Karınız mı translate French
3,300 parallel translation
Bu sizin, aa, karınız mı, Bay Ward?
Est-ce bien votre, uh, femme, M. Ward?
Bay Cobb. Karınız burada.
- M. Cobb, votre femme est là.
Lütfen adamınıza sahip çıkar mısınız biraz?
Pourriez-vous le contrôler?
Bakın, görevinizi yapmaya çalıştığınızı biliyorum ama Jimmy Cannon karımı öldürdü.
Je sais que vous essayez de faire votre boulot, mais Jimmy Cannon a tué ma femme.
Karınız orada olmayacak mı?
Et votre épouse?
Efendim, eski karısının kefalet parasını yatırdığının farkında mısınız?
Même son ex-femme est venue déposer une caution pour lui.
Ben sadece konuşurken karısının ve kızımın burada olmasını istiyorum.
Je voudrais que votre épouse et ma fille viennent pour dire quelque chose en leur présence.
Bak, sana söylemek istediğim elinde biz varız. Yani, şehrin en iyi taktik takımı mevcut. Bu derece karışık bir olayda, tam da ihtiyacın olan ekip.
Il faudrait peut-être la meilleure équipe pour le plus dur.
- Ve zamanımız doldu. İşin ve havanın keyfini çıkarın.
Profitez du boulot et de la météo.
Kelepçeleri çıkarır mısınız?
Elle est déshydratée et fiévreuse.
Geçen gece izlediğim bir filmle karıştırdım. Ninja babasının ninja erkek arkadaşını rakip ninja klanında olduğu için öldürmesini emrettiği bir ninja kız hakkındaydı.
- J'ai dû m'embrouiller avec un vieux film que j'ai vu l'autre soir, à propos d'une fille ninja dont le père ninja lui a ordonné de tuer son petit ami ninja car il fait parti d'un clan ninja adverse.
Karım ahlaksız kaltağın teki.
Mon épouse est une putain.
Beni arayacaksınız ve karım Linda'yı telefona vereceksiniz.
Vous allez me rappeler et me passer ma femme, Linda, pour que je puisse lui parler.
Karınızın neden Mary Smith ismiyle bir motel odasında kaldığına dair bir fikriniz var mı?
Pourquoi votre femme résidait-elle dans un motel sous un faux nom?
İkinci karınla altı ay falan mı evli kaldınız?
La seconde, ça a duré six mois.
Korkarım beni bir başkasıyla karıştırdınız. Hayır, hiç sanmıyorum.
Vous devez me confondre avec quelqu'un d'autre.
Karım bu benim, anladınız mı?
C'est-c'est ma femme. D'accord?
İşten çıkarıldığınızı ve Doktor Shepherd'la ayrı yaşadığınızı söyleseydiniz daha iyi olurdu.
Ça aurait été mieux si vous m'aviez dit que vous aviez été renvoyé et que vous et Dr. Shepherd vivaient séparément.
Karımın kız kardeşi, tüm seyehat programımızı biliyordu, ve oğlum, bunu Facebook sayfasında duyurdu.
La soeur de ma femme avait notre itinéraire complet, et mon fils l'a posté sur sa page Facebook.
Kharun'da ne çıkarınız var, Bay Crohne?
À quel niveau se situe votre engagement au Kharun, M. Crohne?
Siz karısı mısınız? Evet.
Vous êtes sa femme?
Eğer bu hakkımızı bu fırsatçılara satarsak eğitim maksadını aşar ve... halkın kendini yönetebileceğine dair yaratıcı fikirleri ortaya çıkar.
Si on vend ce droit à des profiteurs, on met en échec l'objectif de l'éducation : former des citoyens capables de se gouverner eux-mêmes.
Cüzdanınızı çıkarın bayım, çünkü bu bizimle işbirliği yapmanızdan çok daha pahalı bir alternatif.
Alors sortez le portefeuille, car c'est une solution bien plus chère que de coopérer avec nous.
Avansınızı ailemden miras kalan parayla ödemek istiyorum. Ama karım,..... para belediyeden geldi sansın istiyorum.
Je veux payer votre acompte, avec l'argent que j'ai hérité de mes parents, mais je veux que ma femme... pense que ça vient de la mairie.
Çok iyi bir avukat olmalısınız yani karımın bir bakıma tamamen yanlış anladığı şeyleri basitçe ve açıkça açıklamalısınız.
Vous êtes, paraît-il, un excellent avocat, vous devriez donc pouvoir expliquer clairement et simplement les choses à ma femme de telle sorte qu'elle comprenne de travers.
Hayır beyler. Sanırım beni başkasıyla karıştırdınız.
Les gars, vous vous trompez de type.
Carter onu tanıyor olmalıydı çünkü bana sadece karımın ve kızımın katilinin bilebileceği şeyleri söyledi.
