Kuşkusuz translate French
818 parallel translation
Kuşkusuz! Buralarda bir yerde olmalı.
Il doit être dans la cour, il n'est pas sorti par là.
Kuşkusuz senin ellerin şefkatlidir. Başka bir yerini çarpmış mı?
Tu es bien bonne avec ta main ll a recu d'autres coups?
Bay Townsend, hiç kuşkusuz maddi gücünüz daha cömert olmaya yeter.
100 $ la minute? M. Townsend vous pouvez vous permettre d'être plus libéral.
Hiç kuşkusuz.
Tout à fait.
Kuşkusuz hiçbir meblağ, sevdiğimiz birini kaybetmenin yerini tutamaz.
Bien sûr, aucun montant ne saurait compenser la perte d'un être cher.
- Kuşkusuz öyle olacak, efendim. Sayenizde. Umarım.
Mais méfie-toi de moi, pendant que tu te reposes ici... j'irai te piquer les girls de ton prochain spectacle.
Pres'in ve senin yaşamın bu gibi şeylere bağlı olacak ve ikiniz de kuşkusuz öleceksiniz.
Vos vies dépendront de cela. Vous mourrez tous les deux.
Yasaya göre, bir başka yönde karar vermek olanaksız. Ancak, büyük bir adli yanlış yapıldığı kuşkusuz.
La loi interdit qu'il y en ait un autre, mais il s'agit là d'une grave erreur de justice.
Teslimatın saat 22 : 00'de yapılması için düzenleme yapmam gerekti, kuşkusuz herkes için çok uygunsuz bir saat fakat mücevheri gece boyunca kasanın dışında bırakamam, biliyorsunuz.
J'ai prévu la livraison à 22h. Une heure bien peu adéquate, mais elle doit passer la nuit en sécurité.
Kuşkusuz, adamlarınız da orada olacaktır, ve ek önlem olarak bir kaç polisin el altında olmasını sağlayacağım.
- Bien. Vos hommes seront là et par sécurité, je ferai venir quelques policiers.
Kuşkusuz bildiğiniz bütün erkeklerden farklı biri.
Différent des autres hommes qu'on rencontre dans ce pays.
Hiç kuşkusuz.
Je ne le nie pas,
Kuşkusuz olanlardan polisi de haberdar edeceksin.
Vous allez sans doute prévenir la police?
Kuşkusuz konuşmasın diye hakladılar onu.
On l'a tué pour l'empêcher de parler.
Jeb Stuart güneyden kuşatma yapacak. Kuşkusuz.
L'ordre est de se concentrer au pied de cette colline à Big Round Top.
Seni ilgilendireceği kuşkusuz bir şeyi söylemeye zamanım olur.
Je te raconterai une nouvelle intéressante.
- Pişman olacaksın. - Kuşkusuz. Göreceksin, iyi adamım benim.
- J'en suis sûr.
Kuşkusuz, ayrıca takdirini de çok uygulamalı bir yolla gösterecektir ha? - Aynen.
Si on le lui offre, il nous récompensera?
Kuşkusuz Washington Polisi Grayson'un kayboluşu konusunda bilgilendirildi fakat onun belgeyi taşıdığından onların bile haberi yok.
La police de Washington sera avertie de la disparition de Grayson, mais elle ne sait rien du document.
Grogan, bir polis laboratuvarınız vardır, kuşkusuz? Elbette.
Grogan, vous avez un labo, bien sûr?
Ve halıyı alıp, çıkıp gittiler. Kuşkusuz sizi halının yanlışlıkla gönderildiği ve ertesi gün değiştirileceği konusunda bilgilendirmişlerdir.
Et ils ont emporté le tapis livré par erreur qui sera remplacé demain.
Orada hiç bulunmamışsınızdır kuşkusuz.
Vous ne devez pas connaître.
Bu koşullar altında ölümünüz karşısında çaresizim, neredeyse zorlanarak kuşkusuz.
- Désolé. Je ne pourrai empêcher votre mort. Qui serra certainement violente.
- Kuşkusuz, fırsatı da değerlendirmelisin.
- Naturellement, il faut saisir sa chance.
Tekrarlayan rüyalar konusunu sorgulamıyorum. Ve kuşkusuz geçmişte buna benzer olaylar da olmuştur.
Je ne doute pas que vous fassiez un rêve ressemblant à cette situation.
Basit, sade ve dürüst bir şekilde yaşamak kuşkusuz çok zordu.
Vivre simplement, honnêtement, ce n'est pas vivre.
- Kuşkusuz. - Sizden bir isim istemeyeceğim.
- Sans aucun doute.
Ama kuşkusuz biraz garip görünüyor.
Tout cela me paraît bien étrange.
Kuşkusuz aklı başında olan kimse başka bir teşebbüste bulunmaz.
Un être sensé ne commettra pas d'autre tentative.
Kuşkusuz Green'lere evet, Greenberg'lere ise hayır cevabının geleceğini biliyorsunuz.
On répondra oui à Green et non à Greenberg.
Çekici görünüyorsunuz, hiç tereddütsüz, hiç kuşkusuz, kesinlikle çekici canlandırıcı, hayat verici tarzda.
Je vous trouve charmante, absolument, totalement charmante... une bouffée d'air frais.
Bağ köşkümde uyurken, her öğleden sonra uyuduğum gibi, amcan, o kuşkusuz rahat saatimde, sinsi adımlarla geldi yanıma.
Je dormais donc dans mon jardin. Comme tous les après-midi. Et soudain... ton oncle se glissa vers moi.
Kuşkusuz sabaha kalmaz teslim olurlar.
Ils se rendront d'eux-mêmes.
Böyle bir sanatımız yok. Bu beye çok güveniyordum, kuşkusuz bir güvenle.
C'était un gentilhomme sur qui je fondais une confiance absolue.
Sayfiyede bir hafta sonu Harikadır kuşkusuz
Un week-end au grand air égale "santé de fer"
Benden yaşlı oyuncu yoktur kuşkusuz.
Aucun acteur n'est plus âgé que moi.
Adam kuşkusuz keyif kaçıran birisi.
C'est un rabat-joie. Tu es cruel.
- Kuşkusuz katılıyorum.
- Oui, bien sûr.
Hiç kuşkusuz öyle.
Y a pas de doute.
Ben bir casusum, kuşkusuz.
Je suis espion, de toute évidence.
Kaptanınızın hepinizin sahip olduğundan daha fazla beyni var. Kuşkusuz beni rehine tutmak niyetindesiniz.
Votre Capitaine est un homme habile!
Hiç kuşkusuz ki Driscoll'ın gözünde kliniksel bir sorun var.
Mais il est certain qu'il y a un problème.
Hiç kuşkusuz ki Driscoll'ın gözünde kliniksel bir sorun var.
Il est certain qu'il a un grave problème à l'oeil.
- Hiç kuşkusuz bu bir intihar.
- Un suicide, c'est évident.
Kuşkusuz, Roma.
Entre toutes, Rome.
Bu doğru mu Bay Clayton? Kuşkusuz.
- Est-ce vrai, M. Clayton?
Kuşkusuz birini bekliyordur.
Elle attend quelqu'un.
Zavallı Bayan Rogers'la işbirliği içinde, kuşkusuz.
Avec, bien sûr, la complicité de la pauvre madame Rogers.
Hiç kuşkusuz.
Aucun doute.
Kuşkusuz, Bay Burns'ü tanıyorsunuz.
- Vous connaissez M. Burns.
Asalet gereği, kuşkusuz.
"Noblesse oblige"...