English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kalmayacağım

Kalmayacağım translate French

1,291 parallel translation
Nasıl ve neden bilmiyorum, fakat bir şey biliyorum, buralarda kalmayacağım.
Qu'importe la raison, je sais que je ne vais pas rester ici.
Fazla kalmayacağım, söz.
Ce ne sera pas long. Promis.
Burada o kadar kalmayacağım.
Je ne resterai pas aussi longtemps.
Hayır, Tek başıma kalmayacağım ve hayır, yalnız kalmayacağım.
Non, je ne veux pas rester seule et non... je ne veux pas... rester seule.
Çok uzun... çok uzun kalmayacağım.
Je ne rentrerai pas tard.
Artık sizin gibi giyinmek zorunda kalmayacağım.
Je n'aurai plus à m'habiller comme vous.
En azından bu şekilde, uyuyup uyanmama ihtimaliniz yüzünden endişelenmek zorunda kalmayacağım.
Mais au moins comme ça, j'ai pas à avoir peur que vous vous... endormiez pour ne plus vous réveiller.
Burada daha fazla kalmayacağım. Nereye gidiyorsun?
- Je reste pas une seconde de plus ici.
Ve inanıyorum ki gelecek yıllarda ifadem hak ettiği şekilde görülecek ve ben bugüne pişmanlıkla bakmak zorunda kalmayacağım.
J'espère que mon témoignage sera pris en considération... et que je n'aurai pas à regretter ce jour.
... Böylece geri dönmek zorunda kalmayacağım.
... pour que j'aie pas à revenir.
Dışarıda duracağım ve kalıp kalmayacağıma karar vereceğim.
Donc, je vais rester á l'écart et décider si je veux rester.
Kalmayacağım.
Je ne reste pas.
Kalmayacağım.
– Non... Je ne peux pas.
Çok farklı bir dünyadan geliyorum, ve burada uzun kalmayacağım.
Je viens d'un autre monde et je ne suis pas ici pour longtemps.
En azından regl dönemindeyken senin lekeli külotlarını temiz gömleklerimin yanında görmek zorunda kalmayacağım.
Au moins, je ne verrai plus tes culottes tachées, à côté des mes chemises quand tu as tes règles.
Ben burada kalmayacağım.
Je ne veux pas rester ici.
Bunu yaparken mutlu olurum, çünkü bunun anlamı bir daha senin igrenç yüzüne bakmak zorunda kalmayacağım demektir.
et je me réjouirai... de ne plus revoir ton visage répugnant!
Çok uzun kalmayacağım.
Il est mort.
Fazla kalmayacağım.
Je ne resterai pas longtemps.
İyi tarafından bakarsam, sınıfta kalmanın acısını çekmek zorunda kalmayacağım.
Le bon côté, c'est que je me ferai pas virer de la fac.
Ama ümit ediyorum ki daha fazla yalan zorunda kalmayacağım.
Mais j'espère que je n'aurai plus à lui mentir.
- Kalmayacağım.
- Je ne reste pas.
O zaman bu kadar. Artık burada kalmayacağım...
- Je ne reste plus ici.
Nasıl geçineceğimi ve hatta hayatta kalıp kalmayacağımı kim bilir?
Qui sait ou j'irais vivre. Ou si je vais survirvre.
Hepinizin bildiği gibi, bu dünyada fazla kalmayacağım.
Vous savez, mon temps est compté dans ce monde.
Ve 20 saniyede bir birilerine... bağırmak zorunda kalmayacağım.
Et je vais adorer ne pas avoir à hurler toutes les 20 secondes.
Lütfen çok kalmayacağım.
Je ne resterai pas longtemps. Je...
Fazla kalmayacağım!
Plus pour longtemps!
O kadar uzun kalmayacağım.
Je ne vais pas rester à ce point.
Başıma ne gelirse gelsin, yalnız kalmayacağımı biliyordum.
Je savais que, même dans les pires situations, je ne serais jamais seul.
"gerçekten bulursan,... " sadece masraflarını karşılamakla kalmayacağım... "seni dudaklarından öpeceğim."
"je finance l'expédition et je t'embrasse sur la bouche."
Musibet, sürümüze ve ekinimize musallat olursa tebessümden geri kalmayacağım.
Je ne cacherai pas mon sourire au coin des lèvres... si la peste décime nos troupeaux, ou les insectes dévorent les plantations.
Yok, fazla kalmayacağım.
- De la soupe? - Je ne reste pas.
Ve ben kalmayacağım Shelly.
Et je resterai pas.
Kalmayacağım.
Je resterai pas.
- Fazla kalmayacağım.
Je ne reste pas longtemps.
Sonra karar veririz kalıp kalmayacağımıza.
Une fois là-bas on décide si l'on veut rentrer ou continuer.
- Ben burada uzun kalmayacağım, işler nasıl giderse gitsin.
- Je vais pas rester ici longtemps, que les affaires marchent ou non.
Ama endişrelenmeyin, çok uzun kalmayacağım.
- En vacances. Ce sera pas long.
Yapmak zorunda kalmayacağım.
Ce ne sera pas la peine.
Çekilin Kalmayacağım. Diğer sorunlarla sen ilgileneceksin
- Je ne reste pas, je m'occupe du nez de cette femme et après, toi, tu vas t'occuper du reste de la bande.
- Ama ben hamile kalmayacağım.
- Mais je ne vais pas tomber enceinte.
Hayır, evde kalmayacağım.
Non, je ne reste pas ici.
Oz'da uzun zaman kalmayacağım.
Je ne resterai pas à Oz bien longtemps.
Arkadaşlığına ihtiyaç duyacak kadar kalmayacağım, git biraz dolaş.
Je ne resterai pas assez pour avoir besoin de ton amitié. Je te souhaite une bonne promenade.
Hayır, sağ ol. Kalmayacağım.
Non merci, je ne reste pas.
- ve bir daha seni görmek zorunda kalmayacağım.
Ils vont aller très bien, et j'aurai plus jamais à revenir!
Sadece buradaki sırrımızın uzun süre böyle kalmayacağından ve çok geç kalmış olabileceğimden korktum.
Mais je crains que notre secret ne soit dévoilé et qu'il ne soit trop tard.
Bana İrlandalı diyebilirsin ama ben düşmanımızın kalmayacağına inanmıyorum.
Je ne crois pas aux gens moins impétueux.
Bir daha üçünçü dünyada hamile kalmayaçağım.
Je veux pas retomber enceinte dans le tiers-monde
Burada kalmayacağım!
Je resterai pas ici!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]