Kevın translate French
136 parallel translation
Eğer kevın 6 kilo jameika sensimili alırsa şişko Toni'den
Donc, si Kevin achète 60 g de beuh Jamaicaine au gros Tony pour £ 480, en cash.
- Kev, nasılsın?
- Ça roule, Kev?
N'aber Kev?
Ça boume?
Bak, Kev sırılsıklamsın.
OK, Kev, tu es trempé...
Kev, aramızda kalsın ama Gettys gibi herkesin şüphelendiği birini kurtarmak nasıl bir his?
Entre nous, Kev, ça fait quoi de tirer d'affaire Gettys grâce au bénéfice du doute?
Güzel zar attın Kev.
Oh, joli, Kev.
Kev, elini kırmıştın, değil mi?
Tu t'étais fait une fracture?
Evet.Ben hakkınızda çok şey duydum, Özellikle senin hakkında, Kev.
Vous êtes célèbres. Surtout toi, Kevin.
- Ne var ne yok, Kev? Nasılsın?
- Kev, comment ça va, vieux?
Sherminatör haklı, Kev.
Le Sherminator n'a pas tort, Kev.
- N'aber, Kev?
- Yo comment ça va, Kev?
N'aber, Kev?
Comment ça va, Kev?
Kev, bunları sen ısmarlar mısın?
m'avancer cette tournée?
Canın cehenneme...
Mon cul! Kev!
Kev, neden anne ve babamızın sana araba almasına izin vermiyorsun?
Kev, Pourquoi ne laisses-tu pas les parents t'acheter une voiture?
- Alo? - Kev, çıkmalısın.
Faut que t'y ailles.
Çünkü, hayatın bir cilvesi sonucu eğer bir soruyu doğru cevaplayamazsam, yaşlı Kev-Kev soruyu doğru cevaplamadığı sürece kazanan ilan edilemez.
revoir les règles. Si par un curieux hasard, je ne trouvais pas la réponse, alors ce vieux Kev ne serait déclaré vainqueur, que s'il peut répondre à la même question.
Günaydın, millet!
Bonjour aussi, Kev.
Günaydın, Kev. Tamam üçünüz de tamamen gerginsiniz.
Allez, tendez un peu les fessiers.
Pek güvenilir değilsin Kev.
Tu n'es pas très fiable. Pourquoi devrait-on te croire?
Biliyorsun, Kev... Tommy ve Julia'nın istedikleri şey, aile değerlerinin özü.
Tu sais, Kev ce que Julia et Tommy veulent c'est l'essence des valeurs familiales.
Eğer senin kadar neşeli değilsek, Kev, sen yerde uyumadığın içindir.
Si on est pas aussi rayonnant que toi, Kev, c'est parce que tu n'as pas dormi sur le sol.
Onu daha unutamadın, Kev.
Ce n'est pas fini avec lui.
Peki, Kev, erkek arkadaşın falan var mı?
Alors, Kev, t'as un copain ou autre chose?
Little Kev Wallace'ın kuzeni olur.
Petit Kev est le cousin de Wallace.
Arizona'ya gidemem ya! Kev, kayınvalide ve kayınpederlerin ne zorlu olduklarını bilirim.
Kevin, les beaux-parents difficiles, ça me connaît.
Kev, bana bir iyilik yapıp biraz daha barbekü sosu alır mısın.
Kev, tu pourrais me rendre service et aller racheter de la sauce barbecue?
Kev, sanırım tamamsın, sana son kısmı vereceğim...
Bon, Kevin, je crois que ça y est. Heureux que ça se règle aisément et content de te voir.
Kev, sana bir şey sorabilir miyim? Bayan Dangle'ın herkese okuttuğu şu farelerle alakalı olan kitap var ya?
Je voulais savoir, le bouquin qu'on doit lire sur les souris...
Unuttun mu, Kev? Beni sen tanıştırmıştın.
C'est Kev qui me l'a présentée.
Bira fıçılarını severiz. Değil mi, Kev? Fıçılar, fıçılar!
On adore ça, la binouze.
Ne var biliyor musun, Kev? Bu haftasonu istediğin gibi geçmediği diye bize sataşmayı kes!
On n'y est pour rien si tu as foiré ton week-end.
Hey, Kev, bunu biraz tutar mısın?
Grande nouvelle. Hey, Kev, vous pouvez me tenir ça une seconde?
Haydi Kev, adamını geç.
Occupez bien la surface! - Kev, marque-le!
Ölüm cezası verdi. Bilginin sınırı yoktur Kev.
Connaissance des règles.
Kevin, rica etsem bana bir iyilik yapar mısın?
Kev, rends-moi service.
Açacak mısın, Kev?
Tu comptes répondre, Kev?
Aile hikayesinin bu kısmını bilmiyordun değil mi Kevin?
Vous connaissiez pas cette partie de l'histoire, hein, Kev?
Kev. - Evet.
Il n'a pas de fièvre.
Yarısını bile bilmiyorsun. Vov, Kev.
Ce n'est pas tout.
Sen haklıydın, Kev.
Tu as raison, Kev.
Ha bir de, Kevin'ın sana anlattığı pozisyon vardı ya... - Evet.
Au fait, la position dont Kev t'a parlé?
- Kevin McQuay'ın dediği gibi...
- Comme dit le Grand Kev...
Kev, hiçbir zaman sen olmayacaktın, ahbap.
Kev, ça n'aurait Jamais été toi, man.
O yalnızca bir kabus, Kev.
Ce n'est qu'un rêve, Kev.
Canın cehenneme, Kev.
Va te faire foutre, Kev.
Kev... Bakın, bakın, ben çok üzgünüm.
- Écoutez, je suis désolé.
Kev... Bunun bir cevabı yok.
Kev, il n'y a pas de réponse.
- Dikkatim dağıldı.
Kev-rah n'a jamais perdu en 17 ans.
Kısa tişörtün bu kadar heyecan verici olmasının sebebi perde açıldığında şovun da hemen başlamasından Kev.
Porter sa chemise comme ça, c'est super cool, Kevin, parce que c'est comme un rideau qui se lève pour le spectacle.
Bakın, bu Kevin'ın Cadılar Bayramı.
C'est Kev-oween.