Kazandık mı translate French
760 parallel translation
Çok kazandık mı?
Est-ce que nous sommes gagnants?
- Sanırım bahsi biz kazandık, Jock.
- On a gagné, Jock.
Bana kazandırdığın şık bir başlangıç.
Tu m'as offert une belle vie.
Kaybettiğiniz için üzgünüm Madam Lawrence, ama kazandığım için de mutluyum, o yüzden kızmayın. Harika bir atıcısınız ve bu söylediğimde ciddiyim.
Désolé, vous avez perdu, mais je suis ravi d'avoir gagné!
Benzin satışından iyi paralar kazandık. Hesabımızdaki para, temmuz sıcağındaki bir termometre gibi hızla artıyor.
Nos finances grimpent comme thermomètre en été!
40 yıllık çalışmalarımın, yazdıklarımın, kazandığım her şeyin ve Fransa'nın ruhu üzerine yemin ederim ki Dreyfus masumdur.
Sur mes quarante années de labeur, sur tout ce que j'ai acquis, sur tout ce que j'ai écrit pour propager l'esprit de la France, je jure que Dreyfus est innocent!
Mutluluğa ve dolayısıyla yanıklara bağışıklık kazandım.
Je suis immunisée contre le bonheur et ses brûlures.
Haftalık 30 sterlin kazandığım bir işim var. Kendi dairem var ve istediğim zaman arkadaşlarımla buluşabiliyorum. Bu bana yetiyor da artıyor bile.
J'ai un boulot qui me rapporte 30 £ par semaine, j'ai un appartement, je vois mes amis quand j'en ai envie, ça me suffit.
Senin kazandığın olmadan bile, başımızı suyun üzerinde tutmayı başardık.
Même sans tes cachets, j'ai subvenu à nos besoins.
Beraber yıllarımızda çok tecrübeler kazandık.
Nous avons vécu beaucoup de choses durant toutes ces années ensemble.
Ekinimizi, ocaklarımız için odunu kadınlarımız ve çocuklarımız için aş veren toprakları kanla kazandık.
C'est avec le sang qu'on a conquis la terre à labourer, le bois pour le feu, le gibier pour nos familles.
Kazandığım çok kıymetli aylarımı boş yere ziyan ettin.
Vous avez détruit ce temps précieux que j'avais obtenu.
Alın teriyle kazandığı parayı çöpmüş gibi saçma bir şeye savuran yetişkin, medeni bir kadını tanıdığımı bilmek beni kızdırıyor!
Dire que je connais une femme adulte et civilisée... qui prend ses économies et les gaspille... pour cette bêtise, c'est de l'argent jeté par les fenêtres!
Bursu kazandınız ve bir gecede kendinizi rahipliğe layık mı gördünüz?
Vous obtenez cette bourse... et là, tout à coup... vous êtes digne de devenir prêtre?
Asla hiçbir şeyim olmadı. Ancak ringe çıkınca temiz para kazandım.
Je n'ai jamais rien eu, jamais, jusqu'à ce que je réussisse à gagner ma vie en boxant.
Sanırım ben bağışıklık kazandım...
Je suis immunisé...
Savaşı kazandığımızı unutmuşa benziyorsun! - Güpegündüz yaptık. - O bir kazaydı.
- J'ai gagné la guerre!
Hatırlatayım ki, Hoboken Zephyrs bir maç kazandığında buna galibiyet serisi demek zorunda kalmıştık.
l'ouvrir. Je te rappelle qu'une victoire des Hoboken Zephyrs ne nous mènera pas loin.
Hey, ufaklık, sana yeme huyunu kim kazandırdı? Şu açlıktan kıvranan baban mı?
Ton père t'a donné le vice de manger?
1921'de Bayanlar Açık Engelli turnuvasını kazandığımı bilmelisin.
Sachez que j'ai emporté le Handicap Dames en 1921.
Demin bir çekiliş yaptık ve Pierre beni kazandı.
On a inventé une loterie et Pierre m'a gagnée.
- Parayı ne zorlukla kazandığını biliyorum. - Kızımı sen alıştırdın içkiye.
- Vous aviez peiné pour nous.
Sizi hayal kırıklığına uğratacağım sevgili Hubert ama bu öğleden sonra, hatırı sayılır miktarda para kazandım.
navré de vous décevoir mon cher Hubert mais cet après-midi j'ai touché une assez jolie cote!
Bunun dışında, bu yılın ocak ayında gene harakiri yapmak isteyen başka bir eski Fukushima Klanı hizmetlisi Motome Chijiiwa'ya verdiğimiz cevap konusunda da hata yapmadığımız açıklık kazandı. Hanemizin askeri sertliğine dair ifadeleri Edo'nun her noktasında yankılandı.
