Karaoke translate French
723 parallel translation
Caz kulüpleri, karaoke barlar...
- Les boites de jazz, les karaoké.
Tamda karaokemin ortasındayken...
Je n'avais même pas fini mon karaoké...
Bir karaoke bar açtı.
Il a ouvert un bar karaoké.
Hong Kong'taki karaoke barı görmek isterim
J'aimerais visiter les karaokes à Hong Kong
Biz yemek yiyerek iletişim kuruyoruz, onlar da karaokeyle, bunun nesi kötüymüş bakalım?
On communique en mangeant. Ils ont bien le droit de faire du karaoké.
Sesini karaokeye sakla.
Garde ta voix pour le karaoké.
Karaoke yapmıştık ya. Tracy ve ben "Ebony and Ivory" söylemiştik.
Tu m'as vu au karaoké avec Tracy sur "Ebony Ivory"?
sadece uykumda düşünüyordum! söyledim sık sık karaoke'ye gitmemelisin.
Il ne faut pas passer tout ton temps au karaoké.
Büyük ekranlı TV, lüks bir karaoke makinası ve THX sistemi. George Lucas bile zevkten bayılırdı.
Je t'ai trouvé le maxi téléviseur, le karaoké haut de gamme et des enceintes à son THX à faire bander George Lucas.
Karaokede harikalar yaratalım.
Et si on déflorait le karaoké, tant qu'il est encore là.
- Karaoke deliliği.
- Soirée karaoké.
Yapılan en iyi karaoke kaydı olacak.
On va se faire le meilleur karaoké dont tu aies jamais rêvé.
Lüks karaoke makinası. Büyük ekran televizyon...
Karaoké dernier cri, téléviseur géant...
Brezilya'da kendi karaoke bar zincirimi kurmak.
J'aimerais ouvrir une chaîne de bars karaoké au Brésil.
Bir arkadaş söyledi orada karaoke bar yokmuş.
Un amis m'a dit qu'il n'y en avait pas au Brésil.
Dinle, karaoke planımdan kimseye söz etme.
Ecoute, parle à personne du projet de karaoké.
Karaoke oynadım
Je joue à KARAOKE-KID.
- Komik şeyler mi? - Evet, fıkra, şarkı, karaoke gibi
Jokes, sing, Karaoke.
- Karaoke olduğunu bilmiyordum.
Je ne savais pas, pour le karaoké.
Bir karaoke makinesi alınca beni ara.
Préviens-moi quand tu auras acheté une machine à karaoké.
Karaoke.
Au karaoké...
Eğer bu kızlar boklarını birlikte getirdilerse, karaoke yapmaya gidecekler demektir. 167 00 : 14 : 46,900 - - 00 : 14 : 50,400 Lana!
Les filles vont se préparer et faire du Karaoké.
O karaoke idi.
C'est le Karaoké.
Bu gerçekten aptalca gelebilir, ama sence bir yerlerde karaokeden para kazanabilir miyim?
Je sais que ça a l'air con, mais... tu crois que je pourrais gagner ma vie avec le Karaoké?
Sen haklısın. Karaoke yaparak para kazanacağım...
Je gagnerai ma vie avec le Karaoké...
Burasi halk hamami, karaoke bar degil
On n'est pas dans un karaoke.
Sarı kafalı kocamjkalkmış karaoke söylerken, Ally'nin, dili ağzımın içine girmiş olan babasına bakarak bir hindi yemeği boyunca oturmam gerekiyor.
Je vais manger de la dinde avec le père d'Ally... que j'ai embrassé... et avec mon peroxydé...
En büyük hayalimiz, eski bir gay diskosunu... Katolik ve yahudi cemaatinin karaoke yapabileceği bir mekâna dönüştürmekti.
On allait transformer une ancienne boîte gay en centre judéo-catholique / karaoke.
- Karaoke cihazı almaya geldim.
- Je viens pour le karaoke.
Bu iyidir fakat gerçekten baba bir karaoke arıyorsanız... - Evet arıyoruz.
Celle-ci est O.K. mais si vous aimez le karaoke...
Tamam, dün bütün davetiyeleri gönderdim. Karaoke cihazımız geldi.
J'ai envoyé les invitations, on a le karaoke...
- Oh, hayır, hayır. - Ne? - Karaoke için CD'lere ihtiyacımız var.
Il faut les disques pour le karaoke.
Duşta iyi olduğuna eminim, ama karaoke 1.5 saat önce bitti.
Je suis sûr que c'est très joli sous votre douche, mais le karaoke est terminé depuis une demi-heure.
Sadece karaoke yaptı.Abartmayalım.
Elle a accompagné le jukebox. Ne commençons pas à faire reluire le Grammy.
Madam Oh'un Karaoke Bar'ına gel.
Viens au Karaoké de Mme Oh.
Senin oturak güvercinin kendini bir karaoke barda güvende mi hissediyor?
Ton indic se sent en sécurité dans un bar karaoké?
Jack ve Andie'yi ünlü karaoke seanslarımızdan birine ikna edebilir miyiz dersin?
Tu crois que Jack et Andie participeront à notre karaoké?
İkinizin karaoke şarkısı varken, insan bununla nasıl rekabet edebilir?
Je peux pas lutter contre un karaoké.
İçeri geçip biraz karaoke söyleyeyim.
Je pense que je devrais rentrer et me faire un karaoké.
Karaoke barda olacağız! ..
- Rendez-vous au pub à 8 h 30.
O zaman yakında yeni bir kareoke seti alırım.
Alors bientôt je pourrai acheter un nouveau karaoké?
Karaoke barlarını seviyor.
Et il aime les films d'action... et les bars à karaoké.
- Karaoke!
– Karaoké!
Kareoke.
Un karaoké!
- Karaoke gibi mi?
Pardon?
Birisi çocuklara şarkı söyletip film çekiyormuş.
On tourne Kid Karaoké pas loin, je sais que t'es pas au casting.
- Ama çocuk filmi çekiyorsun?
Comment t'en es arrivé à diriger Kid Karaoké?
Nasıl görünüyorum?
T'as l'air d'aller au karaoké.
Evet ama bunu sadece şarkı söylediklerinde yapabiliyor.
Mais à condition qu'ils chantent au karaoké.
O karaoke makinesini çok severdin, biliyorsun.
Tu adores le karaoké.
Tanrı biliyor ya, şu anda tek istediğim karaoke söylemek.
Dieu sait que j'ai envie de me faire un karaoké.