Kârlı translate French
467 parallel translation
İş sahanız kârlı mı?
La branche où tu travailles, c'est profitable? Bof, oui et non.
Masraflarınız daha çok arttı. Geyşalık çok kârlı bir iş değil. Üzgünüm.
Je suis sûre que vous devinez ce que je vais vous dire, mais, comme vous savez, c'est très dur de vous garder ici, dans cette maison.
- Doğru. Yani, işler yolunda giderse Albay kârlı çıkacaktı.
Si ça marche, les bénéfices vont au colonel.
Kârlı bir meşgale.
- Oui. C'est un métier plutôt lucratif.
Bir şey ya kârlıdır ya da değildir.
Une chose est profitable ou pas.
Kârlı değilse bitmiştir.
Sinon, elle est finie. Terminée.
İnşallah bu, kârlı pek çok görüşmemizin ilki olur.
En espérant que ce ne soit que le premier de nombreux échanges fructueux.
Bu iş üçümüz için de kârlı olur umarım.
Que l'affaire nous profite à tous.
Seninkiler çok daha kârlı.
Mais bien plus profitable.
Senin zeki, küçük avukatın... Bu yasa dışı loto tekeli oluşumunu senin için yasal, saygın ve çok kârlı yapmak için devraldım. - Bunu da iki nedenden ötürü yaptım.
Je suis ton avocat futé, et j'ai accepté de créer ce monopole des loteries, de le rendre légal, respectable et très profitable pour toi.
- Müthiş kârlı!
- Une affaire. - Tu vas payer.
Kârlı bir akşam mı?
Une soirée fructueuse?
Toplamda 75.000 poundu bulduracak kadar kârlı.
Assez profitable pour ramener un total de 75.000 pounds.
Bir ara, İngiltere'deyken, beyefendi olmak kârlı bir iş gibime geldi.
Une fois en Angleterre, il semblait profitable de devenir un gentleman.
Romalılarla anlaşmamız çok kârlı.
Le pacte est avantageux.
Kârlı bir iş. - Jorge için de öyle.
- Je ne le supporterai pas.
Senin için bayağı kârlı.
Maintenant, la maison du logeur est à toi.
Bu günlerde elektroniğin kârlı bir iş olduğunun farkındayım.
Je suppose que l'électronique est un domaine qui rapporte.
Ve kârlı, umarım.
Et profitable j'espère.
Yarın, kendi iyilikleri için, geleceklerinin... huzurlu ve kârlı olması için onlara hitap etmeni istiyorum.
Je compte que vous leur parlerez demain pour leur propre bien... leur avenir paisible et prospère.
Çünkü köle beslemek artık kârlı bir iş olmaktan çıktı da ondan.
Non! Parce que ce n'est plus rentable d'avoir des esclaves.
Gelin kârlı olanı yapalım. Ve adil olanı...
Faisons ce qui est rentable... et juste.
Çok pis kârlı.
C'est très, très lucratif.
Kârlı bir iş yapmak için kızımla evlenmek istiyorsunuz!
Vouloir epouser ma fille pour faire affaire!
Ama aynı zamanda güzel ve kârlı bir meslektir.
Mais aussi un milieu merveilleux et gratifiant!
Kârlı bir meslek değil, ama yakında emekli olacağım,... ve yolun açılacak.
Le salaire n'est pas mirobolant, mais je pars bientôt à la retraite. Tu monteras d'un grade. Il est temps que tu te poses.
Dodgers takımımızın bu aydaki en kârlı günü, dün oldu. Aynı periyottaki iki oyunda da aynı skorlarla rakiplerini sahadan sildiler.
L'équipe des Dodgers a triomphé hier 2 min, 7 sec.
Bu fiyata, artık bu kârlı değil.
Á ce prix, ce n'est plus rentable.
Bu adamın ne kadar kârlı bir işi olduğunu acaba düşündünüz mü?
Je me demande si vous avez déjà réfléchi au choix de carrière profitable que poursuit cet homme.
Şirketi gördü ve düşündü ki bu işten kârlı çıkacak.
Il a visité l'atelier et constaté que c'est une entreprise florissante.
Yatırılan sermayenin öngörülen getirisine bağlı olarak bir ittifak olsa da olmasa da kanal kompleksimiz tüm CCA imparatorluğunda aşırı kârlı ve büyük bir merkez haline gelecektir.
En se basant sur le taux de rentabilité prévu des capitaux investis et si la fusion a bel et bien lieu, le consortium des communications deviendra l'entreprise la plus lucrative de tout l'empire C.C.A.
Ve ülkedeki kârlı olan... tek hapishane.
Et c'est la seule Prison américaine au budget bénéficiaire.
Er Lutz, senin için kârlı bir gün oldu!
Soldat Lutz, cette journée vous aura été profitable :
Herkes için yeterince kârlı bir iş. Peki sonra?
C'est une affaire qui tourne ça.
Evet. Bu çok kârlı.
Oui, elle est prospère.
- Peki şimdiye kadar kârlı oldu mu?
- Ça a été profitable jusqu'ici?
Ben de biraz düşündüm. Ve diyorum ki, eğer senin için kârlı olabilecek bir fırsatı kaçırmana sebep olduysam, bunu telafi etmeye hazırım.
Moi aussi, j'ai pensé à tout ça, et, je me suis aperçu que, peut-être, si, à cause de moi, tu as perdu de belles occasions, qui t'auraient rapporté beaucoup d'argent,
İyi ve kârlı bir işleri var.
C'est une affaire qui fait des bénéfices.
İkimiz de kârlı çıkarız.
Nous deux les sortirons en avant.
İki yıl içerisinde, herkes yatırımını geri alacak.Almanın yanı sıra, kârlı da olacaklar.
L'affaire serait rentabilisée en deux ans. Et plus encore, il y aurait des bénéfices.
3 yıl içerisinde, bayağı kârlı olacaklar. 4 yıl içerisinde...
En trois ans, il y aurait de gros bénéfices. Au bout de quatre ans...
Kaptan iki taraf için de kârlı bir uzlaşma sağlamayı başarmış.
Il paraît que le capitaine a conclu un accord à l'amiable.
Çok kârlı bir gelecek görüyorum.
Un avenir profitable, je le sens aussi.
- Kârlı bir satış yapmak için mi?
- Pour faire des bénéfices?
Josie'den satın alınca, daha kârlı bir görüntü çizerse daha yüksek fiyata satabiliriz.
Quand Josie nous aura vendu la scierie, on la revendra mieux si elle a l'air rentable.
- Hâlâ oraya kira mı ödüyorsun? - Başkasına kiraladım. - Kârlı mı?
Vous n'avez pas à me servir.
Yasak teknolojileri Narn Bölgesi'ne taşımak çok kârlı bir iş.
Une bonne affaire que la contrebande de technologie interdite dans l'espace Narn.
"Kârlı işler..."
"Reprenez le travail"...
O parçayı da koyarsan paket daha kârlı olur.
Ce serait plus lucratif avec cette piêce-là.
Kârlı olduğunda.
Quand ça rapporte.
Olsun, sen kârlı çıkarsın.
Je te lègue tout.