Korkmak mı translate French
205 parallel translation
Komutandan korkuyor musun yoksa? Korkmak mı?
Tu as peur du commandant?
- Korkmak mı?
- Peur?
- Korkmak mı?
Peur de quoi?
- Korkmak mı?
Peur?
Korkmak mı?
Non.
Korkmak mı?
Moi?
- Korkmak mı?
Peur? Peur de quoi?
Korkmak mı?
Ah non?
- Korkmak mı?
J'ai pas eu le temps!
Korkmak mı?
Peur, moi?
Korkmak mı, hayır.
Peur, non.
Asırlardır var olan, bilinmeyenden korkmak mı?
La peur séculaire de l'inconnu?
Olay yıldız gemisi kaptanı olmanın prestijini kaybetmekten korkmak mı?
Ai-je peur de perdre le prestige qui va de pair avec le rang de capitaine?
- Çocuktan korkmak mı?
- Peur d'une enfant?
Neden korkuyorsun? Korkmak mı?
De quoi tu as peur?
Korkmak mı? Korktuğun nedir?
Peur - de quoi donc?
- Korkmak mı?
Nous aurions peur?
- Yani, gerçekten, korkmak mı?
- Vraiment peur?
Korkmak mı?
Quoi?
Gördüklerimden sonra korkmak mı?
Après ce que j'ai vu, je lui ai fait peur?
- Korkmak mı?
- Peur? Ah non, alors!
Korkmak mı, ben mi?
Pourquoi serais-je inquiet?
korkmak mı?
Nerveux?
Korkmak mı?
La peur?
Korkmak mı? Plastik kurbağadan mı?
D'une grenouille en plastique?
- Korkmak mı? Oh, hayır tatlım.
.. ah non, du tout.
- Korkmak mı? Neden korkacakmışım? - Çoğu insan korkar da.
- Pourquoi aurais-je peur de toi?
Korkmak için kalp lazım.
Pour avoir peur, il faudrait avoir un cœur.
Korkmak mı?
Oui. C'est mieux.
- "Korkmak" mı?
- Peur?
Korkmak mı?
Peur?
Korkmak mı, ben?
Peur, moi?
- Senden korkmak mı?
Peur de toi?
Bana burayı "Central Park" tan bile çok sevdiğini söyledi. Çünkü tek başına da yürüyebiliyormuş ve kaybolmaktan korkmak zorunda değilmiş.
Il m'a dit qu'il était mieux ici qu'à Central Park parce qu'ici, il peut se promener seul sans avoir peur de se perdre.
Ah, korkmak beni acıktırdı!
Toutes ces frayeurs m'ont ouvert l'appétit!
- Korkmak mı?
- Je devrais avoir peur?
Korkmak mı çocuğum?
Peur, mon enfant?
Korkmak için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour avoir peur.
Daha fazla korkmak istemiyorsan benimle gelirsin ya da seni burada bırakırım?
Tu aurais plus peur si tu venais avec moi ou si je te laissais ici?
Korkmak neymiş bir ara anlatayım sana.
La peur, je pourrais t'en dire long là-dessus.
Hep şu berbat korku... hata yapacağım... ve herkes etrafıma toplanıp... bakacak diye korkmak.
J'ai une angoisse terrible de faire une connerie et de me retrouver entouré de gens qui me regardent.
Başkalarından korkmak zorunda kalmazsın.
N'aie pas peur qu'un étranger te tue, je m'en charge.
Hesap etmek, korkmak, benzi sararmak şiir yazmak yerine, ziyaretlere gitmek dilekçeler yazıp, kendini sunmak mı?
Calculer, avoir peur, être blême préférer faire une visite qu'un poème rédiger des placets, se faire présenter?
Korkmak da hoşuma gitti.
Ça m'a plu d'avoir peur.
Kimden korkmak zorundaymışım?
J'ai pas peur!
Tek istediğim, herşeyin anlam kazandığı yere geri dönebilmek. Her zaman korkmak zorunda olmadığım yer.
Je veux retourner là où ma vie avait un sens, où j'avais pas toujours peur.
Şu Quark'ın konuştuğu Kardasyalı, Boheeka,... sanırım Obsidian Order'dan korkmak için gerçekten bir sebebi vardı.
Ce Cardassien avec qui Quark discutait, Boheeka, il avait raison de craindre l'Ordre obsidien.
Korkmak için çok yaşlıyım hiç risk almıyorum.
Je suis trop vieux... pour avoir peur de ce qu'on pense.
Korkmak hakkında söylediklerini anlıyorum, buraya ilk başladığım zamanlarda çok huzursuzdum.
Je sais ce que vous voulez dire par avoir peur. Mes deux premières semaines ici, j'étais une boule de nerfs.
- Biraz korkmak ister misin, canım? - Böö!
On a eu une petite peur?
O gün farkına vardım ki... hayatın dışında şeyler var... ve bu inanılmaz hayırsever güç... korkmak için bir sebep olmadığını bilmemi istiyordu... hiç.
Cejour-là, j'ai compris qu'il y a... une vie au-delà des choses, et une force extraordinairement bienveillante me disait qu'il ne fallait pas s'inquiéter, jamais.