Koşuyorum translate French
360 parallel translation
- Belki de artık giymiyorumdur. Bazen, ayakkabılarımı çıkarıp etrafta koşuyorum.
Je suis restée longtemps pieds nus... à courir en liberté.
Babamdan daha hızlı koşuyorum.
Je cours plus vite que papa maintenant.
Ölüme koşuyorum, ve ölüm beni bulduğunda tüm zevklerim dünde kalacak.
Au devant de la mort qui m'accueille aussitôt, je vole... et tous les plaisirs du passé s'envolent
Ölüme koşuyorum, ve ölüm beni bulduğunda tüm zevklerim dünde kalacak.
Au devant de la mort qui m'accueille aussitôt, je vole. Et tous les plaisirs du passé s'envolent.
Bu yüzden, her gece kostümümü bile çıkarmadan eve koşuyorum.
C'est pour ça que je rentre sans même me changer.
Öyle deliyim ki, Roy Carter gibilerine koşuyorum.
Tellement désespérément que je cours après les gens comme Roy Carter.
Sence neden hep bir şeylerin peşinde koşuyorum?
Toujours à courir partout après quelque chose?
Sahiden de büyüdüğümü düşünüyorum ama derken bir şey oluyor ve bebek gibi sana koşuyorum.
Je me crois adulte... et voilà que je cours vers toi, comme un bébé!
Tüylerim diken diken oluyor ve onlara koşuyorum.
et j'ai la chair de poule, et je leur tombe dans les bras.
Yoruldum ve dudağımda bir delikle koşuyorum.
Je suis fatigué et j'ai un trou dans la lèvre.
- Koşuyorum.
Je cours.
Sokaklarda koşuyorum.
Je cours à travers les rues.
Bir işten diğerine koşuyorum.
Entre une chose et l'autre...
- Koşuyorum. Koşuyorum.
Et moi, je cours.
Ben de sevgilimin peşinden iki yıldır koşuyorum ve yürümeyeceğini biliyorum.
Remarque, moi, c'est la même chose. Ça fait deux ans que je m'accroche à la même fille et je sais que ça marchera jamais.
- Birkaç rol peşinde koşuyorum.
- J'ai deux essais en cours.
İleri koşuyorum!
La passe!
Koşuyorum ya!
On a fini de courir.
Haydi. Yavaş koşuyorum.
J'irai lentement.
Bir plan çekiyorum ; aman bir an önce bitsin istiyorum. Liliane nerede diye koşuyorum.
Quand je tourne un plan, je me dis : "Vivement qu'il soit fini... pour que je sache où est Liliane." Je cours partout...
Her şeye ben koşuyorum.
C'est toujours moi.
Hadi Carluccio. Farz et ki seni at gibi koşuyorum!
Cours comme si je te montais!
Ancak sana bir şart koşuyorum...
Mais si vous ne faites pas ce que je demande...
Seni devamlı bir işe koşuyorum.
Je te charge d'un boulot.
Kazanmak için koşuyorum.
Je cours pour gagner.
Acele ettiğim için özür dilerim. Su buz gibiydi. Isınmak için koşuyorum.
L'eau était froide, je cours me réchauffer.
- Şimdi olmaz, koşuyorum.
- Pas maintenant.
- O zaman ben çıkıp yardımlarına koşuyorum.
- Alors je dois intervenir pour aider.
Hadi. İşteki ilk günüm ve canavar peşinde koşuyorum!
Pour mon premier jour, une chasse au monstre!
Özgürlükle aralarında durduğuma inanan 3 tane kızımla kendimi aç bırakarak, tek kişilik yatağımın etrafında günde 3 mil koşuyorum!
Avec 3 filles adolescentes qui se rendent compte que... entre elles et la liberté se tient leur idiote de mère... me faisant mourir de faim et courant 5 km par jour... autour de mon lit!
" Artık koşuyorum her gün üsten
Et là, je me tape des corvées
Elimden geldiğince koşuyorum ama ayaklarım yetişemiyor!
Je cours trop vite. Mes pieds ne suivent pas!
Koşuyorum, egzersizler yapıyorum...
Je fais du jogging, des exercices je cours après Tommy.
Freddie "Koş!" diyor ben koşuyorum
Freddie m'a dit : "Sauve-toi", ce que j'ai fait.
Onun gücüyle koşuyorum. Onun gözleriyle görüyorum.
Courant avec sa force, voyant avec ses yeux.
Başkanlığa koşuyorum.
J'ai voulu être président.
İki gündür koşuyorum, ve onları bulamadım.
J'ai couru deux jours et une nuit sans les trouver.
Harikasın. Hızlan biraz. - Tamam, koşuyorum.
Tu vas encore trop lentement.
Şimdi çok iyi koşuyorum.
Je galope bien.
Senin yüzünden mesanem bozuldu, sürekli tuvalete koşuyorum.
À cause de toi, ma vessie fonctionne mal. C'est pourquoi je cours toujours aux toilettes.
Her gün sabah 6'da kalkıp 3 mil koşuyorum.
Je me lève à 6 h tous les matins pour aller courir.
Parkta koşuyorum, kilo verdim..
Je cours dans le parc, j'ai maigri.
Hızlı koşuyorum zaten.
Je vais plus vite!
Senyor Pablo Cabrales'in ayak işlerine koşuyorum.
Je fais des petites courses pour le Señor Pablo Cabrales.
Bir tarlada koşuyorum, bir beygir görüyorum.
- Oh, mon Dieu. Je cours dans un champ. Je vois des prés ouverts.
Bu tarihi anı kutlamak için koşuyorum.
Pour fêter cela, je suis allé courir.
Size anlatsam herhalde inanmazdınız ama rüzgar gibi koşuyorum.
Vous ne le croiriez pas si je vous le disais. Mais je cours comme souffle le vent.
Sadece koşuyorum koşuyorum, hayvanlarla beraber karanlıkta koşuyorum.
C'est le même rêve depuis tout petit. Je courais après les bêtes dans le noir.
Gömleğim açık, koşuyorum.
Je suis là, la chemise ouverte.
Ben koşuyorum ve biri arkamdan bağırıyor koş Arjun koş!
Je cours et quelqu'un crie. Cours Arjun, cours! Cours Arjun, cours!
- Rüyamda, ağaçların arasında koşuyorum...
Eh bien, je cours dans la forêt.