L'austérité proverbiale de notre clan fut connue dans tout Edo... grâce à ce suicide faisant suite à celui de Chijiwa.
Zorluklarla kazandığım bilgimi ve onca ihtimam ve samimiyetimi... kalpsiz bir sokak kızına harcadığım için aptallığıma lanet olsun!
Je suis fou d'avoir prodigué les trésors de mon savoir et de mon cœur pour une petite garce comme vous!
Sonuç olarak, bu şekilde bağışıklık kazandım.
Je suis donc immunisé.
- Kazandım! - Kazandık!
Enfin, nous avons gagné!
- Kazandım! - Kazandık!
Nous avons gagné.
Bulaşık yıkayacağım toz alacağım, kazandığım parayı hak etmeliyim.
Faire la vaisselle, cirer les meubles et tout ça. Je la gagne, ma paie.
Tamıdığım kızların benim için ne çok, benim de onlar için ne az şey yaptığımı düşünürseniz ben kazandım sanabilirsiniz.
Quand je revois ma vie, les nanas que j'ai eues, je pense qu'elles m'ont donné bien plus qu'elles n'ont reçu. J'ai l'air de m'être bien défendu.
İleride çocukluğumuzu teminat altına almak için bin bir zorlukla kazandığımız paranın gidişini izlemek çok can sıkıcıydı.
Mon cœur saignait quand j'ai dû donner l'argent durement gagné qui aurait dû assurer une enfance heureuse à notre fille.
Ve sizlerin de kızgınlığını kazandım.
Et je n'ai pas calculé votre ressentiment.
Kazandık mı?
On a gagné?
Umutsuz bir zorluk, bir tükenmişlik vardı, sonra güçlerin gücüyle bizim adanışımız ve dehamız sonucu yüce bir sağgörü kazandık, her ihtiyacımız anında gerçekleşti.
Après avoir connu la pauvreté et le dur labeur, une divine providence honora notre génie et notre dévouement du plus puissant des dons, qui nous permit de combler tous nos besoins.
- Bağışıklık kazandığım için...
- Je suis immunisé... - Sulu!
- Erika, gelsene! - Ben kazandım, artık çıkabilirsin.
- Erika, j'ai gagné!
Yaklaşık 3 dakika sürmeli. Tam emin olmak için 3 dakika ayıracağım. Ağlama faslı işe boyut kazandırır.
Allez, je m'accorde trois minutes, pour que les larmes et tout ça fassent leur effet.
- Yazı tura attık ve ben kazandım.
- On a joué à pile ou face et j'ai gagné.
Pek çok defa zehirlendim. Artık bağışıklık kazandım.
On m'a empoisonné si souvent que je suis devenu immunisé.
- Alışılmışın dışında işler yaparak çok çatışma kazandım ve çok balık yakaladım, Teğmen.
- J'ai remporté beaucoup de batailles et attrapé beaucoup de poisson en faisant preuve d'originalité.
Bunları kolay mı kazandık?
Ça n'est pas venu tout seul.
- Kazandık mı?
- On a gagné?
Pekâlâ, çöp varmış, çok açık ki, üç yediliyle ben kazandım.
Bon, il a que dalle, c'est donc moi qui gagne avec trois sept.
Zorla kazandığımız parayla eşya aldık...
Ces volailles...
Oysa bunun yaşamımda yararlı kılabildiğim, deneyim kazandığım bir olgunluk dönemi olması gerekir!
Dire que ce sont nos meilleures années.
Benim haftalık kazancım senin bir ayda kazandığından çok.
Je gagne plus par semaine que toi par mois.
Size öğretebilmek için defalarca çabaladığımız üzere kazandığınız para sadece karınızı ve çocuklarınızı doyurmaya yettiği müddetçe bu büyük buhrandan bir çıkış yolu asla olmayacaktır.
Nous nous sommes évertués à vous dire que vous ne sortirez de la dépression que lorsque vous gagnerez assez pour nourrir votre famille.
Ama bir oğul kaybettiysem... bir kız evlat kazandım.
Je ne veux pas penser que j'ai perdu un fils, mais plutôt que j'ai gagné une fille.
Bana önceden bulaşmıştı, Ben bağışıklık kazandım.
Je l'ai déjà eue. Je suis immunisé.
Biletleri kazandığım için kıskanıyorsunuz.
Vous êtes jaloux parce que j'ai les billets pour le concert ce soir.
Bir gemi gezisiydi. Karım bir çekiliş bileti almıştı, bedavaya bir gezi kazandık ve gemiye bindik, beni deniz tuttu.
Ma femme avait gagné une croisière en bateau.