Carter le connaissait, car il m'a dit des choses que seul celui qui a tué ma femme et ma fille pouvait savoir.
Bak, burada oturup davalarımızın güçlü ve zayıf yanlarını tartışabiliriz ama açıkçası bu beni oldukça sıkar.
On peut rester là et discuter des forces et faiblesses de nos dossiers, mais franchement, ce serait d'un ennui.
Biraz aklım karıştı. Ne güzel eğleniyoruz derken yüzüme bira attınız.
Tout le monde s'amusait, et j'ai pris une bière dans la tête.
Daha da önemlisi şu kızarıklıkların kafamı karıştırdı. İkisini de farklı ağız yapmış gibi.
Mais surtout, vos suçons m'interpellent, car on dirait deux bouches différentes.
Şakanıza karımı sokmak zorunda mıydınız lan?
C'était une bonne blague, hein?
Evet, bakın, silahları satıp iyi bir kar yapacağız ve buna ihtiyacımız var.
Ouais, tu vois, on vend les armes, on fait un gros profit, ce dont on a besoin.
Yaptıklarımızı haklı çıkaracak bir sonuca varamadım çıkarılacak tek kayda değer sonuç sensin senin kişisel yaşamın.
Je ne voyais plus quelle fin pouvait justifier nos moyens, parce que la seule fin qui t'importe, c'est toi, et ta survie personnelle.
Çay takımı, korkularınızı oyunda karşınıza çıkarıyor.
Tes peurs sont concrétisées dans le jeu.
Bu adamın karısı ve kızı var, benim aksime bir babası var yani gidip ona yardım edeceğim.
Cet homme a une femme et un enfant qui, à l'inverse de moi, a toujours un père, donc je vais aller l'aider.
- Karınızı en son ne zaman gördünüz? - Sarah'ı mı?
Quand avez-vous vu votre femme pour la dernière fois?
Hadi oğlum. Bay Michael'in kaybolmasıyla ilgili tek ipucu, onu, karısını ve gelişen bir yetenek olan kızını hayallerinin peşinden Fort Wayne'den Hollywood'a getiren bu minivan.
Le seul indice de la disparition de M. Michaels est ce monospace, qui les a transportés, lui, sa femme et sa fille, un talent en herbe, de Fort Wayne à Hollywood, à la poursuite d'un rêve,
Sakallı arkadaşınız bir sorun çıkarır mı? - Hayır.
Votre ami barbu va poser problème?
Kız adamın aramalarına cevap vermiyordu. O yüzden, Drew karısıyla konuşabilsin diye, bu buluşmayı ayarladım.
Elle ne prenait plus ses appels, alors j'ai pris rendez-vous pour que Drew puisse lui parler.
Carter onu tanıyor olmalıydı çünkü bana sadece karımın ve kızımın katilinin bilebileceği şeyleri söyledi.
Carter a du le connaitre car il m'a dit des choses que seul le tueur de ma femme et de ma fille pouvait savoir.
İşler karışık, buna zamanımız yok.
C'est une pagaille pour laquelle nous n'avons pas le temps.
Bay Healy... eski karınızı sever miydiniz?
- Vous aimiez votre ex-femme, M. Healy?
Onun eyalet dışına gittiği eski karısının kızı, ne çeşit bir sıçan ile uğraştığımızı tam anlamıyla biliyoruz.
La fille de son ex-femme, c'est pour elle qu'il est venu dans le Nord de l'état, Juste quand on pensait avoir saisi à quel animal on avait à faire.
Karım ve ben kızımızın Alex ile çıktığını duyunca ikimiz de buna çok karşı geldik.
Quand ma femme et moi avons découvert qu'Haddie... sortait avec Alex, on a été absolument contre.
Rica etsek kasedi çıkarır mısınız? Peki. Beş dakika bekleyin.
Pouvez vous juste nous sortir la cassette?
Karınızı hiç aldattınız mı?
Avez-vous déjà trompé votre femme?
Şayet karımın suçlamada bulunacağını düşünüyorsanız, hayal görüyor olmalısınız.
Si vous pensez que ma femme va confirmer ces accusations, vous devez être en train de rêver.
Şimdi hayatımızın baharında karılarımıza kölelik ediyoruz. Evet.
Maintenant, on est à la fleur de l'âge, et on est des esclaves.
Karınızda haber alınca umarım ararsınız.
J'espère que vous appellerez si vous entendez quoi que se soit sur votre femme.
Şansımız yaver giderse Tom Walker yarın karısını arar onu bulup yakalarız ve hepimiz kahraman oluruz.
Avec un peu de chance, Tom Walker va appeler sa femme demain matin... on va le retrouver et à midi, on sera tous des héros.
- Karınızı hiç aldattınız mı? - Hayır.
Avez-vous déjà trompé votre femme?