Keskin translate French
4,538 parallel translation
Bu gece keskin nişancının icabına bakacağım.
Je m'occupe du sniper dès ce soir.
Neden hafızan bir anda bu kadar keskin oldu?
Pourquoi ta mémoire est si vive tout d'un coup?
Keskin nişancıdan net bir atış istiyorum.
Envoyez un tireur embusqué!
En az 15 cm ve keskin, güçlü çelikten olmalı.
La lame doit être au moins de 15 cm, et faite de métal solide et tranchant.
Ağızda bir tür kimyasal tadı bırakan, inanılmaz derecede keskin bir şey.
- Vous allez où? - Je m'en vais. Et notre déjeuner?
İri kasları keskin çenesi ve kusursuz dişleri hariç.
Oui, exactement, sauf qu'il a des muscles puissants, la mâchoire découpée et une dentition parfaite.
Keskin nişancı değilseniz, kafalarına nişan almayın sadece Aylak'ı yere düşürmeye çalışın.
Si vous visez mal, ne visez pas la téte, atteignez-les, c'est tout.
Nasıl da keskin gözlerin var öyle.
Tu as l'œil perçant.
Keskin bir sola dönüş geliyor. İki blok sonra onu buldun.
Virez à gauche, dans deux pâtés de maisons, vous l'avez.
Keskin nişancılığı çok yüksek.
Le logiciel est plus rapide.
Kılıcım sabaha keskin ve hazır olacak.
Ma lame sera affûtée au matin.
fakat burada bazı keskin kısımları atmışsınız John Doe nun açıklayıcı ifadelerinin bulunduğu bize bizzat sunduğu kısımlar yok.
Mais vous retenez certains aspects de l'histoire, aspects qui étaient tout à fait clair et explicite sur la séquence fournie John Doe.
Görevini cesurca yerine getirirken sabah karşı saat 2'de keskin nişancı tarafından vuruldu.
Tué par un tireur isolé à 14h00 en effectuant bravement son devoir.
Artık o keskin dönüşleri yapabilir.
Très utile, pour les virages serrés.
Keskin bir şey.
Quelque chose de pointu.
Kanka, ona dikkat et ve keskin şeylerden uzak tut.
Buddy, surveille-le. Et ne le laisse pas près d'objets coupants.
Güzel omuzları ve harika, keskin bir yüzü var.
Il a une belle carrure et un visage bien dessiné.
Seninkilerin bayağı keskin bir tadı var.
Ça a un goût prononcé.
Keskin nişancı ve plastik mermilerle, habersizce yakalayabiliriz.
- Avec un tireur d'elite, des balles en caoutchouc et la surprise, ga peut le faire.
Bilmiyorum, birden aşırı tepki gösterdim. Üstelik ucu keskin bile değil.
Je me suis emballé, c'est même pas acéré.
Donanma eğitimini yeni bitirdim, şimdiyse keskin nişancı okuluna gideceğim.
Après BUD / S, une formation de sniper.
El Kaide kellelerinize ödül koydu. Dünya çapındaki radikaller ise kelle toplamak için sınırları istila etmeye başladı. Keskin nişancılar- -
Al-Qaïda en Irak a mis vos têtes à prix et les extrémistes se bousculent pour une part du gâteau.
Cihatçıların da keskin nişancıları var.
Les moudjahidines aussi ont des snipers.
Keskin nişancı kafaya nişan almaz.
Un sniper vise pas la tête.
450 metreden kafaya nişan alan bir keskin nişancıları varmış ama.
Ils ont un type, il vise la tête à 500 mètres.
Olimpiyatlarda keskin nişancılık mı yapıyorlar artık?
Y a une épreuve pour les snipers?
Düşman keskin nişancısı belirlendi.
Sniper ennemi repéré.
Siktiğiminin keskin nişancısı hemen arkamızdan geliyormuş.
Ce sniper nous l'a mis profond!
Birkaç keskin nişancı ifadesi yazacağım.
Je vais remplir mon rapport de tir.
Bir şey olmadı. Diğer keskin nişancıların toplamından daha fazla vurmuşsun.
C'est plus que tous les autres réunis.
El Kaide'nin olimpiyatlara katılmış bir keskin nişancısı var demiştin ama 3 yarışmadır Irak adına katılan uzman tetikçi yokmuş hiç.
T'as parlé d'un tireur olympique, mais l'Irak en a pas qualifié depuis 12 ans.
Önemli bir hedefe doğru yaklaşırken.. ... düşman keskin nişancısı tarafından ateş altında kaldık.
Un sniper nous a visés à l'approche d'un objectif prioritaire.
Öldürdüklerini kaydeden bir keskin nişancıydı o.
Un sniper filme ses cartons.
Atışı ancak bir düşman keskin nişancısı yapabilirdi.
Un seul sniper ennemi en est capable.
Birleşik Devletler askeri tarihindeki en ölümcül keskin nişancı olduğunu söylüyorlar.
On dit que t'es le sniper le plus redoutable de l'Histoire.
Problem şu ki, lanet olası duvarları diken mühendisler duvarın arkasında uzaktaki tek bir keskin nişancı tarafından vuruluyor.
Mais ceux qui le bâtissent sont abattus un par un, par un sniper. - Il tire de très loin.
Arkadaşımız Biggles'i öldüren keskin nişancı dostum.
Le sniper qui a tué notre ami.
Sizleri düşman bölgesinin altı blok kuzeyine getirip götüreceğiz. Ki ateş edeceği zaman sizi keskin nişancının burnunun dibine koymuş olacağız, tamam mı?
On vous dépose à 6 blocs au nord, à deux doigts du sniper quand il tire.
Keskin zekalıdır, sıvılarda uzmanlaştı.
Elle est brillante. Spécialisée dans les fluides.
- Şüphelinin keskin dişleri olmalı.
- Le suspect a des dents pointues.
Adam keskin nişancı.
C'est un tireur d'élite.
Acayip keskin.
Méga tranchant.
Yazım... çok keskin.
L'écriture... tranchant comme un rasoir.
Ama bu iş için keskin bir zekası var.
Il a l'esprit pour ce genre d'affaire.
Er Dixon A1 uygunluk, 20-20 görüş. bekar, keskin nişancı, otoriteye itaatsizlik.
Dixon est en forme, a une vision parfaite, est célibataire, bon tireur, méprise l'autorité.
Bu bir Çin m99 keskin nişancı tüfeğinin canlı görüntüsü.
Voici des images en direct d'un fusil de sniper m99.
Hiç bir Çin m99 keskin nişancı tüfeği gördünüz mü?
Avez-vous déjà vu un fusil chinois M99?
A noktasındaki gözlem yerine bir keskin nişancı yerleştirmeliyiz.
Nous devons mettre un sniper sur le périmètre, en vertu d'un.
Keskin nişancı ve balistik uzmanı.
As du tir et connaissances en balistique.
- Keskin zekalı, dahi...
- Brillante, géni- -
- Keskin nişancı!
À terre!