Komiserim translate French
1,119 parallel translation
- Bu bir emir mi komiserim?
- C'est un ordre, commissaire?
Komiserim, hiç sormayacaksınız sanmıştım.
Commissaire, j'ai cru que vous ne le demanderiez jamais.
- İyi akşamlar komiserim.
- Bonsoir, commissaire.
İyiyim, teşekkürler komiserim.
Je vais bien, merci, commissaire.
Teğmen Price komiserim, 23. takımdan.
Lieutenant Price, 23ème escadron.
- Sağ olun komiserim.
- Merci, commissaire.
- Ben de gidebilir miyim komiserim.
- J'aimerais l'accompagner.
Arabanız bu tarafta komiserim.
Votre voiture est de ce côté, commissaire.
Hayatımda böyle birini ilk kez görüyorum komiserim. Ben Hindiçin hariç, ömrümde kimsenin kılına dokunmadım.
Je n'ai jamais vu les hommes dont vous me parlez, monsieur le commissaire moi, j'ai jamais tué personne, sauf peut-être en Indochine.
Bir tutuklama olacak mı komiserim? Dava kapandı mı, Bay Maroilleur'le görüşmemize izin var mı?
il y a inculpation, monsieur le commissaire est ce que la garde à vue est terminé, on peut voir le vieux Maroilleur
Elbette komiserim, bu kez bir an bile tereddüt etmeyeceğim.
Si on a besoin, je n'y manquerai pas monsieur le commissaire.
- Yani, o çocuklar benden, komiserim.
Les deux étaient de moi.
Komiserim!
Inspecteur.
Komiserim, bir ısırık izi arıyorsanız buna neden bakmıyorsunuz?
Pourquoi vous ne regardez pas sa main si vous cherchez une morsure?
Bir şey daha, komiserim.
Encore une chose, inspecteur.
Komiserim, ambulans çağırayım mı?
On a appelé les ambulances.
Ben komiserim. Emniyetten.
Lieutenant, de la police.
- Bir dakika, komiserim.
- Pas encore.
Evet, komiserim.
Oui, Commissaire.
Komiserim, bir düğme buldum.
Monsieur, j'ai trouvé un bouton.
Komiserim, başka bir şey yoksa bakmam gereken bazı işler var.
Si c'est tout, Commissaire, j'ai du travail qui m'attend.
- Ama, komiserim...
- Mais, Commissaire...
Komiserim. Komiserim!
Commissaire!
Komiserim!
Commissaire!
Komiserim, suç aracı olan kırmızı araba o genç adama ait.
La voiture rouge, celle du crime, appartient au jeune type.
- Komiserim?
Oui, monsieur le commissaire?
Komiserim, yapabileceğiniz bir şey varsa durmayın yapın, neredeyse bulun onu.
Inspecteur, si vous pouvez faire quelque chose, faites-le. - Allez le chercher.
- O'nu bulacağız. Teşekkür ederim Komiserim.
- Nous le retrouverons.
Biliyorsunuz Komiserim, insanlar saatlerine bakarlar, değil mi?
Vous savez, inspecteur, les gens regardent souvent leur montre.
Yolunuzu bulmakta pek zorlanmıyorsunuz değil mi Komiserim?
Vous vous baladez, inspecteur?
Ne arıyorsunuz Komiserim?
Que faites-vous, inspecteur?
- Komiserim ben olsam, o puroyu... burada yakmazdım.
- Inspecteur. - Vous me suivez?
Gelin Komiserim, sizi götüreyim.
Montez, inspecteur, je vous emmène.
- Komiserim, sizinle birkaç dakika yalnız konuşabilir miyim?
Inspecteur, écoutez, je voudrais vous parler seul à seul un moment.
- Nedir Komiserim?
- Qu'est-ce que c'est?
Sakıncası olduğunu hiç sanmıyorum Komiserim.
Vu les circonstances, bien sûr que non.
Komiserim, çok acele Yankee çiklet fabrikasına gelmelisiniz.
Il faut venir tout de suite à l'usine de chewing-gum,'le Yankee'.
- Komiserim!
- M. le Commissaire.
Komiserim, tuvalette sımsıkı bağlanmış iki haham bulduk!
- M. le Commissaire! On vient de trouver 2 rabbins ligotés et bâillonés dans les toilettes. - 2 rabbins?
Komiserim, muhaliflerin gizlendiği yeri belirlemiş bulunuyoruz.
Commissaire, nous avons trouvé le repaire des dissidents. Bien.
- Komiserim, ben bu alkoliğin karısıyım! Yalan söylüyorsun!
Lieutenant camarade, je suis la femme de cet alcoolique!
- Tekneye gelin, Komiserim.
- Montez, monsieur le préfet de police.
Bunları neden soruyorsunuz, Komiserim?
Pourquoi toutes ces questions?
Sizi tebrik ederim, Komiserim.
Félicitations, monsieur le préfet de police!
Baş komiserim.
Je suis le Chef de la Police...
Çok iyi, Komiserim.
Très bien, Commissaire.
Komiserim!
M. le commissaire.
Ne manzara ama, değil mi Komiserim?
Sacrée vue, hein, inspecteur?
Komiserim, ben bazen birtakım buluşlarla da uğraşıyorum orada..
- Je sais.
- Bilin diye söylüyorum Komiserim...
- D'accord.
Sorun nedir, Komiserim?
Que se passe-t-il, inspecteur?