Kötüydü translate French
2,335 parallel translation
İkinci sınıftaki ağaç dikme günün ne kadar kötüydü, hatırlıyor musun?
Tu te souviens de l'horreur qu'était ton spectacle en CE1?
Performansınız gerçekten çok kötüydü.
Votre interprétation était horriblement mauvaise.
Herif kötüydü!
Et il était maléfique!
Rachel Finn, Puck ve Jessie ile bir video hazırlayarak edepsiz bir kız gibi davranmaya çalıştı ama sonuçta oğlanların kalbi kırıldı ve şarkı da çok ama çok kötüydü.
Pour monter dans la liste, Rachel a tourné un clip. Ca n'a rien arrangé et la chanson était vraiment nulle.
Evet, çok kötüydü.
C'était moche.
Bu çok kötüydü. Arı bonem vardı...
Elle est moche, cette photo avec le bonnet.
Çok mu kötüydü?
C'est vraiment si mal?
Zaten rengi çok kötüydü.
La couleur était horrible de toute façon.
Bu yer kadar kötüydü.
C'était aussi pourri qu'ici.
Hayatıma daha fazla kötülük getirdiğini düşündüğünü biliyorum ama hayatım zaten kötüydü.
Mais ma vie était déjà misérable. C'est différent.
Ayrıca ne olursa olsun, umarım bu olayın üstesinden gelebilir. Çünkü bu lanet vaka çok kötüydü.
Et pour ce que ça vaut, j'espère qu'il se remettra de ça, car c'était sacrément horrible.
Kristin taşınmadan önce, ilişkimiz oldukça kötüydü.
Avant que Kristin ne déménage, notre relation a été un peu dure.
Onun günü daha kötüydü.
Sa journée a été pire.
Birinci sınıftayken çok kötüydü.
La première année a été horrible.
Sadece kötüydü.
C'était sinistre.
Ya da Andy onu kullanılan diyerek basın inanılan Jean-Michel Andy hayal kırıklığına oldukları için suçlu hissediyorum bilmiyorum. Yorum kötüydü.
Les critiques ont été mauvaises.
Çok kötüydü.
Il était mauvais.
Bu çok kötüydü. Korsan gibi konuşman üzerinde de çalışmalısın.
Il va falloir que tu améliores ton accent de pirate.
Kötüydü, daha kötü olur.
Ça va discrédité sa ridicule prestation de pasteur.
Buraya ilk geldiğimde kahve çok kötüydü.
- C'est bon, ça. À mon arrivée, le café était horrible.
Aslında hastane çok kötüydü.
En fait... c'était horrible, à l'hôpital.
Ekonomi kötüydü. Ne düşünürsünüz?
La récession, qu'est-ce que t'en penses?
Durum Öyle kötüydü ki sonunda işi bıraktı.
C'était devenu si dur qu'elle a fini par démissionner.
Selim'in yaptıkları yeterince kötüydü.
Ce qu'a fait Saleem était suffisamment mal.
- Bıraktığı mesaj çok kötüydü.
Son message me fait penser que c'est pire que ça.
Sabun kötüydü.
C'est du savon à l'ancienne.
İşleri kötüydü ve herkesi suçluyordu.
Il était mauvais en affaire, et il accusait tous les autres.
Ama kötüydü.
C'était faux.
Bence bu daha da kötüydü.
Eh bien, vous avez fait pire.
Çok kötüydü.
C'était pire.
Bu kötüydü.
Ça fait mal.
Son yaşananlar kötüydü.
C'est juste que récemment... ça ne va pas très bien.
Zamanlamamız kötüydü.
On a un mauvais timing.
Zamanlamamız... hep kötüydü.
On a toujours eu un mauvais timing.
Gerçekten çok üzüldü. Çok kötüydü.
Il était malheureux.
Çok kötüydü.
C'était horrible.
O kadar kötüydü yani?
C'était un désastre?
Bu gerçekten kötüydü.
C'était vraiment nul.
Hey, Patrick. Sergi ne kadar kötüydü?
C'était nul l'exposition?
Herbie Zimmer ile olan randevumdan daha da kötüydü.
C'est encore pire que ma sortie avec Herbie Zimmer.
O kötüydü işte.
Ca c'est mauvais.
Evet! Gönülçelen'den çok daha kötüydü!
C'est tellement pire que cet Attrape-coeurs bidon.
Daha önce ne kadar kötüydü, asla bilemezsiniz.
- Vous n'imaginez pas comment il était.
İlk izlediğimizde yeterince kötüydü.
Une fois, c'était déjà trop.
Şu küçük tartışmanız ne kadar kötüydü?
Comment était votre petite dispute?
Çok kötüydü.
Ce n'était pas facile.
Yaptığım şey, çok kötüydü.
C'était atroce.
Onun için hangisi daha kötüydü bilmiyorum.
Je ne sais pas ce qui lui a fait le plus de mal :
Çok mu kötüydü?
C'était très, euh... chargé. - C'était pas correct?
Onlar da çok kötüydü.
- Bien là, ils étaient très mauvais.
Bu Klimanjaro'da bileğimi kırdığım zamandan bile daha kötüydü.
C'est pire que quand je me suis cassé la cheville sur le Kilimandjaro.