Karısı mı translate French
14,059 parallel translation
- Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun.
Vous essayez juste de m'embrouiller.
Ayık kalma arayışıma karışman için seninle ilgili endişelerime izin vermemem gerekiyor.
Je ne devrais pas m'inquiéter pour vous, au risque de compromettre ma rémission.
İç soruşturma müfettişleri hakkınızda hatalı fotoğraf dizilimi yapmaktan sizi hiç araştırdı mı ve Evan Houston'un ilk duruşmaya çıkarılmayışının tek sebebi bu soruşturma mıydı?
Les affaires internes ont-elles enquêté sur vous par rapport aux tests photos, et est-ce la raison pour laquelle Evan Houston n'a pas été convoqué lors du premier procès?
Bakır, tungsten ve pirinç karışımı. Acayip az bulunan ve öldürücü cinsten.
Composées de cuivre, de tungstène et de laiton, elles sont incroyablement rares et extrêmement mortelles.
Kafa karışıklığı mı?
Distraction?
Biliyorum, şarjım bitti. Stüdyo için tarihi karıştırmışım. Yarın için kiralamışım, bugüne değil.
Je sais, je n'avais plus de batterie et j'ai échangé les dates au studio, je... j'avais réservé pour demain, pas aujourd'hui.
Mona karışık biri tamam mı?
Mona est compliquée.
'Ama Radley'de biri bana bilmeceler ve''karışık tekerlemeler yollamaya başladı.'
Mais quelqu'un à Radley a commencé à m'envoyer des énigmes et des comptines tordues.
Muhtemelen, yardım düzine tanınmayan kadın Sovyet ajanlarının bir karışımı Pinko Mata Hari.
Probablement un amalgame d'une demi-douzaine d'agents secrets soviétiques... Une Mata Hari Rouge.
Lütfen, karımı arayıp ona iyi olduğumu söyler misiniz?
S'il vous plait, appelez ma femme, dites-lui que je vais bien.
Karı koca arasında anlarım ama kardeşler arasında?
un acte d'amour. Je comprendrais ça entre un mari et une femme, mais un frère et une sœur?
Bu sürtükler yakın bir zamanda sikimi yalamayacaksa ikisinin de topuğuna sıkarım!
Et bien, si ces salopes me suce pas la bite incessamment sous peu, j'vais buter leurs culs!
Güzel karımın nazik elleriyle hazırlanmış lezzetli bir akşam yemeği bekliyorum.
Juste un délicieux repas préparé par ma jolie femme.
Oğlumun karısı, kızım yerine koyduğum kadın.
La femme de mon fils! Que j'ai traitée comme ma propre fille.
Yetse canını sıkar mıydı?
Cela vous ennuierait que ce soit le cas?
Misafirleriniz arasında bir Doktor Fletcher ve karısı var mıydı?
Parmi vos invités, était un certain docteur Fletcher et son épouse?
- Dr. Fletcher'ın asıl ismi Bay Ian McKidd ve'karısı'dediği de Bayan Dorrit'miş.
- Dr Fletcher était un M. Ian McKidd et son "épouse" un Mme Dorrit. - Quoi?
Babanın karısıyım ve sana bir soru soruyorum.
Je suis la femme de ton père, et je t'ai posé une question.
Bu da oğlumuz, Ghani. Ben ikinci karısıyım.
Voici notre fils Ghani, je suis sa deuxième épouse.
Güzel bir karısı var ve onu uzaklara mı yolluyor?
Il envoie au loin sa magnifique femme.
Oraya bir silah sokabilirseniz, Allah'ın yardımıyla ben de sıkarım.
Si vous pouvez faire entrer une arme, avec l'aide d'Allah, j'appuierai sur la détente.
Karını çalsa bile umurumda değil.
Je m'en ficherais s'il t'avait volé ta femme.
Eğer gidersem ve hastalarımdan biri ölürse acı çeken ben olmayacağım. Hastamın annesi, kız kardeşi, arkadaşı, karısı acı çekecek ve benden nefret edecekler.
Si je laisse mon patient mourir, ce n'est pas moi qui souffrirai, mais sa mère, ses sœurs, ses amis, sa femme, et ils me détesteront.
Sanırım sürekli zaman çizelgesine karışıp durduğum için.
Je pense que c'est parce que je n'arrête pas de le croiser à travers le temps.
Aileme epeyce karın ağrısı yaşattım.
