English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kaçmak mı

Kaçmak mı translate French

1,118 parallel translation
- Kaçmak mı? Bu en mantıklı hareket olmaz mı?
M'enfuir, ce serait vraiment intelligent!
Kaçmak mı?
Fuir?
- Komisyondan kaçmak mı zorundaydı?
- Il va passer en jugement?
Kaçmak mı?
Nous enfuir?
Kaçmak mı?
S'enfuir?
Gözden kaçmak mı?
Un oubli?
- Kaçmak mı?
- Quoi?
Kaçmak mı istiyorsun, Pai Chang-tien?
Tu es démasqué, Bai Chang-tien!
Şimdi kaçmak mı istiyorsun?
Tu essaies de m'éviter?
Gelfling kaçmış gibi geldi bana. Kaçmak mı?
Il me semble que le Gelfling s'est échappé, n'est-ce pas?
Onca ıvır zıvırı çantanda taşıyorsun ama gerçekten kaçmak mı yoksa insanların kaçmak istediğini sanmasını mı?
Tu transportes toute cette camelote dans ton sac. Ou tu veux vraiment t'enfuir, ou tu veux que les gens le croient.
Bunu yapmamızı zorlayan şey kendi kaderimizden, kendi insanlarımızın kaderinden kaçmak mıydı?
Quelle force nous a poussés à fuir ce qui était vraiment notre destin et celui de notre peuple?
Kaçmak zorundayım.
Je dois m'échapper.
Birçok kez ondan kaçmak zorunda kaldım.
Plus d'une fois, j'ai dû déguerpir en vitesse.
Kaçmak istediğimi söylemedim.
Je n'ai pas dit que je m'enfuierai.
Kaçmak hakkında mı?
A propos de fuir?
Ama kaçmak ilgilendiğim şey.
Mais c'est fuir, qui m'intéresse.
Kedilerin, Sybil'ın farklı parçaları olabileceği, korunmak için beni isteyebileceği ve kedinin, hakkında konuşulmamış bazı eziyetçi insanları tekrar tekrar yok etme isteği olabileceği fikrini ortaya attığımda Marcia çok korktu, "insanlar" dediklerinden uzaklaşmak için, benimle Amsterdam'a kaçmak isteyen Peggy'ye dönüştü.
MARCIA EN PAIX Quand j'ai suggéré que les chatons étaient peut-être diverses personnalités de Sybil qu'elle essayait de m'apporter pour que je les protège, et que le chat pourrait être son désir de destruction, un tourmenteur épouvantable refusant de rester mort, Marcia a pris tellement peur qu'elle est devenue Peggy, celle-ci voulant s'enfuir avec moi à Amsterdam pour échapper à ceux qu'elle appelle "les gens".
Kaçmak için Gök gürleten topumu kullandım
Je ne m'en suis moi-même sortie que grâce à ma boule-tonnerre.
Dilenci değilim bayan. Karım Martha'yla Güney Carolina'da tarlada çalışıyorduk. Sonra savaş başladı ve kaçmak zorunda kaldık.
Je ne suis pas un mendiant... j'avais un petit lopin de terre en Caroline du Sud... avec ma femme, Martha... et depuis que la guerre a commencé, on a dû tout quitter.
Daha fazla kaçmak istemiyorum.
Je ne m'en irai plus.
Kaptanımız kaçmak kelimesinin anlamını bilmez.
Le commandant ne connaît pas le mot "fuir".
3 yıl önce, buradan kaçmak için.. bir delik kazdım, ve içine patlayıcı koydum patlatacağım gün beni yakaladılar.
Il y a trois ans, j'ai voulu percer la paroi pour m'enfuir.
Dar sokak ve arka bahçesi beni bunaltmıştı. Annemle veya tek başıma şehire gitmek ve çorba aşçılarının zulmünden kaçmak için her türlü boşluğu ve fırsatı kollamaktaydım.
La rue familiale et les cours me devenaient trop étroites, j'avais besoin de lointains, je saisissais toutes les occasions d'échapper aux cuiseurs de soupe et de m'éloigner de la banlieue pour aller en ville, seul ou à la main de maman.
