Kapalı translate French
12,764 parallel translation
Hayır, yaptığım tek hata çenemi kapalı tutmaktı.
Non, la seule erreur que j'ai faite ça était de ne rien dire.
Ya ocak açık bırakıldı ve su taştı. Ama raporunda ocağın kapalı olduğunu söylemişsin.
Mais dans ton rapport, tu dis que le brûleur était éteint.
- Ocak kapalıydı. - Öyleyse biri senden önce gitti ve haberin olmadı.
- Alors quelqu'un était là avant vous sans que vous le sachiez.
Fakat kapılarını kapalı tutmayı unutan iki kadın seçmişsiniz. Bu banyoya beni kilitleyerek kariyerini baltalayan iki kadın.
Et pourtant vous choisissez 2 femmes qui oublient de laisser leur porte fermée, qui ont compromis votre carrière en m'enfermant dans cette salle de bain.
Kağıt almayınca, beni bu şekilde şutladıkları anlamını çıkarmıştım ve tüm kağıtların boş olduğu ortaya çıkınca bunun bir oyun olduğunu düşündüm ve berbat etmek istemedim bundan dolayı çenemi kapalı tuttum.
Quand je n'ai pas eu de feuille, j'ai compris que c'était leur façon de me mettre dehors, et quand il s'est avéré que toutes les feuilles étaient vierges, j'ai pensé que c'était un jeu et je ne voulais pas foirer ça, donc j'ai fermé ma gueule.
Kafeterya kapalı.
La cafétéria est fermée.
Sirenler? Hapishanenin ağı tüm hücreleri kapalı ve kilitli gösterecek.
- Le réseau de la prison montrera toutes les cellules verrouillées.
Kameralar Mart'tan beri kapalı.
Les cameras sont en panne depuis mars.
Annenler seni daha rahat anlaşıyorlar diye ya da çeneni kapalı tutuyorsun diye sevmiyorlar.
Je veux dire, tes mères... Elles ne t'aiment pas parce que tu es facile à gérer ou parce que tu gardes ta bouche fermée.
Açık görüşlü bir beyin, sımsıkı kapalı bir kalp.
Un esprit ouvert et un cœur hermétique.
Hastane kapalı.
L'hôpital est fermé.
O silahı ateşlesem de ateşlemesem de, hala beni arıyor olabilirler o yüzden çeneni kapalı tut.
Peu importe que j'ai tiré ou pas, il pourrai toujours me chercher, alors ferme la.
Hayattayken bulduk, şu an bilinci kapalı.
Il n'est pas mort, mais il est actuellement inconscient.
Bilinci kapalı olduğu için intihar etme nedenini bilemiyoruz.
Là, il est inconscient, on n'arrive pas à comprendre la cause du suicide.
Önümüzdeki bir saat içinde sizi gücün koridorlarına, kapalı kapıların ardına ve hatta çarşafların arasına götüreceğiz. Olivia Pope'un bazen ürpertici bazen kirli ama daima gizli kalmış dünyasına gireceğiz.
Au cours de la prochaine heure, nous allons vous emmener dans les couloirs du pouvoir, derrière les portes closes, et, oui même entre les draps, pour découvrir le monde parfois passionnant, parfois sordide, toujours mystérieux d'Olivia Pope.
Fakat renkli bir kadın. Bayan Pope gibi biri bu üstü kapalı söylemleri duyunca sözü nereye çektiğinizi anlıyor.
Mais les femmes de couleur, comme Mlle Pope, entendent ce genre de langage codé, elles savent exactement ce que vous cherchez.
Fitz'in imzasını gözüm kapalı atarım.
Je peux faire la signature de Fitz dans mon sommeil.
- Bu da, komşu işletme sahiplerinin dükkanın iki haftadır kapalı olduğuyla ilgili dediklerini doğrular.
Ce qui confirme ce que nous ont dit les entreprises voisines, que le magasin était fermé depuis deux semaines.
- Onlar gözleri ve ağızlarını nasıl kapalı tutacaklarını biliyorlar.
Ils savent fermer les yeux et se taire.
- Selam. - Hey. evlat, kapalıyız.
On est fermés, gamin.
Kapalı ameliyat, basit bir şey.
Une opération simple, non-invasive.
