Komşular translate French
4,071 parallel translation
- Şunu demeye çalışıyorum... Kolumbiya'daki bir sanat restorasyon laboratuvarını aradım ve komşularından birine apartmanın kapısını açtırıp duvarın X-Ray'ini çektik.
- Je veux dire que j'ai appelé le laboratoire de restauration à Columbia, on a convaincu un de tes voisins de nous laisser entrer dans ton immeuble.
Komşuları sorgulamaya devam edin.
Allez interroger les voisins.
Sence komşular da kokuyu almış mıdır?
Tu penses que les voisins peuvent la sentir?
Nashville'li komşularım Birlik'e katıldım diye kasap bıçağıyla peşime düşmüşlerdi. Başka iş bulurum.
Mes voisins, à Nashville, sachant que je servais l'Union, voulaient me châtrer!
Bildiğin komşularıyla bile konuşmayan yalnız birisiymiş.
Le solitaire habituel, qui ignore ses voisins.
Komşuları uyandırmak istemeyiz.
Vous ne voulez pas réveiller les voisins.
Haydi komşuları uyandıralım. 1. 2... 3
On va réveiller les voisins. 1... 2... 3...
Komşular çıldırıyor Çünkü gürültücü aile tam sopalık
Les voisins sont mécontents La famille fait du boucan
Kim yanık kibriti çekerse Franco'nun komşularının evinden su ve yiyecek getirecek bize.
Celui qui perd va chez les voisins pour trouver à bouffer.
Selam tatlım. Komşularımızla tanış.
Chéri je te présente les voisins.
Önce Cloister krallığını sonra komşularını fethedeceğiz.
On prendra le royaume de Cloister, et les voisins.
Sanırım komşularını tanıyorsun.
Tu connais tes nouveaux voisins : Destro.
Biz komşularız.
Nous sommes voisins.
Tüm komşularımıza yetecek kadar botumuz var.
Kolima, on en a assez pour tout le quartier.
Komşularım var.
J'ai des voisins.
Komşularımızla tanışın.
Venez rencontrer nos voisins.
Senin dostların ya da komşular...
Avec votre famille. En bon voisin.
Çöldeyim, komşularım da bir grup aşırı erkeksi eli tetikte cahil köylüler... evet, futbol amigo kızları... Moral Sağlık ve Dinlence projeleri kapsamında ( omuz silkme )
je suis en plein désert avec des péquenauds hyper masculins, prêts à tirer sur tout, comme voisins... oui, des meneuses de claques... ça fait partie du programme Bien-être et divertissement hausse les épaules
Belki komşuların evinde filan gitmiştir.
Elle est peut-être chez les voisins.
Komşuları mı gözetliyorsun?
Tu épies nos voisins?
Annemin tanıdığı... ve hayatı boyunca sevdiği herkes... dostları, komşuları ve ailesi, gözlerinin önünde... öldürülmüştü.
Toutes les personnes que ma mère a connues et aimées tout au long de sa vie... ses amis, ses voisins, sa famille, tous ont été tués juste devant ses yeux.
Komşusu Misha Sazonov'du... alt kat komşuları da Mitya ve Lena Kulikov'du...
Je savais que Misha Sazonov était son voisin et que Mitya et Lena Kulikov étaient ses amies d'en dessous.
Yeni evimi.. ... yeni komşularımı ve havalı grubumu seviyorum.
J'adorais ma nouvelle maison, mon nouveau quartier et mes petits copains.
Üstelik komşuları adamı cesedi havuza atarken görmüş.
Les voisins l'ont même vu jeter le corps dans la piscine.
Onlar senin mi yoksa komşularının mı. - Bu karabüyü!
Qu'ils soient de vous ou du voisin.
Kimin yaptığını bulmak zorundayız. DNA testi yapmalıyız komşuları ve tanıdıklarını sorgulamalıyız.
On doit trouver qui l'a commis, prévoir des tests ADN, questionner les voisins, ses contacts.
Burada Hippoton'da komşuların perdeleri sürekli kıpırdar.
Les voisins surveillent tout à Hoppaton.
Yıllardır komşularısınız, bir şeyler duymuş olmalısınız.
En étant voisin, vous avez dû entendre quelque chose.
Komşularınızla ilgilenmeli, düşmanlarınızla dost olmalıydınız.
Prenez soin de vos voisins, soyez amis avec vos ennemis.
Seç ve karıştır tipindeki kapı komşularına sahip olduğun için şanslısın.
Quelle chance d'avoir tout ce choix, monsieur le gentil voisin.
Yan komşular.
Les voisins d'à côté.
Yan komşular Will Wilson ve Billy Thomas 40 dakika önce ciplerine binip gitmişler.
Alors les voisins Will Wilson et Billy Thomas sont partis dans leur 4x4 il y a 40 minutes.
3 yıldır onun komşularıydılar.
Ils ont été voisins pendant 3 ans.
Peki infaz memuru eşcinsel komşular yeni kitabında nasıl yer alacaklar?
Le gardien de prison, les voisins gays, comment peuvent-ils être dans ta nouvelle intrigue?
- Burada kalanlardan birinin komşularından birinin köpeğine saldırdığından haberin var mı?
T'es conscient qu'un de vous a attaqué le chien d'un voisin?
Senden komşuların kendisini evlat edinmesine izin vermeni istiyor.
Elle vous demande de laisser les voisins l'adopter parce que vous êtes instable mentalement.
Sen düşmekten korunmak istiyorsan, Tanrı'ya ve komşularına katılın. Şeytanın hileleri karşısında güvende olursun.
L'union de Dieu et de notre communauté vous empêchera de tomber dans les bras de Satan,
Çatışmalarda komşularıyla ortak.
Les querelles de voisinage sont choses courantes.
Belli ki komşular gazın kokusundan şikayet ediyorlarmış.
Les voisins se sont plaints d'une odeur de gaz, apparemment.
Kim olursa olsun komşularımızla huzurlu bir şekilde ticaret yapmak isteriz.
Nous voulons faire du commerce avec nos voisins, peu importe qui ils sont.
Komşuların, yaptığın şeyi görmesini istemezsin.
Vous ne voulez pas que les voisins voyent ce que vous faites.
Çocuğun babası ; Garrett Burke'ün söylediğine göre anahtara sahip olan tek yabancı karşı komşularıymış.
Euh, le père Garrett Burke, a dit qu'une seule personne, à part la famille, avait les clefs des portes voisines, un vieil homme, l'explication des clefs, un solide alibi.
Sophia eskiden tüm komşuları kaldırırdı.
Sophia avait l'habitude de réveiller les voisins.
Ben, sadece partner komşular olduğumuzu düşünüyor.
Ben pense qu'on est juste des voisins avec un petit plus.
Ama etrafları, düşman komşularıyla çevriliydi.
Mais ils sont entourés par des voisins hostiles.
Komşularını tanımak için durmaya yeltenmezler bile.
Ils ne s'arrêtent jamais pour apprendre à connaître leurs voisines.
Komşularımızla tanışmak istiyorum.
Je veux rencontrer nos voisins.
Artık komşular bizden nefret ediyor.
Maintenant les voisins nous détestent.
Komşular artık bizden nefret ediyor.
Ils nous détestent.
Iste bu, cok guzel bir ev jack, komsular cok tatli, heryerde cocuklar var.
Regarde. C'est une maison magnifique. Le quartier est super, il y a des enfants partout.
Hiç komşularını düşünmez mi?
Il a jamais eu de voisins.