J'ai fait beaucoup de mal à ma famille.
Salıdan sora da burada olursa, yine 25 bin dolarını alırım ve hayır diyip durduğun şu akşam yemeğine çıkarız.
S'il est toujours là mardi, ça te coutera 25 mille de plus, et on aura ce diner que tu me refuses.
Bir şey demeyeceksen çıkar mısın lütfen-tebasa?
Si tu n'as rien à me dire, sors d'ici.
Ve karısı ünlü bir aşçı, yani ağırdan alalım dedik. - Teşekkürler, Robby.
Et sa femme est une sorte de chef superstar, alors nous y sommes allés doucement.
Umarım o kar kış sana Glen'den daha çok yaramıştır.
J'espère que vous vous en êtes mieux tirée que Glen avec toute cette neige.
Bebeği aldırmazsam karısına hemen anlatacağına söz verdi.
Il m'a promis que si je le gardais, il irait lui parler.
Beraber uygun bir eve çıkalım dedi. Karısını oğluyla Londra'ya gönderecek.
Il disait qu'on aurait une maison à nous, qu'il l'enverrait à Londres avec leur fils.
Siz ve Sid, Sid'in eski karısıyla dışarı mı çıkacaktınız?
Vous et Sid alliez sortir avec son ex-femme?
- Seri numaraları karışık mı?
Des billets qui ne se suivent pas?
Elimi sıkar mısın?
Vous pouvez serrer mes mains?
Sağ elinle biraz daha kuvvetli sıkar mısın?
Vous pouvez serrer un peu plus fort votre main droite pour moi?
Abu Omar, karım Daliyah'ı kendi karısı olarak aldı.
Abu Omar a pris ma femme, Daliyah, comme si c'était la sienne.
Büyüdüğümde kayıp kişileri onun tarifine uyan biri var mı ya da o maske veya sembol suça karışmış mı diye FBI'ın sisteminde bile araştırdım ama hiçbir şey çıkmadı.
Plus âgé, j'ai vérifié les personnes disparues, avec les fichiers du F.B.I., une personne correspondant à sa description ou n'importe quel crime impliquant des symboles ou ce masque, mais il n'y avait rien.
Yani karılarımız kocalarına komplo kuruyor. Sıradaki ne?
Des femmes qui complotent contre leur mari... et après?
Pekala, velilerin iletişim bilgilerini, yerel hastanelerin listesini ve bölgedeki karışık politik durumu ele alan makaleleri bastırdım.
Eh bien, j'ai imprimé les coordonnées des parents, une liste des hôpitaux locaux... et quelques articles sur le développements politiques dans la région.
1984 yılında bir soda şarap karışımı içmek istemişti.
Il a demandé un panaché en 1984.
Ama eski karısı olacağımı tahmin etmediniz.
Mais vous ne vous attendiez pas à rencontrer son ex-femme.
O yaşlı hanım beni başka bir yakışıklıyla karıştırmıştır.
Cette vieille femme a du me confondre avec un autre type séduisant.
Birçok tehdit mevcut Ticaret Bakanım özellikle Nazi ajanlarının karışıklık çıkartıp suçu bölücülere atabileceği tehditler.
Il y a beaucoup de menaces, Ministre du Commerce du moins celles des agents Nazis qui cherchent à nous déstabiliser et blâmer leurs crimes sur nos principes.
Ya da pompalı ve balta karışımı bir şey.
Ou peut-être un fusil-hache ou autre mélange du genre.
De Luca, Warren'ı ameliyathanemden çıkarır mısın?
De Luca, pouvez-vous escorter Warren en dehors de mon bloc?
İki yıl sonra karım öldü.
Deux ans aprà ¨ s, ma femme est morte.
Şehir efsanesiyle karıştırmışım.
J'ai confondu avec la légende urbaine.
Zıplama evinden çıkar mısınız lütfen?
Pouvez-vous sortir de la maison gonflable?
İşim bitince eve gideceğim, sevgili karımla kucaklaşacağım sonra iyi eleştiriler almış bir dizinin 3-5 saatini izleyip yatacağım.
Après le boulot, je rentre chez moi, j'enlace ma tendre épouse et on mate trois à cinq heures d'une série dramatique qui cartonne. Puis je vais dormir.
Aptal Greg çalışma programımı karıştırmış.
Cet idiot de Greg s'est planté avec mon itinéraire.
Karısıyla yattığım adam.
J'ai couché avec sa femme.