Tahmin ettiğim gibi konum servisi kapalı.
Son service de géolocalisation est éteint, ce qui n'est pas surprenant.
- Kapalı kapılar ardında çözersin.
Tu travailles derrière des portes closes.
Sen kapalı kapılar ardında çözmek istiyorsun.
Tu veux faire les choses derrières des portes closes.
Üstü kapalı yerden gelen hisse paralarını istediğimizi mi sanıyorsun? Çünkü sen sokak piyasasından daha aşağı bir teklifi imzaladın diye?
Walt, tu penses que tu veux de l'argent, qui provient de certaines actions qui sont devenus vraiment fortes parce que tu as autorisé un accord inférieur aux attentes de la bourse?
- Üstü kapalı özgeçmişini de unutmayın.
Ouais, n'oubliez pas son passé vague et douteux.
Bu, tüm hayatını kapalı ortamda geçirmiş özel bir besi tavuğu cinsidir.
cette poule n'est pas comme celles qu'on voit à l'école ou au travail, c'est une poule spéciale de consommation qui a vécu toute sa vie enfermée.
- Telefonu kapalı görünüyor.
Son téléphone semble être éteint.
... bu sabah iki saatliğine kapalıydı. Ve sayfaya bir Rus yetkilinin 2 hayat kadınıyla ilişkiye girdiği video yüklendi.
... a été pratiquement fermé deux heures ce matin, remplacé par des images de ce dignitaire couchant avec deux prostitutées.
Kendince çeneni kapalı tut diyorsun?
Vous me dites de ne pas publier?
O zaman nasıl oluyor da daha şimdiden Orlando'nun en büyük kapalı su parkında bir restoranım var?
- Ah bon? Pourquoi j'ai mon propre restaurant au parc aquatique d'Orlando, alors?
Piccolo-san gözlerin kapalı çıkmışsın.
Je suppose que vous avez cligné quand la photo à été prise, Piccolo.
- Evet, telefonum kapalıydı.
Ah oui, le téléphone était éteint.
Burası kapalı bayım.
Hé, mec, ce lieu est fermé.
Yüzyıllardır kapalı olan, tanrının eski yazıcısı. Sizce iyi bir şoför olamaz mı?
Pour un ermite ex-scribe de Dieu, je ne le voyais pas bon conducteur.
Felicity kontrol etti ve orası bütün gece komple kapalıymış.
Felicity a vérifié, et cette zone entière a été fermée pour la nuit.
Burası yüzde yüz kapalı olmayabilir.
Cette pièce n'est peut-être pas scellée à 100 %.
Böyle kartuşun kapalı kağıt Bite.
Bite le papier de la cartouche comme ça.
[Tıklayınız], Hiledir, şimdi, bakın Hedef kapalı gözünü asla.
[Cliquez] Voir, maintenant, le tour est, ne jamais prendre votre oeil sur la cible.
Aracınızın camlarını kapalı tutun Çünkü maymunlar camlarınızı açabilir
Gardez vos fenêtres bien fermées sinon les singes peuvent les ouvrir
Staz Ağı kapalıydı.
Le bouclier stasis est détruit.
Bunu gözümüz kapalı yapabilene kadar gece gündüz çalışmalıyız.
Vous devez vous entrainer nuit et jour jusqu'à pouvoir le faire les yeux fermés.
- Dükkan kapalı.
Le magasin est fermé.
Ona kapalı olan bir dünya açtım.
Je lui ai donné accès à un monde qui lui aurait été interdit.
Yürüyüşe çıkıyoruz ve çeneni kapalı tutacaksın.
Nous allons faire un tour, et tu vas te taire.
Yürüyüşe çıkıyoruz ve çeneni kapalı tutacaksın.
Tu m'appartiens maintenant, le vieux.
Bugün kapalı.
Elle est fermée aujourd'hui.
- Tepe ışıkları da kapalıymış.
- Les gyrophares étaient aussi éteints.
Ari, bak, okullar kapalı kardeşim.
Nous obtenons l'information qu'on a besoin
Tartışmaya kapalı.
Ce n'est pas négociable.
Onların ölmesini bekleyemeyiz. Eğer bu hastanede kapalı kalırsak Cass'i kurtaramayız.
On a qu'à attendre qu'ils meurent.