depuis un an.
Her zaman idollerimden biri olmuştur çünkü çok güçlü bir kadın ve aşırı kıvırcık saçlarıyla o kadar asil bir şekilde mücadele ediyor ki.
Elle a toujours été une héroïne pour moi parce que c'est une femme très forte qui se bat noblement avec ses cheveux très bouclés.
- Hayır, Dusty bir kadın.
Où est Dusty?
Güçlü, saygın hatta korkulan bir kadındır ama halk içinde kocasının sözünü hiç kesmedi.
Une femme forte, respectée, crainte même, mais jamais elle ne contredit son mari en public.
Çok fazla çocuğu olan işi başından aşkın bir kadındır.
C'est une brave femme avec déjà trop d'enfants.
- Kadınlar Jane Austen'e bayılır.
Les femmes adorent Jane Austen.
Hamilelik kadınların vücudunu yok edebilir. Biz de her şeyi yeniden sıkılaştırıyoruz.
Une grossesse peut détruire le corps d'une femme, donc on remet tout bien en place.
Başka kadın olsa babamın ne olursa olsun evlenmemizi istediğini ve bize iyi dileklerini ilettiğini ve rızasını verdiğini söylerdi.
Une femme sans scrupules aurait dit qu'il souhaitait notre bonheur, qu'il voulait qu'on se marie en dépit de tout... et qu'il nous donnait sa bénédiction.
Su buz gibi ama kadınlar çok sıcaktır.
L'eau est gelée, mais les femmes sont chaleureuses.
- Hayır, bir kadındı. Çok güçlü bir kadın. Başka bir erkeği dövüyordu ve ben onu durdurdum.
C'était une femme, une femme très forte, et elle tapait un autre mec et je suis intervenu et puis elle s'en est pris à moi, et oui, elle m'a démonté assez violemment.
Ve sektörde bir numara olmanızdan dolayı kazandığınız onca para vardır. Jan Erik fantastik arabalara binerdi, mükemmel kadınlarla yatardı. Kendine ait bir uçağı vardı.
268 ) } Et les compensations sont multiples lorsqu'on domine son secteur. il a même un biplan.
Kırk yıldır evli olduğun kadın.
La femme avec qui tu as vécu quarante ans.
Kadın ismi tanır ve onu uyarır. O da hırsızı kovar.
Elle reconnait le nom et elle le prévient, donc il vire le voleur.
Kadın düşmanlığının yeni sınırı.
C'est la nouvelle frontière du misogysme.
Alice niye şu kadına hayır diyemiyorsun?
Alice, pourquoi ne refusez-vous rien à cette femme?
- Hayır. Öyleyse kadını bulamadım dediğinde elimizde sadece onun sözü var öyle mi?
On n'a donc que sa parole à lui qu'il ne l'a pas trouvée?
Hayır, Ramu dinle. Kadının burada çalıştığını söyledim ve bana niye gittiğini sordular.
Ramu, je leur ai dit qu'elle travaillait ici.
Orada otomatlarda kullanılmış kadın çamaşırı sattıklarından haberin var mı?
Vous savez que vous pouvez acheter des culottes d'occasion dans les distributeurs là-bas?
Eminim senden her zaman "hayır" ı kabul etmeyen bir kadın diye bahsediyorlardır.
Je parie qu'on vous dit toujours que vous êtes du genre à ne jamais renoncer.
Sanırım Eşit Çalışma Fırsatı Komisyonu'nda öyle kadınlar vardır.
La Commission de l'égalité des chances devant l'emploi en a un.
Sanırım bu raddede protestoda bulunacağım. Daha sonra Amerikan Sivil Haklar Sendikası'nı ofisimde, Betty Friedan'ı da 5. Cadde'de arkasında yürüyen kadınlarla soluğu lobide aldığını görürsün.
Dès que je porterai plainte, l'Union pour les libertés civiles sera là et Betty Friedan dans le hall avec les manifestantes de la 5e Avenue.
Bu arama... Chester Kadın Cezaevi Binasındandır.