Sadece kaçmak için değil gün batımında çanlar çalarken İç Çekmeler Köprüsünde öpüşebilelim diye Browning'lerin yaptığı gibi.
Pas simplement pour fuguer mais pour qu'on s'embrasse sous le Pont des Soupirs au coucher du soleil quand les cloches sonnent...
Bimba'nın yetiştirilmesindeki sorumluluğundan kaçmak için kullandığı kötü sözlerin suçunu bana atıyorsun.
Pour te décharger de ta responsabilité pour sa mauvaise éducation tu m'accuses d'être responsable de son langage obscène.
Bense, oradaki ekonomik krizden kaçmak için gönüllü oldum. Ayrıca karım ve çocuğum da var.
Moi, c'est parce que la dépression sévissait et que j'avais une femme et un enfant.
Ve onları yaktıktan sonra buradan kaçmak için ne kadar zamanım var?
Combien de temps aurai-je pour m'enfuir après les avoir allumer?
# Yaşadığım kent gitgide hapishaneye dönüşüyordu... Kaçmak zorundaydım.
La province m'était comme une prison dont il fallait m'échapper.
Asla. Seninle kaçmak istiyorum.
Je veux m'enfuir avec vous.
O an kaçmak istedim. Çok uzaklara kaçmak istedim. Korkum giderek artıyordu.
Et moi, je veux... je veux m'en éloigner, je veux... m'en éloigner, et j'ai de plus en plus peur.
Ben de bir şeyler öğrenmekten ve çalışmaktan kaçmak için elimden geleni yaptım.
J'ai essayé de mon mieux d'éviter d'apprendre quoi que ce soit et d'y travailler
Tek yaptığım arabanızdan kaçmak için geri sıçramak oldu.
Je me suis jeté en arrière pour éviter la voiture.
Yardım almadan kaçmak neredeyse imkansız.
Impossible de s'évader sans aide.
Oradan kaçmak bir yılımı aldı.
Il m'a fallu un an pour m'évader.
Umutsuzca kaçmak istedim,... çantalarımı toplayıp, tüymek. Ama yapmadım.
J'ai eu envie de m'échapper... de faire mes bagages et de me sauver... mais je ne l'ai pas fait.
Bu bizim kaçmak için şansımız.
C'est notre seule chance de partir.
Bu yüzden evden kaçmak zorunda kaldım.
Je me suis donc enfui.
Yaptığım şey buydu. Kaçmak ve saklanmak.
Je n'ai fait que ça, fuir et me cacher.
Kaçmak zorunda kaldım.
J'ai dû fuir.
Bazen sanki kaçmak zorundaymışım gibi geliyor.
Parfois, j'ai besoin de sortir.
Beni ve odamı araştırma düşüncesinin polislerin akıllarına ne zaman geleceğini bilmediğim için yapacağım en iyi şeyin taşla birlikte mümkün olduğunca çabuk kaçmak olduğunu düşündüm.
Il n'y avait pas d'endroit dans l'hôtel où le bijou aurait été en sécurité, alors je suis sorti, sous prétexte d'une course, et je suis allé chez ma sœur pour réfléchir.
Çağrı var. Kaçmak zorundayım.
C'est mon bippeur.
Benden kaçmak için kendi yoluna gitmiştin, değil mi? !
Tu fais vraiment ton possible pour m'éviter!
O kız bütün arkadaşlarımı öldürdü, buna rağmen kaçmak istemedim.
Même si elle avait tué mes amis, je ne voulais pas partir.
Kaçmak istiyorum.
Je veux m'échapper.
Kaçmak mı?
Oui.
- Beş. Evden kaçmak istemiştim, ama sen yalnız gitmeme izin vermedin.
Je voulais m'enfuir mais tu ne voulais pas me laisser partir seul.
Kaçmak zorunda kalacağım.
J'ai tout perdu.
- Yarıda bırakıp sınıra kadar kaçmak zorunda kaldım.
J'ai passé la frontière comme j'ai pu.
Daha fazla kaçmak istemiyorum.
Je n'ai plus envie de m'évader.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]