Kale translate French
2,266 parallel translation
Babasının beyzbol koçluğu yaptığı sahaya gitmiş ve kale levhasının üzerinde durup fermuarını açmış penisini çıkarıp kale levhasının üzerine işemiş.
Il est allé sur le terrain de baseball de son père est allé sur la plaque de départ et il a défait sa braguette a sorti son pénis et a pissé dessus.
Beyrut, son kale orası.
Beyrouth, c'est la dernière bataille.
Kral kurtulmuş, kale eski haline getirilmiş Buz Kraliçe tekrar eve dönmüş.
" Le roi fut libéré, et le château restitué, et la Reine du Givre rentra chez elle une fois de plus.
- Huyum kurusun. - Hakkını vereyim, yeni Kale manyak olmuş.
Je dois dire que le nouveau château est super sympa.
Kale seninle tokalaşmak istediğinde, gelir tokalaşır.
Si Kale veut nous atteindre, il réussira.
Bana Kale Ingram hakkında bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum.
Dis-moi tout ce que tu sais... sur Kale Ingram.
Kale, olayı ele al ve onlara şeyi sağla...
Kale, charge-t-en - et obtiens leur le...
Günaydın, Kale.
Bonjour, Kale.
Senin hayran olduğum iki özelliğin var, Kale.
Il y a deux choses que j'admire chez toi.
Bu arada Will, Kale bu akşam senden onun dairesinde yemeğe katılmanı istiyor.
Kale t'invite à dîner chez lui, ce soir.
Kale seni yemeğe davet ediyor, saat 07 : 30'da.
Kale veut dîner avec toi. À 19 h 30.
Kale banyoda.
Kale est sous la douche.
Burası, Kale'in benliğini yansıtıyor.
Voici le vrai Kale.
Kale'in birlikte çalıştığı insanlarla çok nadir tanışıyorum.
Je rencontre rarement les collègues de Kale.
Kale, birçok güzel müziğin 1980'lerden sonra ortaya çıktığının farkında değil.
- Bien. Kale, beaucoup de bonnes musiques sont sorties après 1980.
Kale Ingram hakkındaki fikirlerin ne?
Que penses-tu de Kale Ingram?
Senin üstün bir zekân var, Kale.
Tu es un esprit supérieur, Kale.
Kale Ingram için ne zamandır casusluk yapıyorsun?
Depuis quand tu m'espionnes pour Kale?
Bu kale benim sarayımdı ama artık hapishanem.
Ce château était mon palais, C'est maintenant ma prison.
İyi haber : Kale'ye tüm girişleri elle kapattım.
Bonne nouvelle, j'ai verrouillé tous les accès au Château.
Yucca Dağı'na götürülen tutuklu Kale'ye yönlendirildi.
- Un fourgon transportant des prisonniers a été redirigé au Château.
Casey, bir tutuklu Kale'den kaçtı.
- Un prisonnier s'est échappé,
Yeni Kale sistemine hoş geldiniz.
Vous êtes en mode commande manuelle.
Grimes ortalıkta olduğu için Kale'de konuşmak istemedim.
Il fallait que je quitte le Château au cas où Grimes y serait.
Chuck, senin yüzünden Kale'deki acı seansları işe yaramadığı için Bilgisayar'ı geri getirecek şeyin korku olduğunu anladım.
L'expérience de la douleur ayant échouée à cause de vous, je crois que la peur est la clé pour redémarrer l'Inter Secret.
Kale bir güvenlik bölgesi.
Le Château est une zone sûre.
Walker, sen Casey ile görevi Kale'den takip edeceksiniz.
Walker, vous suivrez la mission avec Casey du Château.
Görevin elması odaklı olduğunu duyduğumda Kale'nin erzak bölümüne bir göz atma gereği duydum.
Quand j'ai su que la mission impliquait des diamants, j'ai emprunté une loupe dans le placard du Château.
Analize başlayıp verileri Kale'ye göndereceğiz.
On va l'analyser et envoyer le résultat au Château.
Kale'deki her ajan onu arıyor.
Tous les agents du Château le cherchent.
İyi ki bir kale levhasına işedik, baba.
J'ai pissé sur le marbre, papa.
Belki ben de oğlum gibi kale levhasına işerim.
Je pourrais pisser sur le marbre, comme mon fils.
Kale Ingram'ı gören kimse var mı?
Quelqu'un a vu Kale Ingram?
- Will, bu kayıtları senin için çıkartmıştım. - Donald Bl... - Kale, ben Will.
J'ai fait ces dossiers pour toi.
900 yıllık kale, tamamen sana kalıyor.
Et on a cette forteresse de 900 ans pour soi.
Hem ayrıca, kale pisti zor bir seviye olarak tasarlandı.
De plus, la "Conquête de la citadelle" est la plus difficile des épreuves.
Kale'ye giriyorum.
Je fonce sur la citadelle.
O kadar hızlı değil ; kale hala ayakta.
- Chaque chose en son temps. Il reste toujours la citadelle.
Kale içeriden de saldırıya uğradı.
- On nous attaque de l'intérieur.
En son kale inşa edildi.
Construit pour durer.
Çizgiden çık ve kale çizgisinde kal.
Mets-toi sur la ligne et reste en face de la balle.
Kumdan kale yapıyoruz.
Un château de sable.
Kale eski krallara aittir.
Ce château appartenait aux anciens rois.
- Tek Kale Hokey.
- Une compète de tirs frappés?
Kale, söylediklerimi dinliyor musun?
Tu m'écoutes?
Kale verdi.
- Kale.
Kale'de değil.
- Et Panzer?
Onu Kale'ye götürüyorum.
Je la ramène.
Hafızam büyük bir kale gibidir Lisbon.
Tu perds la mémoire.
Beni dinle.
Kale, c'est Will. Écoutez-moi.
Kale tatbikatını başlatın,...
Lancez l'épreuve de la citadelle.