C'est un appel du centre pénal pour femmes de Chester.
Güzel bir kadına bakmak dikkatinizi dağıtacaktır ve etkisini azaltacaktır.
Regarder une belle femme ne ferait que vous distraire.
Eşine, kadının fotoğraflarını korkunç bir sırıtışla gösterdin.
Vous auriez montré des photos de sa femme avec cet horrible sourire.
- Hayır. Bay Flores'i, bu üç genç kadını öldürdüğünü düşündüğünüz için mi vurdunuz?
Avez-vous tiré sur lui car vous pensiez qu'il avait tué ces jeunes femmes?
Doğru tahmin ederseniz kadın serbest kalır.
Répondez correctement et la femme est libre.
"Bu durum da aşkı basitleştiriyor." "Kadını da metalaştırıyor." "Yine de..."
C'est un harceleur ça simplifie beaucoup trop l'amour et traitent les femmes comme des objets
Şimdi sen kaç yıldır aynı kadınla yatıyorsun?
Il y a combien d'années que tu baises la même femme?
Bir sürü kadın kaldırıyorsun.
Tu as plein de nanas.
Anlamı, kadının cinsel hazzının üstünde durarak bir kadının artık "hayır" diyebilme özgürlüğünü hissedebilmesi demek midir?
Vu l'importance accordée au plaisir sexuel féminin, une femme est-elle libre de dire non?
Çalışmamız kadınlara "hayır" demekten daha fazla özgülük veriyor çünkü kadın bundan böyle kararlarını korkmadan verecek.
Notre étude apporte plus de liberté aux femmes de dire non. Car une femme ne décidera plus sous l'emprise de la peur.
- Kadın kör ve sağır, seni ahmak.
Aveugle et sourde, imbécile.
Ne kadını? Bir danışman. Evlilik danışmanı, sanırım.
Une conseillère conjugale je suppose.
Biliyorsun, bağımsız bir kadın olmakla evde kalmış olmak arasında bir fark vardır.
Il y a une différence entre une femme indépendante et une vieille fille.
Normalde hayır derdim, ama iki margarita sonrası seksi bir kadın gibi sigara içmeye başlıyorum.
Après deux Margaritas, je fume comme un petit tamale bien chaud.
- Ben bir tek kadınlarla somutlaşırım.
Je ne symbolise qu'avec les femmes.
Kadınlar garip ve gizemli yaratıklar ve çok sıkıldım. Hayır.
Les femmes sont des bizarres et mystérieuses créatures et je m'ennuie.
Al Sah-him kılıçlı kadının aşılı olduğunu söyledi, onu başka odaya götürün. Hayır!
Al Sah-him a dit que la guerrière est déjà inoculée, alors vous pouvez l'emmener dans une autre chambre.
# Tanrının en iyi yarattığı kadınlardır #
"La femme est l'ultime création de Dieu."
Bedenini öğrenmeli, cüzdanımı kullanarak bir beden küçük, hoş bir şeyler almalısın. Kadınlar buna bayılır.
Pourquoi ne prends-tu pas dans mon portefeuille de quoi lui acheter un truc sympa mais une taille en dessous?
Zeki, manipülatif, rahatsız ve hayal kırıklığına uğramış bir kadın.
Elle est intelligente, manipulatrice, et une femme qui est clairement perturbée et frustrée.
- Şu nasıl, "Üniformalı bir kadından daha fazla sevdiğim bir şey varsa" "üniformasını çıkaran bir kadındır"?
"la seule chose que j'aime plus qu'une femme en uniforme c'est une femme sans uniforme"?
Devam eden bir soruşturma. Fotoğraftaki kadın ve gençle ilgili ufacık bir yardım bile oldukça yardımcı olacaktır.
C'est une enquête en cours, donc tout ce que vous pourrez nous dire sur cette femme ou l'homme sur la photo serait très apprécié.
Görünüşe göre kadın kenara çekip dışarı çıkmış ve saldırıya uğramış.
On dirait qu'elle s'est garée, est sortie, et a été attaquée.